İçinde aka olan 6 harfli 40 kelime var. İçerisinde AKA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aka olan kelimeler listesine ya da Sonu aka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AKA
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞAKACI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Şaka yapmasını seven, şakalaşmadan hoşlanan, latifeci
                    
                    
- "Gazi, teessürünü şakacı bir tonla örterek sözümü kesti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Şaka yapmasını seven, şakalaşmadan hoşlanan, latifeci
                    
                    
 - YAKALI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Herhangi bir biçimde yakası olan
                    
                    
- "Damat orta yaşlı bir zat olup kadife yakalı lacivert bir palto giymişti." (Haldun Taner)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Herhangi bir biçimde yakası olan
                    
                    
 - BAKARA
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        İskambil kâğıdı ile oynanan bir kumar
                    
                    
- "Geçenlerde bir iş adamı bakarada yüz bin liraya yakın para kaybetti." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İskambil kâğıdı ile oynanan bir kumar
                    
                    
 - LAAKAL
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [zarf]
                    
                        En azından, hiç olmazsa
                    
                    
- "Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        En azından, hiç olmazsa
                    
                    
 - MAKARA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
                    
                    
- "Dersin ciddiliğine bakmadan koyuverdik makaraları." (Atilla İlhan)
 - "Yukarı katta ihtiyar imamla yatalak hasta karısının aşağıdan tamamıyla işitilen kavgalarına dair hikâyelerinin makarasını çözerdi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
 
 - 
                    
                        Sürme kapak rayları üzerinde hareket edecek biçimde metal veya plastikten yapılmış değişik tiplerdeki sürme kapak aleti
                    
                    
 - 
                    
                        Bir yükün yukarıya kaldırılmasını sağlayan araç
                    
                    
 - 
                    
                        Ağır yüklerin kaldırılma ve indirilmesinde kullanılan, birbirine paralel iki veya daha çok tabla arasında dönen, kenarı çepeçevre oluklu tekerlek veya tekerleklerden oluşmuş mekanik alet
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
                    
                    
 - SADAKA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Dilenciye verilen para
                    
                    
 - 
                    
                        Yoksullara yardım olarak karşılıksız verilen şey
                    
                    
- "Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık." (Memduh Şevket Esendal)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Dilenciye verilen para
                    
                    
 - AKARET
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Akar
                    
                    
- "Başladı, her ay, akaretlerinden kira toplar gibi tıkır tıkır faizleri toplamaya." (Ercüment Ekrem Talu)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Akar
                    
                    
 - BARAKA
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti yapı
                    
                    
- "Tren şehre girerken yerlilerin teneke barakaları görünür." (Orhan Seyfi Orhon)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti yapı
                    
                    
 - MAKALE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete ve dergi yazısı
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete ve dergi yazısı
                    
                    
 - LUSAKA
 - ...
 - SAKAĞI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Özellikle atlarda görülen ve insanlara da bulaşan ölümcül bir hayvan hastalığı, ruam
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Özellikle atlarda görülen ve insanlara da bulaşan ölümcül bir hayvan hastalığı, ruam
                    
                    
 - AKASMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)
                    
                    
 - FİYAKA
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Gösteriş, çalım, afi, caka
                    
                    
- "Küçük çocuklar da tütüne alışırken fiyakası için başlarlar." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Gösteriş, çalım, afi, caka
                    
                    
 - ALPAKA
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Çift parmaklılar takımının devegiller sınıfından, Güney Amerika'da yaşayan, uzun tüylü, memeli bir hayvan (Lama glama pacos)
                    
                    
 - 
                    
                        Bu hayvanın yünü veya bu yünden dokunan kumaş
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çift parmaklılar takımının devegiller sınıfından, Güney Amerika'da yaşayan, uzun tüylü, memeli bir hayvan (Lama glama pacos)
                    
                    
 - AKARSU
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
                    
                    
- "Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi." (Falih Rıfkı Atay)
 
 - 
                    
                        Tek sıra elmastan gerdanlık
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
                    
                    
 - CAKALI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Cakası olan, caka ile yapılan, gösterişli
                    
                    
- "Cakalı bir yürüyüş."
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Cakası olan, caka ile yapılan, gösterişli
                    
                    
 - CAKACI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Caka yapmayı seven kimse
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Caka yapmayı seven kimse
                    
                    
 - ŞAKALI
 - ...
 - NAKAVT
 - 
    
Kelime Kökeni : İngilizce
- 
                        [isim]
                    
                        Boks maçında yumruk etkisiyle yere düşen ve on saniye içinde kalkıp devam edemeyen oyuncunun yenilmesi durumu
                    
                    
- "Yüzüm gözüm kan içinde, yarı nakavt olmuş bir vaziyetle kapaklandım." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Boks maçında yumruk etkisiyle yere düşen ve on saniye içinde kalkıp devam edemeyen oyuncunun yenilmesi durumu
                    
                    
 - YAKARI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yakarış
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yakarış