İçinde d olan 7 harfli 1186 kelime var. İçerisinde D harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında d harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BUDATMA
-
-
[isim]
Budatmak işi
-
[isim]
Budatmak işi
- DEHLEME
-
-
[isim]
Dehlemek işi
-
[isim]
Dehlemek işi
- DÖVÜLME
-
-
[isim]
Dövülmek işi
-
[isim]
Dövülmek işi
- DÜVENCİ
-
-
[isim]
Harman zamanı düven sürmek için tutulan çocuk
-
Düven yapan veya satan kişi
- "Düvenci ustası isterim, duvarcı ustası isterim." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Harman zamanı düven sürmek için tutulan çocuk
- GRANDÜK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Büyük bir düklüğün egemenine verilen ad
-
Çarlık Rusyası'nda prenslere verilen unvan
-
[isim]
Büyük bir düklüğün egemenine verilen ad
- ADAMCIK
-
-
Kendisine acınılan kimse
- "Bir tarafa dayanıp durdum. Adamcık benimle hiç meşgul olmuyor göründü." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yerilen, küçümsenen kimse
-
Kendisine acınılan kimse
- ADAMOTU
-
-
[isim]
Patlıcangillerden, geniş yapraklı, kötü kokulu bir bitki, kankurutan, adamkökü (Mandragora autumnalis)
-
[isim]
Patlıcangillerden, geniş yapraklı, kötü kokulu bir bitki, kankurutan, adamkökü (Mandragora autumnalis)
- AZDAVAY
- ...
- ÇAMARDI
- ...
- CEDELCİ
- ...
- CENDERE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pres
- "Yanımızdaki kızı umursamadığımızı göstermek için kör olası bir gururla kendimizi cendereye soktuğumuz çağlar." (Haldun Taner)
-
Manevi baskı
-
[isim]
Pres
- DESENLİ
-
-
[sıfat]
Desenlerle süslü olan
-
[sıfat]
Desenlerle süslü olan
- DURADUR
- ...
- ZÜMRÜDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zümrüt rengi, koyu yeşil
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Zümrüt rengi, koyu yeşil
- DURAĞAN
-
-
[sıfat]
Yerini değiştirmeyen, yerli, hareketsiz, sabit
- "Sessizce gezinecek çevresinde, durağan bir yıldız gibi gökle birlikte dönecek o." (Turan Oflazoğlu)
-
Etkin olmayan, gelişmemiş
-
Akışmaz
-
[sıfat]
Yerini değiştirmeyen, yerli, hareketsiz, sabit
- YAŞINDA
-
-
bir yaşında
- "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Yaş ilerliyor. Artık geçti bizden / Kişi ev bark edinmeli vakitten." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Çocuk daha yaşında değil."
- "Hâkimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler." (Anayasa)
-
bir yaşında
- DAYATIŞ
-
-
[isim]
Dayatma işi veya biçimi
-
[isim]
Dayatma işi veya biçimi
- DELİBAŞ
-
-
[isim]
Koyunlarda ve danalarda görülen tehlikeli bir hastalık
-
Huysuzluk yapan hayvan
-
[isim]
Koyunlarda ve danalarda görülen tehlikeli bir hastalık
- DEMİRLİ
-
-
[sıfat]
İçinde metal veya karışım durumunda demir bulunan
- "Demirli sular. Demirli ilaçlar."
-
Demir parmaklık veya demir bir parça takılmış olan
- "Önüne bakmadığı için ucu demirli kunduraları köprü dubalarının çivilerine takılıp tökezliyor." (Burhan Felek)
-
Bağlanıp kalmış
- "Ali Bey İstanbul'da demirli bir hayat temposuna bağlı kalan tek insan gibi görünüyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Demir atmış (gemi)
-
[sıfat]
İçinde metal veya karışım durumunda demir bulunan
- DİDİLME
-
-
[isim]
Didilmek işi
-
[isim]
Didilmek işi