İçinde ahe olan 7 harfli 11 kelime var. İçerisinde AHE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ahe olan kelimeler listesine ya da Sonu ahe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, EH, HA, HE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEDAHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Besbelli, apaçık olma durumu
-
Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği
-
[isim]
Besbelli, apaçık olma durumu
- VİCAHEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Yüz yüze
-
[zarf]
Yüz yüze
- AHENKLİ
-
-
[sıfat]
Uyumlu, düzenli
- "Pürüzsüz, tane tane şarkı söyler gibi ahenkli bir konuşma tarzı vardı." (Haldun Taner)
-
Eğlenceli
-
[sıfat]
Uyumlu, düzenli
- MUAHEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Antlaşma
- "Osmanlılar 1681 muahedesiyle Moskova hükümdarının Çarlık unvanını ve Kudüs Ortodoks kilisesi üzerindeki himaye hakkını tanımışlardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Antlaşma
- MUAHEZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kınama, paylama, ayıplama
-
Eleştiri
-
[isim]
Kınama, paylama, ayıplama
- NEKAHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hastalık sonrası, sağlıklı duruma geçme dönemi
- "His var mı bu âlemde nekahet gibi tatlı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Hastalık sonrası, sağlıklı duruma geçme dönemi
- NEZAHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temizlik, ahlak temizliği
-
[isim]
Temizlik, ahlak temizliği
- KERAHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İğrenme, tiksinme
-
[isim]
İğrenme, tiksinme
- ŞİFAHEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ağızdan, sözle söyleyerek
- "Şifahen bildirmek."
-
[zarf]
Ağızdan, sözle söyleyerek
- BELAHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alıklık
- "Faziletle belahat aynı şey sayılıyor." (Peyami Safa)
-
[isim]
Alıklık
- ŞAHESER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve kalıcı nitelikte eser, başyapıt, başeser
- "Herkes, mektep müdürü dâhil, bu resmin bir şaheser olduğuna kaniydi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Şu millî savaş içinde köy kadını başlı başına bir tarih, bir şaheser yaratıyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Değeri üstün olan, üstün nitelikli
-
[isim]
Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve kalıcı nitelikte eser, başyapıt, başeser