İçinde b olan 5 harfli 655 kelime var. İçerisinde B harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında b harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAZİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Baz niteliği gösteren
-
Birleşiminde asit ve baz ağırlığı oranı normal tuza göre az fakat baz oranı normal tuza göre yüksek olan (tuz)
-
[sıfat]
Baz niteliği gösteren
- BEBEK
-
-
[isim]
Meme veya kucak çocuğu
-
Plastik, tahta, bez vb.nden yapılan insan biçiminde oyuncak
- "Yarın seni bonmarşeye götüreceğim, beğendiğin bebeği alacağım." (Halide Edip Adıvar)
- "Sabahları annem beni bir bebek gibi oturtur, dersimi tekrar ettirir, sütümü içirirdi." (Ömer Seyfettin)
-
Göz bebeği
- "Uzun kirpikli gözleri sık sık açılıp kapanıyor, bebekleri daima hareket ediyordu." (Peyami Safa)
-
[ünlem]
Sevgi bildiren bir seslenme sözü
-
[isim]
Meme veya kucak çocuğu
- BIDIK
-
-
[sıfat]
Kısa ve tıknaz
-
[sıfat]
Kısa ve tıknaz
- BUKLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- ABANA
- ...
- BAKLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba)
- "Ablam baklaları birer birer ağzından çıkarınca durumun vahimliği gözlerimin önüne serilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu bitkinin yeşil ürünü veya kuru tanesi
- "Bırak muamma konuşmayı / Çıkar ağzından baklayı / Bahtımız aydınlanıversin." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Bir zinciri oluşturan halka veya parçalardan her biri
-
[isim]
Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba)
- BUNCA
-
-
[sıfat]
Epey, çok
- "Bunca yıldır soluğum sırtını yakmamış da şimdi yakıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Bu kadar, bu denli
- "Bunca hakkı var bende. Ben hiç boşar mıyım?" (Erhan Bener)
-
[sıfat]
Epey, çok
- KABİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük, özel bölme
- "Telefon kabini."
-
Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde küçük bölme
-
Uçakta yolcuların oturduğu bölüm
-
Plajda soyunma yeri
- "Sonra kabinini gösterdi Özer'e. Hadi giyin, kabinimin kapısından gel al beni." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Küçük, özel bölme
- BEDİK
-
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
- BRÖVE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belli bir eğitimden sonra uçak kullanabilecek veya paraşütle atlayabilecek duruma gelmiş kimselere verilen yeterlik belgesi
-
[isim]
Belli bir eğitimden sonra uçak kullanabilecek veya paraşütle atlayabilecek duruma gelmiş kimselere verilen yeterlik belgesi
- BELİK
-
-
[isim]
Saç örgüsü
-
[isim]
Saç örgüsü
- BİLME
-
-
[isim]
Bilmek işi
-
Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma
-
Bilgi edinmenin gaye ve sonucu
-
[isim]
Bilmek işi
- BOYAR
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
-
[isim]
Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
- TEBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Balta
-
Bazı dervişlerin taşıdıkları sapı uzun, keskisi ayça biçiminde, küçük ve hafif balta
-
Meşin kesmek için kullanılan araç
-
[isim]
Balta
- BUÇUK
-
-
[sıfat]
... ve yarım
- "Üç buçuk senedir ben bu sallantıya şahit oldum." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
... ve yarım
- KABIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dışkının katılığı yüzünden büyük abdest bozamama veya güçlükle bozma durumu, peklik, kabızlık, ishal karşıtı
-
Azrail tarafından ruh teslim alınma, ölme
-
Alma
-
Kavrama, el ile tutma
-
[isim]
Dışkının katılığı yüzünden büyük abdest bozamama veya güçlükle bozma durumu, peklik, kabızlık, ishal karşıtı
- BASAK
-
-
[isim]
Merdiven
-
[isim]
Merdiven
- BLOKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
- "Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
- HABEŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse)
-
[sıfat]
Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse)
- LOBUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalın, kısa ve düzgün sopa
- "Yaradana sığınıp Osmanlı tokadını çarptık mı adamı lobut yemişe çeviren biz değil miydik?" (Atilla İlhan)
-
Kol gücünü geliştirmek için kullanılan, gürgenden jimnastik aracı
-
[isim]
Kalın, kısa ve düzgün sopa