İçinde a olan 5 harfli 2944 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AŞAMA

  1. [isim] Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
  2. Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale
  3. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap

BATİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kumaş, deri veya kâğıt süslemede kullanılan bir yöntem
  2. Bu yöntemle hazırlanmış kumaş
  3. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış olan (giysi)

BEYAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söyleme, bildirme
    • "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı

ÇATAK

  1. [isim] İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı
    • "Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [sıfat] Yapışık, ikiz (meyve)
  3. [sıfat] Kavgacı

ÇIKAK

  1. [isim] Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
  2. Boğumlanma noktası

ÇORAP

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Pamuk, yün vb.nden örülen, ayağa giyilen giyecek
    • "Köşede bağdaş kurmuş, önce kunduralarını, sonra da çoraplarını çıkarmış." (Sait Faik Abasıyanık)

EMSAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Benzer
    • "Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Yaşıt, eş, denk
    • "Emsali bir üst derece maaş aldığı hâlde zavallı resim hocamız mağdur duruma düşmüş bulunuyordu." (Haldun Taner)
  3. Örnek
  4. Kat sayı

HAMAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam
    • "Banyosuz, duşlu, avuç içi gibi bir aralıktı hamam." (Oktay Rifat)
    • "Bugün deniz hamam gibidir değil mi?" (Burhan Felek)
  2. Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer

KAÇAR

  1. [sıfat] Kaç soru sıfatının üleştirme biçimi
    • "Bu evler kaçar odalı?"
    • "Her birinden kaçar tane aldınız?"

PONZA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bazı yüzeylerin temizlenmesinde, mermerlerin parlatılmasında, ovma işlerinde kullanılan, çok gözenekli, çok hafif kaya, sünger taşı, ponza taşı

SAHAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az metal kap
  2. Derinliği az olan kap
    • "Büyük bir bakır sahan içinde tarhana çorbası vardı." (Necati Cumalı)

SANRI

  1. [isim] Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, birsam, halüsinasyon
    • "Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya sanrıya çok yakın bir şey." (Atilla İlhan)

SAUNA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kuru buhar banyosu
  2. Bu banyonun bulunduğu yer

ŞAYİA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yayılmış haber, yaygın söylenti, duyultu
    • "Hava arada bir bu hâle bir panik niteliği veren korkunç şayialarla dolup boşalıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

SİMYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alşimi

TAÇLI

  1. [sıfat] Tacı olan
    • "Bir orman melikesi gibi, tahta taçlı başı dimdik ... azametle tek başına orada dinleniyordu." (Refik Halit Karay)
  2. Taç yaprağı olan

TAMİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genelge, sirküler
    • "Askerî tamimlerin, nizamların, kanunların, tefsirlerin, göreneklerin çeşidi, vergi kâtibinin hafızasında yerleşti." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Genelleştirme
  3. Genelleme

ALEYH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin veya bir kimsenin karşısında olma, leh karşıtı
    • "Aleyhinde bir tertip kuranların gadrine uğradım." (Refik Halit Karay)
    • "Avrupalılar ordumuz aleyhine ne akıllarına gelirse söylerler." (Haldun Taner)
    • "Şimdi iş tamamıyla aleyhimize döndü." (Ahmet Rasim)

ARTIŞ

  1. [isim] Artma işi veya biçimi, artma, artım, çoğalış
    • "Fiyat artışı. Nüfus artışı."

ASTAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
    • "Olmayacak nedenlerle yokuşa sürüyorlar adamı, işleri geciktiriyorlar ya da işin astarı yüzünden pahalıya geliyor." (Tahsin Yücel)
  2. Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat
    • "Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı? / Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda." (Behçet Necatigil)
  3. Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü