İçinde a olan 6 harfli 3536 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALINLI
- ...
- ARASIZ
-
-
[zarf]
Sürekli olarak, arkası kesilmeden, ara vermeden, müstemirren, vira
-
[zarf]
Sürekli olarak, arkası kesilmeden, ara vermeden, müstemirren, vira
- ATABEY
-
-
[isim]
Eski Türk devletlerinde, özellikle Selçuklularda şehzadelerin eğitimi veya bağımsız olarak bir eyaletin yönetimi ile görevli vezir
-
[isim]
Eski Türk devletlerinde, özellikle Selçuklularda şehzadelerin eğitimi veya bağımsız olarak bir eyaletin yönetimi ile görevli vezir
- AVARIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazalar, belalar
-
Engebe
-
Osmanlılarda önceleri yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak halktan toplanan vergi
-
[isim]
Kazalar, belalar
- BURHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanıt
-
Belgit
-
[isim]
Kanıt
- BUTLAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Batıl olma durumu
-
Geçersizlik, hükümsüzlük
-
Yanlışlık, haksızlık
-
[isim]
Batıl olma durumu
- ÇAYELİ
- ...
- FERACE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi
-
Dervişlerin giydiği bol bir tür hırka
-
[isim]
Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi
- FLANEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Keten ve yünden dokunan kumaş
- "Eve gelince sokak elbiselerini, yumuşak Fransız flanelinden yapılma ev elbiseleriyle değiştirirdi." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Keten ve yünden dokunan kumaş
- ISLAMA
-
-
[isim]
Islamak işi
-
[isim]
Islamak işi
- KAZMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak
-
Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak
- "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
Hakketmek
-
[-i]
Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak
- LABADA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Karabuğdaygillerden, dere kıyılarında, sulak çayırlarda kendiliğinden yetişen, çok yıllık ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, efelek (Rumex petientia)
-
[isim]
Karabuğdaygillerden, dere kıyılarında, sulak çayırlarda kendiliğinden yetişen, çok yıllık ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, efelek (Rumex petientia)
- PANDİK
- ...
- ROSEAU
- ...
- SABURA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi safrası
-
[isim]
Gemi safrası
- SADİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Başkalarına acı çektirerek cinsel doyum sağlayan (kimse), elezer
-
Sadistlik niteliğinde olan (kimse), elezer
-
Başkalarına acı çektirmekten zevk duyan (kimse), elezer
-
Başkalarına acı çektirerek cinsel doyum sağlayan (kimse), elezer
- ŞALTER
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Anahtar
-
Genellikle binaların girişine gelen elektrik akımını açıp kapamaya yarayan araç
-
Gişe
- "Şalter dokuz buçukta açıldı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Anahtar
- SARSAK
-
-
[sıfat]
Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle güçsüz kalarak vücudu titrer gibi sarsılan (kimse)
-
Değişken, doğru dürüst olmayan
- "Gittiği yerden habersiz, kendi sarsak ahlak değerlerine bağlı yaşamaktadır." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle güçsüz kalarak vücudu titrer gibi sarsılan (kimse)
- SUNMAK
-
-
[-i]
Bir büyüğe veya nezaket gereğince bir kimseye bir şeyi vermek, yollamak, göndermek, takdim etmek
- "Bu küçük hadiseyi devlet adamlarımıza bir müşahede olarak sunuyorum." (Burhan Felek)
-
Tanıtmak, bilgi vermek amacıyla çeşitli yöntemler kullanarak bir konuyu dinleyenlere aktarmak
-
Radyoda, televizyonda, bir eğlence yerinde programı takdim etmek
-
[-i]
Bir büyüğe veya nezaket gereğince bir kimseye bir şeyi vermek, yollamak, göndermek, takdim etmek
- TASHİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzeltme, düzelti
- "Ancak bir ehemmiyetsiz noktayı tashihe lüzum görüyoruz." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Yüzünü, hâl ve tavırlarını aynadan bakarak tashih etmeye çalışırdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Düzeltme, düzelti