İçinde u olan 4 harfli 293 kelime var. İçerisinde U harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında u harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu u harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KORU
-
-
[isim]
Bakımlı küçük orman
- "Arkamda çam korularının parça parça neftîleştirdiği yeşil bir dağ." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bakımlı küçük orman
- TAMU
-
Kelime Kökeni : Soğdca
-
[isim]
Cehennem
- "Cehennem inancında tamu sözcüğünün anlattığı belli bir cehennem tasarımı yoktur." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Cehennem
- OĞUZ
-
-
İyi huylu (kimse)
-
İyi huylu (kimse)
- YUMA
-
-
[isim]
Yumak işi veya durumu
-
[isim]
Yumak işi veya durumu
- ULAK
-
-
[isim]
Haberci, haber veren kimse
- "Az sonra ulaklar oba beylerine haber ulaştırmak için atlanmışlardı." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Haberci, haber veren kimse
- UNSU
- ...
- SOFU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Dinin buyruk ve yasaklarına bütünüyle uyan (kimse)
-
Dinin buyruk ve yasaklarına bütünüyle uyan (kimse)
- UFUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren
- "Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi
-
Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, ihata
- "Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı." (Ömer Seyfettin)
-
Çevre, dolay
-
[isim]
Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren
- UMMA
-
-
[isim]
Ummak işi
- "Kız kardeşinden imdat ummanın faydasızlığını görünce şu cevabı verdi." (Peyami Safa)
-
[isim]
Ummak işi
- BOLU
- ...
- LUTR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Su samuru
-
Su samurundan elde edilen post
-
[sıfat]
Bu posttan yapılmış olan
- "İyi ama kışın arkanda lutr manto vardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Su samuru
- SAGU
-
-
[isim]
Ağıt
-
[isim]
Ağıt
- SURA
-
-
[isim]
Yumuşak ince bir tür ipekli kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
-
[isim]
Yumuşak ince bir tür ipekli kumaş
- ALPU
- ...
- KULA
-
-
[isim]
Gövdesi sarı veya kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu
-
[sıfat]
Bu renkte olan (at)
- "Yanında dizgini boynuna bırakılmış bir kula at vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Gövdesi sarı veya kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu
- KUHİ
- ...
- KURU
-
-
[sıfat]
Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı
- "Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." (Halide Edip Adıvar)
-
Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan
- "Kuru çöl. Kuru tepeler."
-
Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı
- "Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar." (Refik Halit Karay)
-
Canlılığını yitirmiş (bitki)
- "Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum?" (Halide Edip Adıvar)
-
Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem
- "Kara, kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın!" (Halide Edip Adıvar)
-
Salgısı olmayan
- "Kuru öksürük. Kuru egzama."
-
Döşenmemiş, çıplak
- "Kuru tahtaya oturma!"
-
Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)
- "Kuru çayla karın doyar mı?"
-
Etkisi ve sonucu olmayan
- "Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze
- "Kuru, zevksiz bir hayat."
-
Akıcı olmayan, duygudan yoksun
- "Kuru bir anlatım."
-
[isim]
Kuru fasulye
-
[sıfat]
Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı
- HUŞU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alçak gönüllülük
-
Tanrı'ya boyun eğme, gönlü korku ve saygı ile dolu olma
- "Süleymaniye'yi olduğu kadar Köln katedralini de aynı huşu ile tavaf ettiklerini gözlerimle gördüm." (Haldun Taner)
-
[isim]
Alçak gönüllülük
- FULE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Adım aralığı
- "Şimdi geniş fulelerle bayır aşağı koşarken, aferin be, hamlamamışız, diyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Adım aralığı
- MUİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardımcı
- "Tanrı muinin olsun."
-
[isim]
Yardımcı