İçinde a olan 6 harfli 3536 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ANASON

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Maydanozgillerden, kokulu tohumu hamur işlerinde ve rakı yapımında kullanılan bir bitki (Pimpinella anisum)
    • "Mal sahibiyle anason, buğday ektiler." (Necati Cumalı)

ANLATI

  1. [isim] Ayrıntılarıyla anlatma
  2. Roman, hikâye, masal vb. edebî türlerde bir olay dizisini anlatma biçimi, hikâyeleme, hikâye etme, tahkiye

AŞINIM

  1. [isim] Aşınma işi
  2. Erozyon

ATBAŞI

  1. [isim] Eşit, birlikte, başa baş
    • "Bu çeneyle atbaşı giden keskin bir zekâsı var." (Cahit Sıtkı Tarancı)

BAKICI

  1. [isim] Bakma işiyle görevlendirilen kimse
    • "Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum." (Aka Gündüz)
  2. Genellikle çocuk, yaşlı ve hastalara bakma işiyle görevli kimse
  3. Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık görevi yapan kimse
  4. Bir şeyi satın almayı düşünmeden yalnızca bakarak ilgilenen kimse
    • "Anlaşılıyor, alıcı değil, bakıcısın. Alıcı suratı yok sende pek." (Haldun Taner)
  5. Kayırıcı
  6. Yabancı ülkede bir aile yanında kalarak eğitimini sürdüren ve aynı zamanda o evin çocuklarına bakan kimse
  7. Falcı
    • "Bakıcılara, niyet kuyularına, Tezveren Dede'ye gitti." (Ömer Seyfettin)

BUDALA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Zekâca geri olan (kimse), alık
    • "Biz ondan yaşlı üç akıllı bu budalaya inandık." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Ahmak, bön
    • "Kendisi için bu budalaların arasında bir dakika geçirmek artık bir asır kaybetmeye müsaviydi." (Ömer Seyfettin)
  3. Bir şeye aşırı düşkün
    • "Kibarlık budalası."

ÇULAKİ
...
FERMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Buyruk, emir
  2. Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahın verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk, yarlık
    • "Bizde Tanzimat fermanı henüz okunmamıştır." (Necati Cumalı)

FRAKLI

  1. [sıfat] Frakı olan
    • "İki kişilik bir sedirin üstünde siyah fraklı adamın karşısında oturuyor." (Halide Edip Adıvar)

HABEŞİ
...
KAKIMA

  1. [isim] Kakımak işi

KALPÇİ

  1. [isim] Kalp hastalıkları uzmanı

KARPİT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Genellikle sanayide asetilen gazı çıkarmakta kullanılan, karbonla kalsiyum bileşiği madde (CaC2)

LONDRA
...
NAMECİ

  1. [isim] Mektup yazan kimse
  2. Bahane bulan kimse

PASPAL

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Çok kepekli un
    • "Dört sene çamurlu paspaldan ekmek yiye yiye bıktılar." (Aka Gündüz)
  2. Bu un karıştırılarak hazırlanan yem
    • "Bu boğayı iyi besle, kepeğini, paspalını eksik etme." (Halikarnas Balıkçısı)
  3. [sıfat] Bakımsız, dağınık, pis (kimse, kılık vb.)
  4. Kötü cins esrar

SARMAK

  1. [-i] Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
    • "Bak o zaman nasıl yakınlaşacaksınız. Güven nasıl sarıp sarmalayacak ikinizi." (Adalet Ağaoğlu)
  2. Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek
    • "Ordu düşmanı sardı."
  3. Dolayında yer almak
  4. Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak
    • "Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu." (Necati Cumalı)
  5. Örtmek
  6. Kucaklamak
  7. Yumak yapmak
    • "İpliği sarmak."
  8. Şerit, ip vb. şeyler dolaşmak
  9. Kâğıt veya bir bitki yaprağıyla dürmek
    • "Dolma sarıyorum diye yaprağı parmağıma doladım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Sardığı sigarayı tabakasına yerleştiriyor." (Tarık Buğra)
  10. [-e] Sarılıp tırmanmak
    • "Asma çardağı sardı."
  11. [-i] Bir şeyi başka bir şeyin içine koyup onunla kaplamak
    • "Kitabı kâğıda sarmak."
  12. Taşıt tırmanmak, yükseğe doğru çıkmak
  13. Saldırmak, hücum etmek
    • "Faik Efendi biliyordu ki saracaklar hem de fena saracaklar." (Memduh Şevket Esendal)
  14. Bir görev veya işin yerine getirilmesini başkasına yüklemek
  15. Sözle saldırmak, tedirgin etmek
    • "Evdekilerin hepsi bana sarıyor."
  16. Hoşuna gitmek, zevkini okşamak
    • "Bu canlılık, insanı on yıl önce görmüş olduğum muhteşem yazdan daha başka türlü sarıyordu." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

SAYMAK

  1. [-i] Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak
    • "Nara sormuşlar: - Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne -demiş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Sayıları arka arkaya söylemek
    • "Birden ona kadar saymak."
  3. Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek
    • "Artık kışı geçti sayabiliriz."
  4. Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek
    • "Her çiçekten bal eyledik / Arıya saydılar bizi." (Pir Sultan Abdal)
  5. Varsaymak, tutmak, farz etmek
    • "Elimi uzatsam benim olacak bir vazoya sırt çevirip başkasına kaptırınca onu benden çalınmış saymak neden?" (Haldun Taner)
  6. Arka arkaya söylemek, sıralamak
    • "Birinin iyiliklerini saymak."
  7. Ödemek, peşin vermek
    • "İki bin lira saydı, bana bir küpe aldı." (Memduh Şevket Esendal)
  8. Geçer tutmak
    • "Bunu saymam, sizi bir gün erkenden beklerim."
  9. Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye veya bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmak, saygı göstermek, sözünü dinlemek, hürmet etmek
    • "Anam babamı nasıl saydı ise ben de kocamı öyle sayacaktım." (Memduh Şevket Esendal)
  10. Önemsemek
  11. Gibi görmek, kabul etmek
    • "Arzularını yapmayı belli büyük bir külfet saydığınız bu küçük kalpler, saadetin kapısından girmeden felaketin ortasına yuvarlanıyorlar." (Aka Gündüz)
  12. Hesaba katmak, dikkate almak
    • "Bundan önce verdiğimi saymıyor musun?"

TABAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Basımcılık

ADENİT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ak kan yangısı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü