İçinde ak olan 7 harfli 683 kelime var. İçerisinde AK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ak olan kelimeler listesine ya da Sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKUSTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yankı bilimi
-
Yankılanım
-
[isim]
Yankı bilimi
- ANSIMAK
- ...
- BATAKÇI
-
-
[isim]
Borcunu ödememeyi alışkanlık edinmiş kimse
- "Ne türlü batakçı olduğunu bile bile paranı ona kaptırmayacaktın." (Refik Halit Karay)
-
Eline geçen parayı batıran kimse
-
[isim]
Borcunu ödememeyi alışkanlık edinmiş kimse
- KABALAK
-
-
[isim]
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir tür başlık
- "Kendisi, ayağında postallar, sırtında kaput, başında kabalak, Çanakkale cehenneminde askerliğini yaparken..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir tür başlık
- KAŞIMAK
-
-
[-i]
Vücudun herhangi bir yerindeki kaşıntıyı gidermek için tırnakla veya başka bir şeyle deriyi hafifçe ovmak
- "Baktı ki doktor sakalını kaşıyarak susuyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Araştırmak, incelemek
-
Sinirlendirecek söz söylemek
- "Bir saat sonra ayrılmak zorundaydık; bu nedenle birbirimizi kaşımamaya çok özen gösteriyorduk." (Ayşe Kulin)
-
Herhangi bir konuyu yeniden gündeme getirmek
-
[-i]
Vücudun herhangi bir yerindeki kaşıntıyı gidermek için tırnakla veya başka bir şeyle deriyi hafifçe ovmak
- UÇURMAK
-
-
[-i]
Uçma işini yaptırmak
- "Uçurtmayı uçurmak."
-
Kesip ayırmak, koparmak
- "Kelleni uçurmadıklarına şükür... Geçmiş olsun!" (Refik Halit Karay)
-
Hızlı götürmek, hızlı sürmek
- "Arabayı, kuvvetli atlar tenha yolda uçuruyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Gizlice alıp gitmek
-
[-i]
Uçma işini yaptırmak
- ANIRMAK
-
-
[nsz]
Eşek bağırmak
-
[nsz]
Eşek bağırmak
- CEFAKAR
- ...
- KAKIRCA
-
-
[isim]
Fındık faresi adıyla bilinen küçük memeli hayvan
-
[isim]
Fındık faresi adıyla bilinen küçük memeli hayvan
- ADAKLIK
-
-
[isim]
Adak adanan yer
-
[sıfat]
Adak olarak ayrılmış (hayvan)
-
[isim]
Adak adanan yer
- FEDAKAR
- ...
- HAKASÇA
- ...
- TAKINTI
-
-
[isim]
Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun
- "Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez." (Burhan Felek)
-
Bütünlemeye kalınan ders
-
Küçük, önemsiz borç
-
Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük, obsesyon
- "Sözünü ettiğim takıntı bana rahmetli babamdan miras kaldı." (Ahmet Ümit)
-
Bir kimseyle kurulan ilişki
-
[isim]
Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun
- DOLAMAK
-
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
-
Sarmak, kavuşturmak
- "Kollarını boynuma doladı, dizlerime oturmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
- FAKİRCE
-
-
[sıfat]
Yoksul
-
[zarf]
Fakire benzer biçimde
-
[sıfat]
Yoksul
- UÇAKSIZ
- ...
- VAKFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir vakfın şartlarını bildiren belge, vakıfname
-
[isim]
Bir vakfın şartlarını bildiren belge, vakıfname
- VAKİTÇE
-
-
[zarf]
Vakit bakımından, vakte göre
- "Adının çapkına çıkması, vakitçe ya da paraca cömert davranması yeterdi, kadınların hoşlanması için." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Vakit bakımından, vakte göre
- AYAKTAŞ
-
-
[isim]
Omuzdaş
-
[isim]
Omuzdaş
- BACAKLI
-
-
[sıfat]
Bacağı olan
-
Bacakları uzun olan, uzun boylu
-
[isim]
Felemenk altını
-
[sıfat]
Bacağı olan