İçinde afif olan 21 kelime var. İçerisinde AFİF bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında afif olan kelimeler listesine ya da Sonu afif ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
HAFİFLEŞTİRMEK, HAFİFMEŞREPLİK
HAFİFLEŞTİRME
HAFİFLEŞMEK, HAFİFLETİCİ, HAFİFLETMEK, HAFİFMEŞREP
HAFİFLEMEK, HAFİFLEŞME, HAFİFLETME, HAFİFLEYİŞ, HAFİFSEMEK, HAFİFSEYİŞ
HAFİFLEME, HAFİFSEME
HAFİFLİK, HAFİFTEN
HAFİFÇE
AFİFE, HAFİF
AFİF
A F F İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AFİF
3 Harfli Kelimeler
AFİ, İFA
2 Harfli Kelimeler
AF, FA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAFİFLEŞTİRMEK
-
-
[-i]
Hafiflemesine yol açmak
-
[-i]
Hafiflemesine yol açmak
- HAFİFMEŞREPLİK
-
-
[isim]
Hafifmeşrep olma durumu
- "Hafifmeşreplik denirse biçimli olur da hercai kararlık denirse biçimsiz mi oluyor?" (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Hafifmeşrep olma durumu
- HAFİFLEŞTİRME
-
-
[isim]
Hafifleştirmek işi
-
[isim]
Hafifleştirmek işi
- HAFİFLETMEK
-
-
[-i]
Hafiflemesine yol açmak, hafifleştirmek, tahfif etmek
-
[-i]
Hafiflemesine yol açmak, hafifleştirmek, tahfif etmek
- HAFİFLETİCİ
-
-
[sıfat]
Hafifletme özelliği olan
-
[sıfat]
Hafifletme özelliği olan
- HAFİFMEŞREP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Davranışları, içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışına uymayan (kadın)
-
[sıfat]
Davranışları, içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışına uymayan (kadın)
- HAFİFLEŞMEK
-
-
[nsz]
Hafiflemek
-
Ağırbaşlılığını yitirmek
-
[nsz]
Hafiflemek
- HAFİFLETME
-
-
[isim]
Hafifletmek işi, tahfif
-
[isim]
Hafifletmek işi, tahfif
- HAFİFLEŞME
-
-
[isim]
Hafifleşmek işi
-
[isim]
Hafifleşmek işi
- HAFİFSEMEK
-
-
[-i]
Bir kimseyi veya bir şeyi önemsememek, yeğnisemek, istihfaf etmek
-
[-i]
Bir kimseyi veya bir şeyi önemsememek, yeğnisemek, istihfaf etmek
- HAFİFLEYİŞ
-
-
[isim]
Hafifleme işi veya biçimi
-
[isim]
Hafifleme işi veya biçimi
- HAFİFLEMEK
-
-
[nsz]
Herhangi bir sebeple eski ağırlığı azalmak
-
Etkisi, gücü azalmak
- "Hastalık hafifledi."
-
Bir sıkıntıdan kurtulmak, rahatlamak
- "İkinci görevi bırakınca hafifledi."
-
[nsz]
Herhangi bir sebeple eski ağırlığı azalmak
- HAFİFSEYİŞ
-
-
[isim]
Hafifseme işi veya biçimi
-
[isim]
Hafifseme işi veya biçimi
- HAFİFLEME
-
-
[isim]
Hafiflemek işi
-
[isim]
Hafiflemek işi
- HAFİFSEME
-
-
[isim]
Hafifsemek işi, yeğniseme, istihfaf
-
[isim]
Hafifsemek işi, yeğniseme, istihfaf
- HAFİFLİK
-
-
[isim]
Hafif olma durumu
- "Onu bir kuş tüyü yastık hafifliğiyle havaya kaldırıp salladıktan sonra önüne dikti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Rahatlık
- "Banyodan çıkınca hafiflik duydum."
-
Davranışları içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışına uymama durumu
- "Din adamına hafifliğin yaraşmayacağı, davranışlarında ciddiyetten uzaklaşmaması gereği hatırlatılır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Hafif olma durumu
- HAFİFTEN
-
-
[zarf]
Hafifçe, belli belirsiz, yavaş yavaş
- "İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı / Hafiften bir rüzgâr esiyor." (Orhan Veli Kanık)
-
[zarf]
Hafifçe, belli belirsiz, yavaş yavaş
- HAFİFÇE
-
-
[zarf]
Hafif olarak, hafif bir biçimde, belli belirsiz
- "Birbirimize soğuk bir eda ile hafifçe baş eğdik." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Hafif olarak, hafif bir biçimde, belli belirsiz
- AFİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İffetli (kadın)
-
[sıfat]
İffetli (kadın)
- HAFİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
- "Çok hafif geldiği için düvene ağır bir taş oturtmuşlardı." (Reşat Enis)
- "Bu soğukta çok hafif giyinmişsin."
- "Sağduyunuzu, yanlışlıkla doğruyu ayırt etme yeteneğinizi hafife almaktadır." (Haldun Taner)
-
Güç veya yorucu olmayan, kolay
- "Hafif bir iş."
-
Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
- "Hafif bir kadın."
-
Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek)
- "Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kalınlığı veya yoğunluğu az olan
- "Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Etkisi az olan, sert karşıtı
- "Hafif bir içki."
-
Önemli olmayan
- "Hafif bir ceza."
-
Çabuk uyanılan (uyku)
- "Uykusu çok hafiftir."
-
Çok dik olmayan (sırt, yokuş)
- "Hafif bir meyilden indik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Gücü az olan, belli belirsiz
- "Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Sıkıntısız, ferah, rahat
- "Kendimi bugün çok hafif hissediyorum."
-
[sıfat]
Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı