İçinde t olan 3 harfli 128 kelime var. İçerisinde T harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında t harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu t harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dede, büyük baba, ata
- "Nice yıl, cetlerimiz kökleşerek bir yerde, manevi varlığının resmini çizmiş havaya." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Dede, büyük baba, ata
- TOL
-
-
[isim]
Taş kemer veya taş kemerlerle yapılmış ev, oda, kapı vb. şey
-
Yayla veya bahçe kulübesi
-
Küçük köy
- "Bu demir yolu, bu yana gidersen derenin boyuna alır, iner Kara Hasan toluna." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Taş kemer veya taş kemerlerle yapılmış ev, oda, kapı vb. şey
- TEF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı
- "Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu." (Tarık Buğra)
- "Sonradan anlaşıldı ki adam hükûmeti tefe koymuş." (Talât Halman)
-
[isim]
Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı
- TAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap
- "Tası tarağı toplayıp ortalıktan usul usul tüyüyorsunuz." (Tomris Uyar)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
- "İki tas pirinç."
-
Başa giyilen metal koruyucu
- "Tulumbacılar yangınlarda başlarına kalaylı taslar giyerler." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap
- TOP
-
-
[isim]
Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne
- "Havası boşalmış bir futbol topu..." (Aka Gündüz)
- "İngilizlerin topa tuttuğu yerlere gidip bir saat kadar muhtelif çapta birçok mermi ölçtüm." (Falih Rıfkı Atay)
- "Biz kim oluyoruz ki veresiye verelim, iki günde topu atarız." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bazı aletlerde bulunan toparlağımsı parça
- "Kantarın topu. Duvar saatinin topu."
-
Kumaş, kâğıt gibi şeylerin belli miktardaki bağı, ferde
- "Bir top basma. İki top ipekli."
-
Kumaş, kâğıt vb. şeylerin düzenli bir yığın durumuna getirilmiş bağı
- "Kâğıt topları."
-
[sıfat]
Yuvarlak biçimde olan, toparlak
- "Bunlardan sonra top sakallı, çocuk yüzlü Şaban'ın dizi en çok sevdiği yerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Tamamen, bütünüyle
-
Homoseksüel erkek
-
Gülle veya şarapnel atan büyük, ateşli silah
- "Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor / Barbaros belki donanmayla seferden geliyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne
- OTO
- ...
- PUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş
- "Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Düşündüklerimi lakırtı ile gayet kolay anlattığım hâlde kalemi ele alınca put gibi tutuluyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Haç
-
[isim]
Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş
- NET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
-
İyi duyulan (ses)
-
Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi
- "Bin beş yüz net veriyorlardı, vergi, sigorta çıktıktan sonra." (Haldun Taner)
-
Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan
- "Hayatını didik didik etmek, son beş altı yıllık çizgisini net olarak ortaya çıkarmak istiyordu." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
- FİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Birini başkasına karşı kışkırtma
-
Birini başkasına karşı kışkırtma
- TOS
-
-
[isim]
Alın veya boynuzla vuruş
- "Bir tos vurduğu gibi kapıyı darmadağın ederek fırlıyor."
-
[isim]
Alın veya boynuzla vuruş
- TAR
-
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
- TAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eksiksiz, kesintisiz
- "Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." (Aka Gündüz)
-
Bütün, tüm
-
[zarf]
Uygun olarak, tıpkı, aynı
- "Tam istediğim gibi davrandın."
-
[zarf]
Sırasında, anında
- "Tam mağazaya gireceğim zaman arkamdan bir ses geldi." (Ömer Seyfettin)
-
Gerçek, ehliyetli, yetkin, kusursuz
- "Reşit Galip tam bir idealist gibi öldü." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Amerikan doları
-
[sıfat]
Eksiksiz, kesintisiz
- İTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verme, ödeme
-
[isim]
Verme, ödeme
- ÇİT
-
-
[isim]
Bağ, bahçe, bostan vb. yerlerin çevresine çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden çekilen duvar türü, çeper, barı
- "Çitten her akşam yaptığım gibi mektepten kalmış bir spor aşkı ile atladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bağ, bahçe, bostan vb. yerlerin çevresine çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden çekilen duvar türü, çeper, barı
- TEL
-
-
[isim]
Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne
- "Gelin teli. Telgraf teli."
- "Bahçeye tel çektik."
-
[sıfat]
Bu nesneden yapılmış veya bu nesne biçiminde olan
- "Tel kafes. Tel çivi."
-
Tencere, çaydanlık vb.ni ovarak temizlemek için kullanılan nesne
-
İnsan saçını oluşturan ipçik
- "İki açık sarı tel terli alnımızın üstüne yapışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bazı organizmaların demet durumundaki oluşumunu meydana getiren ipçiklerin her biri, lif
-
[isim]
Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne
- TEZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çabuk olan, süratli
- "Bugünden tezi yok, şimdi buradan çıkıp oraya gidiyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Süratli bir biçimde
-
[sıfat]
Çabuk olan, süratli
- TAK
-
-
[isim]
Tahta vb. bir şeye vurulduğunda veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses
-
[isim]
Tahta vb. bir şeye vurulduğunda veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses
- TAV
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu
-
Hayvanlarda besili olma durumu
- "Biraz durdu. Sonra işe az daha tav vermiş olmak için..." (Memduh Şevket Esendal)
-
En uygun durum ve zaman
-
[isim]
İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu
- TUŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Piyano, org vb. müzik aletleriyle daktilo, hesap makinesi, bilgisayar ve telefon gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı
- "Piyanonun tuşlarından, kemanın tellerinden uçan sesler, insana, insan olmanın mutluluğunu tattırır." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Yağlı boya ressamlığında fırçadaki boyanın tuvale sürülüş biçimi
-
Eskrimde kılıcın ucunun karşı oyuncunun göğüs ve karın bölgesini koruyan özel giysinin bir bölümüne değmesi
-
[isim]
Piyano, org vb. müzik aletleriyle daktilo, hesap makinesi, bilgisayar ve telefon gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı
- KÜT
-
-
[sıfat]
Kısa ve kalınca
- "Küt parmaklar."
-
Keskin olmayan
-
[sıfat]
Kısa ve kalınca