İçinde ade olan 5 harfli 17 kelime var. İçerisinde ADE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ade olan kelimeler listesine ya da Sonu ade ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
EDA
2 Harfli Kelimeler
AD, DE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KADER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazgı
- "Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Genellikle kaçınılmaz kötü talih
-
[isim]
Yazgı
- KADEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayak, adım
-
Fut
- "On kadem uzunluğunda."
-
Uğur
-
[isim]
Ayak, adım
- MADER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ana, anne
-
[isim]
Ana, anne
- MADEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral
-
[sıfat]
Bu mineralden yapılmış
- "Maden kap."
-
Maden ocağı veya maden işletmesi
-
Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak
- "Bu kütüphane bir madendir, değerini bilin."
-
Uyuşturucu, esrar, eroin
- "İstersen sana biraz maden vereyim de çek!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Kolay ve iyi kazanç sağlayan iş veya parası elinden kolaylıkla alınan kimse
-
Metal
-
[isim]
Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral
- İFADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlatım
- "Güzel bir ifade."
- "Bu, ona yani bu acemilikle âleme rezil olursun manasını ifade ediyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Komiser Efendi, masanın başına oturup ifadesini almaya başladığı zaman ayağa kalktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Deyiş, söyleyiş
- "Not ettiklerimi bir ağzın ifadesi şekline sokarak size okutacağım." (Sermet Muhtar Alus)
- "Dostluk benim için çok şey ifade eder."
-
Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin bütünü
- "Sakalı yeni çıkmış yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Tanık ve sanıkların olay hakkında yargı organlarına yaptıkları sözlü açıklama
- "Onun ifadesini henüz dosyada görmedim." (Atilla İlhan)
-
Dışa vurum
-
[isim]
Anlatım
- ADEDİ
- ...
- İRADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç
- "Korkunç bir irade kuvveti sarfıyla baş ucundaki lambayı yaktı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İstenç
-
Buyruk
- "Görülünce vurulması için irade bile var." (Sermet Muhtar Alus)
-
İstek, dilek
-
[isim]
Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç
- AMADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Hazır
-
[sıfat]
Hazır
- ADETA
- ...
- ADESE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mercek
-
Kovucuk
-
Görüş derecesi, inceliği
- "Evvelkilerle bu son görüşümüz arasındaki adese farklılıklarını ölçüyorum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Mercek
- BADEM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Badem ağacı
-
Bu ağacın yaş veya kuru yenilen yemişi
-
[isim]
Badem ağacı
- LADEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ladengillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen tüylü ve genellikle yapışkan yapraklı, beyaz veya pembe çiçekli, reçinesi hekimlikte kullanılan bir bitki (Cistus creticus)
-
Bu bitkiden elde edilen sürme, rastık
-
[isim]
Ladengillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen tüylü ve genellikle yapışkan yapraklı, beyaz veya pembe çiçekli, reçinesi hekimlikte kullanılan bir bitki (Cistus creticus)
- LADES
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavuğun lades kemiğini iki kişinin birer ucundan tutarak kırması, birinin bir şeyi "aklımda" veya "hatırımda" demeden ötekinden almasıyla yenik sayılmasıyla biten oyun, lades oyunu
- "Lades tutuşmadık ki her defasında hatırımda diyorsun." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Tavuğun lades kemiğini iki kişinin birer ucundan tutarak kırması, birinin bir şeyi "aklımda" veya "hatırımda" demeden ötekinden almasıyla yenik sayılmasıyla biten oyun, lades oyunu
- SADET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konuşulan asıl konu, asıl madde
- "Ne ise bunlar hep dedikodu. Sadede gelelim." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Konuşulan asıl konu, asıl madde
- KADEH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
- "Şimdi kadehleri masaya diziyordu." (Refik Halit Karay)
- "Localarda kadınlar erkekler, kadeh kaldırıyorlar, gülüşüyorlardı." (Necati Cumalı)
- "Limonata bardaklarını içki kadehi gibi tokuşturarak neşeleniyor görünür." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bu bardağın alabileceği miktarda olan
-
[isim]
İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
- MADEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
"Değil mi ki, -diği için, -diğine göre" anlamlarında sebep göstermek için, başına getirildiği cümleyi daha sonraki cümleye bağlayan bir söz, mademki
- "Bakma sen madem tanıdıkmış, bulur bir çaresini." (Çetin Altan)
-
[bağlaç]
"Değil mi ki, -diği için, -diğine göre" anlamlarında sebep göstermek için, başına getirildiği cümleyi daha sonraki cümleye bağlayan bir söz, mademki
- AZADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Başıboş, erkin, serbest
- "Çocuk gönlüm kaygılardan azade." (Orhan Veli Kanık)
-
[zarf]
Başıboş, erkin, serbest olarak
- "Gürültüden azade yaşamak."
-
[sıfat]
Başıboş, erkin, serbest