İçinde a olan 5 harfli 2944 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKKOR
-
-
[sıfat]
Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan
- "Akkor kömür."
-
[sıfat]
Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan
- BÜTAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Metal bidonlar içinde az bir basınç altında sıvılaşan, yakıt olarak yararlanılan HC formülündeki hidrokarbür gazı
-
[isim]
Metal bidonlar içinde az bir basınç altında sıvılaşan, yakıt olarak yararlanılan HC formülündeki hidrokarbür gazı
- HOKKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Metal, cam veya topraktan yapılmış, içine mürekkep konulan küçük kap
- "Kahvelerdeki herkesin kullandığı hokka kalemler hep bozuktu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Biraz kısaca olmasını kalınlığıyla telafi eden vücuduma hokka gibi oturan jaketatayımla bu gibi törenlerde beni daima..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Metal, cam veya topraktan yapılmış, içine mürekkep konulan küçük kap
- İHBAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bildirme, bildirim, haber verme
-
Suçlu saydığı birini veya suç saydığı bir olayı yetkili makama gizlice bildirme, ele verme
- "Karakollara da ihbarlar artmaya başlamıştı." (Çetin Altan)
-
[isim]
Bildirme, bildirim, haber verme
- IŞIMA
-
-
[isim]
Işımak işi, ışıklanma, aydınlanma
- "Güneş, gözleri kör eden bir ışımadır; denizi, göğü ve şehri, âdeta incecik gümüşten bir zar kuşatıyor." (Atilla İlhan)
-
Işınım
-
[isim]
Işımak işi, ışıklanma, aydınlanma
- MAMUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş (eşya, yiyecek)
-
[sıfat]
Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş (eşya, yiyecek)
- MUTAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alışılmış, alışılan
- "Kendilerine güçlükle yol açan mutat zevat da onun peşi sıra otomobilleriyle uzaklaştılar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Alışılmış, alışılan
- NASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin payına düşen şey
- "Acaba İstanbul'u bir daha görmek nasip olacak mı?" (Halide Edip Adıvar)
- "Herkes ondan haz veya hüzün, kendi nasibini alırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey
- "Türk'e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz." (Aka Gündüz)
- "Konaktaki hamamlardan halayıklar, hizmetçiler de nasiplerini alırmış." (Salâh Birsel)
- "Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi." (Halide Edip Adıvar)
- "Hiçbir erkeğe nasip olmadığını iddia edeceğim hayat, hep kaçamaklarla dolu idi." (Refik Halit Karay)
-
Kısmet, talih, baht
- "Tembellerin nasibi aç kalmaktır."
-
Günlük kazanç
-
[isim]
Birinin payına düşen şey
- SALAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzelme, iyileşme, iyilik
-
[isim]
Düzelme, iyileşme, iyilik
- SORMA
-
-
[isim]
Sormak işi
-
[isim]
Sormak işi
- SUARE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gece gösterimi
-
Akşam yemeğinden sonra yapılan eğlence, toplantı
- "Karargâh, şerefine büyük bir suare vermek için hazırlanmakta idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Gece gösterimi
- TUHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acayip
- "Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." (Tarık Buğra)
- "Hatta onun başına gelen şeyler de ekseriya böyle tuhaf olurmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ömründe bu kadar tuhafına giden söz işitmemiş olduğunu söylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Şaşılacak, garip
-
Güldürücü
- "Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Gülünç
- "Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun."
-
Anlaşılmaz
- "Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor."
-
[ünlem]
Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
- "Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor." (Ahmet Haşim)
-
[sıfat]
Acayip
- YASMA
-
-
[isim]
Yasmak işi
-
[isim]
Yasmak işi
- AMALI
- ...
- ASPUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yalancı safran
-
[isim]
Yalancı safran
- AZLIK
-
-
[isim]
Az olma durumu
-
Azınlık
-
[isim]
Az olma durumu
- BADAS
-
-
[isim]
Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü
-
[isim]
Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü
- BARKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Büyük sandal
-
[isim]
Büyük sandal
- BOLCA
-
-
[sıfat]
Oldukça geniş
- "Bolca bir pantolon."
-
[zarf]
Oldukça çok, çokça
- "Bu yıl bolca yağmur düştü." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Oldukça geniş
- DALMA
-
-
[isim]
Dalmak işi
-
Güreşçinin ayaktayken birden eğilerek rakibinin bacaklarını kapması
-
[isim]
Dalmak işi