İçinde ahit olan 18 kelime var. İçerisinde AHİT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ahit olan kelimeler listesine ya da Sonu ahit ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ŞAHİTSİZLİK
AHİTLEŞMEK, MÜCAHİTLİK, ŞAHİTLİLİK
AHİTLEŞME
AHİTNAME, ŞAHİTLİK, ŞAHİTSİZ, ZAHİTLİK
MÜCAHİT, MÜŞAHİT, ŞAHİTLİ, ŞEVAHİT
LAHİT, ŞAHİT, VAHİT, ZAHİT
AHİT
A H T İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AHİT
3 Harfli Kelimeler
AHİ, AİT, ATİ, HAT, HİT, İTA
2 Harfli Kelimeler
AH, AT, HA, İT, TA, Tİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞAHİTSİZLİK
- ...
- ŞAHİTLİLİK
- ...
- MÜCAHİTLİK
-
-
[isim]
Mücahit olma durumu
-
[isim]
Mücahit olma durumu
- AHİTLEŞMEK
-
-
[nsz]
Antlaşmak
-
[nsz]
Antlaşmak
- AHİTLEŞME
-
-
[isim]
Ahitleşmek işi
-
[isim]
Ahitleşmek işi
- AHİTNAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Antlaşma belgesi, antlaşma, anlaşma
-
[isim]
Antlaşma belgesi, antlaşma, anlaşma
- ŞAHİTSİZ
-
-
[sıfat]
Şahidi olmayan
- "Vakayı şahitsiz bırakmak için seni de öldürmeli idim." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Şahidi olmayan
- ZAHİTLİK
-
-
[isim]
Zahit olma durumu
- "Zahitlikle dindarlığı birbirinden ayırmak lazımdır." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Zahit olma durumu
- ŞAHİTLİK
-
-
[isim]
Tanıklık, şehadet
-
[isim]
Tanıklık, şehadet
- MÜŞAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözlemci
-
[isim]
Gözlemci
- ŞAHİTLİ
-
-
[sıfat]
Şahidi olan
-
[sıfat]
Şahidi olan
- ŞEVAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şahitler, tanıklar
-
[isim]
Şahitler, tanıklar
- MÜCAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kutsal ülküler uğruna savaşan kimse, alperen
-
[isim]
Kutsal ülküler uğruna savaşan kimse, alperen
- LAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar
- "Firavun'un açık lahitlerindeki boğuk yankıları dinledim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Taş veya mermerden oyma mezar
-
[isim]
Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar
- ŞAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanık
- "Kendisine uzun uzun anlattığım hikâyemin şahidi yoktu." (Refik Halit Karay)
- "Neler yapabileceğine, kasabayı, memurları iki parmağı üstünde oynattığına çok şahit olmuşlardı." (Yahya Kemal)
- "Eniştemiz bizi şahit tuttukça babam da istihzalı bir tavır alır, kıs kıs gülerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Tanık
- ZAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse)
- "Bu sualin karşısında, hakikati inkâr olunmuş bir zahit gibi doğruldu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse)
- VAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir, tek
-
[sıfat]
Bir, tek
- AHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant
- "Ahdim olsun, bu işi yapacağım."
-
Antlaşma
-
Devir, zaman
-
[isim]
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant