İçinde akın olan 8 harfli 12 kelime var. İçerisinde AKIN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında akın olan kelimeler listesine ya da Sonu akın ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AKIN, ANIK, KANI, KINA
3 Harfli Kelimeler
AKI, ANI, KAN, KIN
2 Harfli Kelimeler
AK, AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YAPYAKIN
-
-
[zarf]
Çok yakın
- "Birimizin erişilmez uzaklarda gördüğünü öbürümüz yapyakın görüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Çok yakın
- YAKINLIK
-
-
[isim]
Yakın olma durumu
- "Ayrı ayrı anlıyorum da aralarında ne yakınlık var, çıkaramadım." (Memduh Şevket Esendal)
- "İkisi de birbirlerine yakınlık duyuyorlardı." (Refik Halit Karay)
- "O, Türkiye'de üç yerden yakınlık gördü." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ben merhumla yakınlık kurmuş bahtiyarlardan değilim." (Burhan Felek)
-
Duygusal bağ veya akrabalık ilişkisi
-
[isim]
Yakın olma durumu
- SAKINGAN
-
-
[sıfat]
Sakınarak davranan, ihtiyatlı, ihtiyatkâr
-
[sıfat]
Sakınarak davranan, ihtiyatlı, ihtiyatkâr
- KINAKINA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, asıl yurdu Güney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yetiştirilen, kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç (Cinchona)
-
Bu bitkiden yapılan içecek
- "Kınakına iştah açar."
-
[isim]
Kök boyasıgillerden, asıl yurdu Güney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yetiştirilen, kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç (Cinchona)
- YAKINSAK
-
-
[sıfat]
Tek bir noktaya yöneltme niteliği taşıyan (mercek)
-
[sıfat]
Tek bir noktaya yöneltme niteliği taşıyan (mercek)
- AKINTILI
-
-
[sıfat]
Akıntısı olan
-
Eğik, eğimli, meyilli
-
[sıfat]
Akıntısı olan
- BAKINCAK
-
-
[isim]
Nişangâh
-
[isim]
Nişangâh
- SAKINMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek
- "Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş." (Haldun Taner)
-
Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak
- "Bir insanı, yanında uşak gibi kullandıracak her işten sakın." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Korumak, esirgemek, gözetmek
- "Kendini tramvay ve otomobil tehlikelerinden sakınarak yürüdü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek
- YAKINDAN
-
-
[zarf]
Yakın bir yerden, yakın olarak
- "Yakından bakılırsa iyi görülür."
-
Çok dikkatli, titiz bir biçimde
- "Hükûmet gibi müttefik kuvvetlerin ajanları da olayları yakından gözetliyorlardı." (Tarık Buğra)
-
[zarf]
Yakın bir yerden, yakın olarak
- BAKINMAK
-
-
[nsz]
Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak
- "Şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken rehberim beni otele soktu." (Refik Halit Karay)
-
Muayene olmak
-
[nsz]
Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak
- TAKINMAK
-
-
[nsz]
Kendine takmak
-
[-i]
Bir nitelik veya durum almak
- "Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği de yoktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Kendine takmak
- YAKINMAK
-
-
[nsz]
Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak
- "Kına yakınmak."
-
[nsz]
Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak