İçinde e olan 3 harfli 145 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HEP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Hiçbiri dışta tutulmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak
-
Sürekli olarak, her zaman, daima
- "Hep seni düşünüyorum."
-
[zarf]
Hiçbiri dışta tutulmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak
- MET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kabarma
- "Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Kabarma
- EBE
-
-
[isim]
Doğum işini yaptıran kadın
- "Ebe demek yarım doktor demektir." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Birçok oyunların tersine herkes ebe olmak istiyor, sahte yanlışlıklar yapıyordu." (Peyami Safa)
-
Büyük anne, nine
-
Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün sorumluluğu üzerine alan çocuk
-
[isim]
Doğum işini yaptıran kadın
- GEY
- ...
- MEÇ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya yarayan, kısa, düz ve ensiz kılıç
-
[isim]
Süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya yarayan, kısa, düz ve ensiz kılıç
- DEV
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü masal yaratığı
- "O kadar kaba saba, öyle dev gibi bir adamdı ki..." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Olağanüstü irilikte olan
- "Dev vücudu içinde bir genç kız hassasiyeti taşıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Çok büyük, çok önemli
- "Dev şirketler. Dev bir yazar."
-
[isim]
Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü masal yaratığı
- BEL
-
-
[isim]
İşaret
-
[isim]
İşaret
- DEH
-
-
[ünlem]
Binek veya koşum hayvanlarını yürütmek için söylenen bir söz, dah
-
[ünlem]
Binek veya koşum hayvanlarını yürütmek için söylenen bir söz, dah
- ÜRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
-
Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan temel gereçlerden beyaz, billursu toz
-
[isim]
Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
- GEZ
-
-
[isim]
Okun, kirişe geçen ucundaki kertik
- "Bağ hendeğine sinip tüfeği geze aldım." (Memduh Şevket Esendal)
-
Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun gerisinde bulunan ve nişan alırken arpacıkla birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen kertik
-
[isim]
Okun, kirişe geçen ucundaki kertik
- PED
- ...
- YEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir, tek
-
[sıfat]
Bir, tek
- DEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savma
- "Rakı içmesi doğru bir hareket değildi amma sırf defigam etmek için olduktan sonra ehemmiyeti kalmazdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Savma
- YEĞ
-
-
[sıfat]
Bir başkasından daha çok beğenilip tercih edilen, üstün görülen, müreccah
-
[sıfat]
Bir başkasından daha çok beğenilip tercih edilen, üstün görülen, müreccah
- NEV
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çeşit, cins, tür
- "Bu kadının hastalığı, isterinin çok şiddetli bir nevidir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Çeşit, cins, tür
- JEL
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü
-
[isim]
Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü
- OJE
-
-
[isim]
Türlü renklerde tırnak cilası
-
[isim]
Türlü renklerde tırnak cilası
- ÇEÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tahıl yığını
-
Tahıl elenen kalbur
-
[isim]
Tahıl yığını
- BEŞ
-
-
[isim]
Dörtten sonra gelen sayının adı
- "Doktorun oğlu imtihansız geçmek değil, ağzı ile kuş tutsa bile beş para etmez." (Asaf Halet Çelebi)
-
Bu sayıyı gösteren 5, V rakamlarının adı
-
[sıfat]
Dörtten bir artık
-
İlkokul
- "Biz okumadık. Beşi bitirdik; gazete, mektup okumasını söküp meramımızı anlatacak kadar..." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Dörtten sonra gelen sayının adı
- PEY
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası
- "Pey vermek. Pey almak."
-
[isim]
Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası