İçinde aka olan 5 harfli 34 kelime var. İçerisinde AKA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aka olan kelimeler listesine ya da Sonu aka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AKA
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAKAT
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet
                    
                    
- "Hareket edebilecek ne vasıtamız ne takatimiz vardı." (Aka Gündüz)
 - "Sonra, artık takati kesilmiş gibi kendini bıraktı." (Reşat Nuri Güntekin)
 - "Günahlarımızın icmaline gelince ben tutamam, takatim yetmez." (Atilla İlhan)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet
                    
                    
 - JAKAR
 - ...
 - FAKAT
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [bağlaç]
                    
                        Yalnız, ancak, ama, lakin
                    
                    
- "Ellilik, kır saçlı fakat dinç, okkalı bir adam bağırdı." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [bağlaç]
                    
                        Yalnız, ancak, ama, lakin
                    
                    
 - ALAKA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        İlgi
                    
                    
- "Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu." (Halide Edip Adıvar)
 - "Fabrikayla alakamı kestim."
 
 - 
                    
                        Gönül bağı
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İlgi
                    
                    
 - VAKAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Ağırbaşlılık
                    
                    
- "Hepsi temiz, hepsi yeni giyinmiş askerin vakarı, efendiliği üstlerinden akıyor." (Halide Edip Adıvar)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Ağırbaşlılık
                    
                    
 - KAKAÇ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek
                    
                    
 - 
                    
                        Manda pastırması
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek
                    
                    
 - ÇAKAL
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus)
                    
                    
 - 
                    
                        Kurnaz, yalancı, düzenci, aşağılık kimse
                    
                    
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Titiz, huysuz, görgüsüz
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus)
                    
                    
 - ARAKA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        İri taneli bezelye
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İri taneli bezelye
                    
                    
 - DAKAR
 - ...
 - LAKAP
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
                    
                    
- "Arkadaşının taktığı bu lakabı, Ger Ali, soyadı kanunu çıkınca isminin başından alıp sonuna koydu mu bilmiyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
                    
                    
 - SAKAK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Çene altı
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çene altı
                    
                    
 - AKAİT
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü
                    
                    
 - 
                    
                        Bu kuralları toplayan kitap
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü
                    
                    
 - SAKAT
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü
                    
                    
- "Ben gördüğünüz gibi bir sakat askerim, malul." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 - "Şimdi koltuğumdan kımıldayamıyorum, bu yaşımda sakat oldum." (Refik Halit Karay)
 
 - 
                    
                        Bozuk veya eksik
                    
                    
- "Sakat bir anlatım."
 - "Sakat bir iş."
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü
                    
                    
 - MAKAM
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Mevki, kat, yer
                    
                    
- "İnsan değil gökyüzündeki makamını şaşırarak yere inmiş bir melektir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
 
 - 
                    
                        Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Mevki, kat, yer
                    
                    
 - BAKAÇ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Dürbün
                    
                    
 - 
                    
                        Vizör
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Dürbün
                    
                    
 - HAKAN
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir unvan
                    
                    
 - 
                    
                        Osmanlı padişahlarına verilen unvan
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir unvan
                    
                    
 - TAKAS
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Değişim
                    
                    
 - 
                    
                        İki ülke arasında yapılan alışverişin karşılıklı olarak malla ödenmesi, kliring
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Değişim
                    
                    
 - PLAKA
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Kamyon, otomobil vb. kara taşıtlarına takılan numara levhası
                    
                    
 - 
                    
                        Metal yaprak
                    
                    
 - 
                    
                        Plak
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kamyon, otomobil vb. kara taşıtlarına takılan numara levhası
                    
                    
 - AKAJU
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Maun
                    
                    
- "Akajudan yapılmış bu narin ve şık dolaplar otuz âşıklı bir kokotun elbise dolaplarına benziyordu." (Ömer Seyfettin)
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Maundan yapılmış
                    
                    
- "Kenarda akaju bir yazıhane duruyordu." (Ömer Seyfettin)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Maun
                    
                    
 - BAKAN
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, nazır
                    
                    
- "O sadece iyi bir bayındırlık bakanıdır." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, nazır