İçinde ak olan 7 harfli 683 kelime var. İçerisinde AK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ak olan kelimeler listesine ya da Sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAŞUYAK
- ...
- CAKASIZ
-
-
[sıfat]
Cakası olmayan
-
[sıfat]
Cakası olmayan
- SİRTAKİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir çeşit dans
-
[isim]
Bir çeşit dans
- KULAKLI
-
-
[sıfat]
Kulağı herhangi bir biçimde olan
- "Küçük kulaklı."
-
Kulağa benzer çıkıntısı olan
-
[isim]
Sapının ucunda kulak biçiminde iki geniş çatalı bulunan bir çeşit yatağan
-
[isim]
İki tarafında tutulacak yeri olan yayvan tencere, kazan
-
[sıfat]
Kulağı herhangi bir biçimde olan
- AKTİNİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aktinyum, toryum, protaktinyum, tulyum, plütonyum, amerikyum, küriyum ve berkelyum radyoaktif elementlerinin ortak adı
-
[isim]
Aktinyum, toryum, protaktinyum, tulyum, plütonyum, amerikyum, küriyum ve berkelyum radyoaktif elementlerinin ortak adı
- BAKIŞLI
- ...
- HAFAKAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıntı, çarpıntı, afakan
-
[isim]
Sıkıntı, çarpıntı, afakan
- YATALAK
-
-
[sıfat]
Felç, sakatlık vb. bir sebeple yataktan kalkamayan (kimse)
- "Şu rezalete bakın, yatalak gibi uzanmışlar." (Ömer Seyfettin)
- "Bu kapanık, rutubetli yerde yatalak olup kalmaktan kurtulurum." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Felç, sakatlık vb. bir sebeple yataktan kalkamayan (kimse)
- DEFAKTO
- ...
- KONAKRİ
- ...
- ARINMAK
-
-
[nsz]
Temizlenmek
-
Katışıksız, arı (I) duruma gelmek
-
Rahatlamak
- "Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Temizlenmek
- YAKARIŞ
-
-
[isim]
Yakarma işi veya biçimi, yakarı
-
Tanrı'dan bir şey dilemek amacıyla söylenen söz, dua, münacat
-
[isim]
Yakarma işi veya biçimi, yakarı
- ÇABUCAK
-
-
[zarf]
Vakit geçirmeden, kısa sürede, aceleten, acilen, alelacele, anında, bir anda, bir çırpıda, birden, bir hamlede, bir koşu, bir lahzada, bir solukta, çabucacık, çabuk, çabukça, çarçabuk, dakikasında, derakap, derhâl, hemen, hemencecik, hemencek, hızla, hızlı, hızlı hızlı, ivedilikle, lahzada, müstacelen, palas pandıras, serian, süratle, şipşak, tez beri, tezce, tezelden, yellim yelalim
- "Yatakta çabucak doğruldu." (Atilla İlhan)
-
Kolaylıkla
-
[zarf]
Vakit geçirmeden, kısa sürede, aceleten, acilen, alelacele, anında, bir anda, bir çırpıda, birden, bir hamlede, bir koşu, bir lahzada, bir solukta, çabucacık, çabuk, çabukça, çarçabuk, dakikasında, derakap, derhâl, hemen, hemencecik, hemencek, hızla, hızlı, hızlı hızlı, ivedilikle, lahzada, müstacelen, palas pandıras, serian, süratle, şipşak, tez beri, tezce, tezelden, yellim yelalim
- KIRPMAK
-
-
[-i]
Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
-
Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak
- "Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi." (Ömer Seyfettin)
-
[-den]
Kesinti yapmak, tutumlu davranmak
- "Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
- DUVAKLI
-
-
[sıfat]
Başı ve yüzü duvakla örtülü
-
Doğduğunda başında zar olan (bebek), perdeli
-
[sıfat]
Başı ve yüzü duvakla örtülü
- KARAKUŞ
-
-
[isim]
Kartal türünden karakuşlara verilen ad
-
[isim]
Kartal türünden karakuşlara verilen ad
- ACIKMAK
-
-
[nsz]
Yemek yeme gereksinimi duymak
-
[nsz]
Yemek yeme gereksinimi duymak
- AYAKLIK
-
-
[isim]
Ayakla işletilen makinelerde ayağın bastığı yer, pedal
-
Ayak basacak yer
-
Ayakçak
-
Kaide
-
Küçük teknelerde kürekçinin oturduğu yeri destekleyen, kaplamaların iç tarafına çakılan kiriş
-
[isim]
Ayakla işletilen makinelerde ayağın bastığı yer, pedal
- MAKETÇİ
-
-
[isim]
Maket yapan kimse
-
[isim]
Maket yapan kimse
- MUALLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Asılmış, asılı
-
Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış
- "Komite mahkemesince verilip de nasılsa icra olunmayan muallak kararları yerine getirirdi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Asılmış, asılı