İçinde f olan 5 harfli 410 kelime var. İçerisinde F harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında f harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu f harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ESNAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- "Kendileri balıkçı olmayıp da balık satan esnafı da severim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kimse
-
Kötü yola sapmış olan kadın
- "Esnaftan bir kadın."
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- RÖFLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Saçın değişik tonlarda boyanması
-
Saçın yansıması, gölge
-
[isim]
Saçın değişik tonlarda boyanması
- TELEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yok etme, öldürme
-
Boş yere harcama, yıpratma
-
[isim]
Yok etme, öldürme
- FİRİK
-
-
[isim]
Olgunlaşmak üzere olan tahıl
- "Firik, daha yeşilken koparılıp kurutulmuş buğday taneleridir, pilavında bir taze çimen ve ilkbahar kokusu vardır." (Refik Halit Karay)
-
Çerez olarak yenen tahıl kavurgası
-
[isim]
Olgunlaşmak üzere olan tahıl
- FUAYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dinlenmelik
-
[isim]
Dinlenmelik
- HAFIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kur'an'ı bütünüyle ezbere bilen kimse
-
Bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse
-
[sıfat]
Koruyan, saklayan
-
[isim]
Kur'an'ı bütünüyle ezbere bilen kimse
- KEFEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölünün gömülmeden önce sarıldığı beyaz bez, yakasız gömlek, yakasız mintan
- "Gül değil, arkasında kanlı kefen / Sen misin, sen misin garip vatan?" (Namık Kemal)
-
[isim]
Ölünün gömülmeden önce sarıldığı beyaz bez, yakasız gömlek, yakasız mintan
- İZAFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeye veya bir kimseye bağlama, mal etme, yakıştırma
-
Katma, ekleme, ilave etme
-
[isim]
Bir şeye veya bir kimseye bağlama, mal etme, yakıştırma
- MEFUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yapılmış, işlenmiş
-
Bir işin etkisinde olan
-
[isim]
Tümleç
-
[sıfat]
Yapılmış, işlenmiş
- FASLI
- ...
- FİBER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta
-
[isim]
Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta
- FİLOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Balıkçıların ağları su yüzünde tutmak için kullandıkları kabak veya mantardan yapılmış ağ şamandırası
-
[isim]
Balıkçıların ağları su yüzünde tutmak için kullandıkları kabak veya mantardan yapılmış ağ şamandırası
- AFŞİN
- ...
- FRANK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fransa, İsviçre, Belçika vb. ülkelerin para birimi
-
[isim]
Fransa, İsviçre, Belçika vb. ülkelerin para birimi
- ZAFER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaşta kazanılan başarı
- "Al bir kalpak giymişti al / Al bir ata binmişti al / Zafer ırak mı dedim / Aha diyordu." (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
-
Birçok emek ve tehlikeli uğraşma pahasına erişilen mutlu sonuç, yengi, utku
-
Bir yarışma veya uğraşıda çaba harcayarak elde edilen başarı
-
[isim]
Savaşta kazanılan başarı
- İNSAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet
- "Sende insaf yok mu, adamcağız bu borcu birden verirse işi bozulmaz mı?"
-
[ünlem]
"Acı, düşün" anlamlarında bir seslenme sözü
- "İnsaf! Oraya yarım saatte gidilir mi?"
-
[isim]
Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet
- SUFLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü veya cümleyi hatırlatma
-
Un, şeker, yumurta vb. maddelerin muhallebi kıvamına gelinceye kadar çırpılıp pişirilmesiyle yapılan bir tür tatlı
-
[isim]
Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü veya cümleyi hatırlatma
- EVSAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
-
[isim]
Nitelikler, vasıflar
- MUTAF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Keçi kılından hayvan çulu, yem torbası vb. dokuyan kimse
-
Keçi kılından dokunmuş veya örülmüş çul, çuval, yem torbası vb. şey
-
[isim]
Keçi kılından hayvan çulu, yem torbası vb. dokuyan kimse
- FERAĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işten vazgeçme, çekilme, el çekme, terk etme
-
Bir mülkü başkasına bırakma, başkasının üstüne geçirme
- "Fabrikanın ferağ ve intikal muamelesinin ikmal edildiği günün akşamı nikâhımız kıyıldı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir işten vazgeçme, çekilme, el çekme, terk etme