İçinde ha olan 5 harfli 209 kelime var. İçerisinde HA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ha olan kelimeler listesine ya da Sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAYDA
-
-
[ünlem]
Hayvanları harekete geçirmek için kullanılan söz
-
Şaşkınlık belirten bir söz
-
[ünlem]
Hayvanları harekete geçirmek için kullanılan söz
- ELHAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Gerçekten, hiç şüphesiz, doğrusu
- "Ama yazdığını da elhak güzel yazardı." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Gerçekten, hiç şüphesiz, doğrusu
- HAMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam
- "Banyosuz, duşlu, avuç içi gibi bir aralıktı hamam." (Oktay Rifat)
- "Bugün deniz hamam gibidir değil mi?" (Burhan Felek)
-
Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer
-
[isim]
Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam
- HARİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İpek
-
[isim]
İpek
- HAŞAT
-
-
[sıfat]
Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
-
Yorgun, bitkin
-
[sıfat]
Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
- HATIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağırlığı yatay olarak dağıtmak ve duvarların düşey doğrultudaki çatlamalarını önlemek için yatay olarak boydan boya yerleştirilen ahşap, tuğla veya beton bağlama ögesi
- "İki saattir eski, sararmış hatılları sayıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Ağırlığı yatay olarak dağıtmak ve duvarların düşey doğrultudaki çatlamalarını önlemek için yatay olarak boydan boya yerleştirilen ahşap, tuğla veya beton bağlama ögesi
- HARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- "Yedi harar malı bir seferde kamyona yükledi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval
- HAMEL
- ...
- HAVRA
-
Kelime Kökeni : İbranice
-
[isim]
Sinagog
-
Çok gürültülü yer
- "Madrid'de kahvehaneyi gördüm ki havradır / Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Sinagog
- RAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
- "Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Beni son nefesimde rahat bırakmayan herif, bana o vakitler akla gelmez cefalar çektirmişti." (Ömer Seyfettin)
- "Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Derler ki bugünden itibaren Zeliha'nın kalbi rahat yüzü görmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
- "Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki..." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
- "Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Aldırmaz, gamsız
- "Rahat adam."
-
[zarf]
Kolay bir biçimde, kolaylıkla
- "İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız." (Memduh Şevket Esendal)
-
[ünlem]
"Hazır ol" durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut
-
[isim]
İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
- HAPÇI
-
-
Afyon vb. uyuşturuculara alışmış olan kimse
-
Afyon vb. uyuşturuculara alışmış olan kimse
- HAŞIR
- ...
- HAYTA
-
-
[isim]
Osmanlıların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uç boylarında görevli sınıflarından biri
-
Başıboş, bir baltaya sap olamamış, apaş, holigan, serseri
- "Ötedeki masada birtakım hayta gençler cıvık cıvık gülüşüyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Osmanlıların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uç boylarında görevli sınıflarından biri
- HADİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hizmet eden, hizmet edici, yarayan
-
[sıfat]
Hizmet eden, hizmet edici, yarayan
- HAFTA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem
- "O, hafta sekiz, gün dokuz bizdedir!"
-
[isim]
Birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem
- SAYHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağrış, çığlık
-
[isim]
Bağrış, çığlık
- FETHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstün (II)
-
[isim]
Üstün (II)
- HAMSİ
-
-
[isim]
Hamsigillerden, Akdeniz, Karadeniz ve Batı Avrupa kıyılarında avlanan, 10-12 cm boyunda, ince uzun bir balık (Engraulis encrasicholus)
-
[isim]
Hamsigillerden, Akdeniz, Karadeniz ve Batı Avrupa kıyılarında avlanan, 10-12 cm boyunda, ince uzun bir balık (Engraulis encrasicholus)
- HASET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kıskançlık, çekemezlik, günü
- "Gözlerinde bir fena haset kıvılcımı, bir bayağılık yakalıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kıskançlık, çekemezlik, günü
- HASİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Cimri
- "Hasis kadın tozu dumana katar, kıyameti koparır." (Peyami Safa)
-
Bayağı, insanı küçülten, değersiz
- "Hasis menfaatler."
-
[sıfat]
Cimri