İçinde a olan 5 harfli 2944 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AKKOR

  1. [sıfat] Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan
    • "Akkor kömür."

BÜTAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Metal bidonlar içinde az bir basınç altında sıvılaşan, yakıt olarak yararlanılan HC formülündeki hidrokarbür gazı

HOKKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Metal, cam veya topraktan yapılmış, içine mürekkep konulan küçük kap
    • "Kahvelerdeki herkesin kullandığı hokka kalemler hep bozuktu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Biraz kısaca olmasını kalınlığıyla telafi eden vücuduma hokka gibi oturan jaketatayımla bu gibi törenlerde beni daima..." (Reşat Nuri Güntekin)

İHBAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bildirme, bildirim, haber verme
  2. Suçlu saydığı birini veya suç saydığı bir olayı yetkili makama gizlice bildirme, ele verme
    • "Karakollara da ihbarlar artmaya başlamıştı." (Çetin Altan)

IŞIMA

  1. [isim] Işımak işi, ışıklanma, aydınlanma
    • "Güneş, gözleri kör eden bir ışımadır; denizi, göğü ve şehri, âdeta incecik gümüşten bir zar kuşatıyor." (Atilla İlhan)
  2. Işınım

MAMUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş (eşya, yiyecek)

MUTAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Alışılmış, alışılan
    • "Kendilerine güçlükle yol açan mutat zevat da onun peşi sıra otomobilleriyle uzaklaştılar." (Haldun Taner)

NASİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birinin payına düşen şey
    • "Acaba İstanbul'u bir daha görmek nasip olacak mı?" (Halide Edip Adıvar)
    • "Herkes ondan haz veya hüzün, kendi nasibini alırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey
    • "Türk'e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz." (Aka Gündüz)
    • "Konaktaki hamamlardan halayıklar, hizmetçiler de nasiplerini alırmış." (Salâh Birsel)
    • "Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Hiçbir erkeğe nasip olmadığını iddia edeceğim hayat, hep kaçamaklarla dolu idi." (Refik Halit Karay)
  3. Kısmet, talih, baht
    • "Tembellerin nasibi aç kalmaktır."
  4. Günlük kazanç

SALAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düzelme, iyileşme, iyilik

SORMA

  1. [isim] Sormak işi

SUARE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gece gösterimi
  2. Akşam yemeğinden sonra yapılan eğlence, toplantı
    • "Karargâh, şerefine büyük bir suare vermek için hazırlanmakta idi." (Falih Rıfkı Atay)

TUHAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Acayip
    • "Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." (Tarık Buğra)
    • "Hatta onun başına gelen şeyler de ekseriya böyle tuhaf olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Şaşılacak, garip
  3. Güldürücü
    • "Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Gülünç
    • "Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun."
  5. Anlaşılmaz
    • "Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor."
  6. [ünlem] Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
    • "Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor." (Ahmet Haşim)

YASMA

  1. [isim] Yasmak işi

AMALI
...
ASPUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yalancı safran

AZLIK

  1. [isim] Az olma durumu
  2. Azınlık

BADAS

  1. [isim] Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü

BARKA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Büyük sandal

BOLCA

  1. [sıfat] Oldukça geniş
    • "Bolca bir pantolon."
  2. [zarf] Oldukça çok, çokça
    • "Bu yıl bolca yağmur düştü." (Memduh Şevket Esendal)

DALMA

  1. [isim] Dalmak işi
  2. Güreşçinin ayaktayken birden eğilerek rakibinin bacaklarını kapması

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü