İçinde a olan 5 harfli 2944 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BADIÇ
-
-
[isim]
Bakla, fasulye, bezelye vb. taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk, baklamsı meyve
-
[isim]
Bakla, fasulye, bezelye vb. taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk, baklamsı meyve
- FAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
Yalnız, ancak, ama, lakin
- "Ellilik, kır saçlı fakat dinç, okkalı bir adam bağırdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[bağlaç]
Yalnız, ancak, ama, lakin
- HAVYA
-
-
[isim]
Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet
-
[isim]
Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet
- KANON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki veya daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün
-
[isim]
Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki veya daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün
- MAYIN
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Toprak altına, üstüne veya suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya, çarpma veya basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde
- "Akustik mayın. Mıknatıslı mayın."
-
[isim]
Toprak altına, üstüne veya suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya, çarpma veya basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde
- SİYAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözün gelişi, anlatım biçimi
-
[isim]
Sözün gelişi, anlatım biçimi
- TOPAL
-
-
[sıfat]
Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda bir, bir yana eğilerek yürüyen (insan veya hayvan)
- "Bu sabah, yolda bizim topal postacıya rast geldim." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ayaklarından biri kısa olan (nesne)
- "Topal masa."
-
[sıfat]
Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda bir, bir yana eğilerek yürüyen (insan veya hayvan)
- YAMAÇ
-
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- "İndiğimiz yamacın eteğinde küçük ve eski bir köy var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ön, kat, huzur
- "Kız, hele beri gel yamacıma." (Haldun Taner)
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- YULAR
-
-
[isim]
Bir yere bağlamak veya çekerek götürmek için hayvanın başlığına veya tasmasına bağlanan ip
- "Papaz beygirin yularını çekti." (Ömer Seyfettin)
- "O da sana er geç yuları takar, benden beter olursun." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir yere bağlamak veya çekerek götürmek için hayvanın başlığına veya tasmasına bağlanan ip
- ZAMME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ötre
-
[isim]
Ötre
- ALAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlgi
- "Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Fabrikayla alakamı kestim."
-
Gönül bağı
-
[isim]
İlgi
- AYDIN
-
-
[sıfat]
Işık alan, ışıklı, aydınlık
- "Aydın bir oda."
-
Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver
- "Akşam gazetesi, yurt aydınlarıyla konuşarak bizde niçin yazar yetişmediğinin sebeplerini araştırdı." (Orhan Veli Kanık)
-
Kolayca anlaşılacak kadar açık, vazıh (söz veya yazı)
-
[sıfat]
Işık alan, ışıklı, aydınlık
- BALLI
-
-
[sıfat]
İçinde bal bulunan
-
Şanslı
-
[sıfat]
İçinde bal bulunan
- DAĞLI
-
-
[sıfat]
Dağlık bölge halkından olan
-
Dağa ait
-
Kaba saba, görgüsüz
- "Batıl itikatlara inanmış, dağlı, cahil bir kızcağızdı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Dağlık bölge halkından olan
- DURAL
-
-
[sıfat]
Hep aynı durumda ve değişmeden kalan
-
[sıfat]
Hep aynı durumda ve değişmeden kalan
- HAPŞU
-
-
[ünlem]
Hapşırırken çıkan ses
-
[ünlem]
Hapşırırken çıkan ses
- HAZNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hazine
-
Bir şeyin toplandığı, biriktirildiği yer, depo
-
Döl yatağı
-
[isim]
Hazine
- HONAZ
- ...
- İŞKAL
- ...
- MAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kıç
-
Anüs
-
Minderli alçak sedir
- "... duvardaki çiviye lambayı asarken odanın makatına yığılır gibi oldu." (Abbas Sayar )
-
Minder yüzü, minderin üzerine yayılan kumaş
-
[isim]
Kıç