İçinde aka olan 8 harfli 62 kelime var. İçerisinde AKA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aka olan kelimeler listesine ya da Sonu aka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AKA
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SARAKACI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Alaycı, müstehzi
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Alaycı, müstehzi
                    
                    
 - AKABİNDE
 - 
    
- 
                        [zarf]
                    
                        Arkasından, hemen arkadan, ardından, hemen ardından
                    
                    
- "Kulağı iki kesik tırnak kıskacına aldıktan sonra başı şiddetle sağa sola sarsar, akabinde yanaklarda patlayan iki şimşek alevi gözlerden çıkar." (Ahmet Rasim)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Arkasından, hemen arkadan, ardından, hemen ardından
                    
                    
 - SAKALSIZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Sakalı olmayan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Sakalı olmayan
                    
                    
 - TAKALLÜS
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Kasılma
                    
                    
- "Beynim uğulduyor, gözlerimin havası kıvılcımlanıyor, parmaklarım takallüs ediyor." (Aka Gündüz)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kasılma
                    
                    
 - AYAKALTI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Gelip geçenlerin çok olduğu yer
                    
                    
- "Burası o kadar ayakaltı idi ki değme polis hafiyesinin aklına gelmezdi." (Aka Gündüz)
 - "Bunlar kolay kolay ayakaltına alınamaz, değil mi?" (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Gelip geçenlerin çok olduğu yer
                    
                    
 - RAKAMSIZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Rakamı olmayan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Rakamı olmayan
                    
                    
 - KARAYAKA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen, uzun kuyruklu, beyaz renkli koyun türü
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen, uzun kuyruklu, beyaz renkli koyun türü
                    
                    
 - FALAKACI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sadrazamın, İstanbul kadısının, yeniçeri ağasının veya sekbanbaşının denetlemeler sırasında yanında bulunan ve suçlu bulunanları falakaya yatıran görevli
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sadrazamın, İstanbul kadısının, yeniçeri ağasının veya sekbanbaşının denetlemeler sırasında yanında bulunan ve suçlu bulunanları falakaya yatıran görevli
                    
                    
 - MAKASTAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Kumaş biçen, prova yapan, parçaları patrona göre ayarlayan, iş dağıtımını yapan usta
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kumaş biçen, prova yapan, parçaları patrona göre ayarlayan, iş dağıtımını yapan usta
                    
                    
 - ALAKADAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        İlgili
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        İlgili
                    
                    
 - AKADEMİK
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [sıfat]
                    
                        Akademi ile ilgili olan
                    
                    
 - 
                    
                        Bilimsel niteliği olan
                    
                    
- "Bunların akademik tartışmalarla geçiştirilmeye tahammülleri yoktu." (Haldun Taner)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Akademi ile ilgili olan
                    
                    
 - MÜLHAKAT
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir bütüne katılanlar, ekler
                    
                    
 - 
                    
                        Bir merkeze bağlı olan yerler
                    
                    
- "Ankara'nın mülhakatı."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir bütüne katılanlar, ekler
                    
                    
 - MÜNAKAŞA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Tartışma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Tartışma
                    
                    
 - BAKANLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bakan olma durumu, vekillik, nezaret, vekâlet
                    
                    
 - 
                    
                        Bakanın yönetimi altındaki kuruluşların bütünü, nezaret, vekâlet
                    
                    
 - 
                    
                        Bu kuruluşların bulunduğu yer
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bakan olma durumu, vekillik, nezaret, vekâlet
                    
                    
 - FİYAKALI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Gösterişli, cakalı, fiyakası olan
                    
                    
- "O zamanlar beyaz eldivenler giyen, kordonlar takınan fiyakalı bir takım beyi idi." (Haldun Taner)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Gösterişli, cakalı, fiyakası olan
                    
                    
 - TAKADDÜM
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Öncelik
                    
                    
- "İşgale takaddüm eden günlerde çevirdikleri fırıldakları..." (Atilla İlhan)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Öncelik
                    
                    
 - TABAKALI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Tabakası olan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Tabakası olan
                    
                    
 - ALAKARGA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kargagillerden, iri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuş türü, kestane kargası (Garrulus glandarius)
                    
                    
 - 
                    
                        Saksağan
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kargagillerden, iri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuş türü, kestane kargası (Garrulus glandarius)
                    
                    
 - MÜNAKALE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Ulaşım
                    
                    
 - 
                    
                        Bir şeyi bir yerden bir yere aktarma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Ulaşım
                    
                    
 - TAKATSİZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Takati kalmamış, yorgun, argın, dermansız, kudretsiz, mecalsiz
                    
                    
- "Bir ağacın altında hasta, takatsiz, ölü gibi yatıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Takati kalmamış, yorgun, argın, dermansız, kudretsiz, mecalsiz