İçinde a olan 5 harfli 2944 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ALÇAK

  1. [sıfat] Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı
    • "Alçak tavanlı bir oda."
  2. Aşağı olan, yüksek olmayan (yer)
  3. Kısa (boy)
    • "Alçak boylu bir adam."
  4. Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain
    • "Vatan hizmetinden kaçanlar alçaktır."

AYLIK

  1. [isim] Birine, görevi karşılığı olarak veya geçimi için her ay ödenen para, maaş
    • "Ordu ve hükûmet aylıklarımızın bir kısmıyla altın alırdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. [sıfat] Bir ay içinde olan
    • "Aylık kazanç."
  3. [sıfat] Bir ay süren
    • "Aylık iş."
  4. [sıfat] Ayda bir kez yapılan veya çıkan
    • "Aylık toplantı. Aylık rapor. Aylık dergi."
  5. [sıfat] Belirli aydan beri var olan
    • "Üç aylık çocuk..."
  6. [zarf] Ay olarak, bir ay için
    • "Ben uzunca kalacağım için aylık olarak tutmuştum odamı." (Erhan Bener)

BURMA

  1. [isim] Burmak işi
  2. Sarığıburma tatlısının kısa söylenişi
  3. Burularak yapılmış bilezik
  4. [sıfat] Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış
    • "Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim." (Halide Edip Adıvar)
  5. Hadım etme, iğdiş etme
  6. Musluk
  7. Eğrilmek için bükülmüş yün
  8. Yaşken burularak kurutulan ot
  9. Kuru incir

ÇALAK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Eline ayağına çabuk, atik, çevik
    • "Norveçli bir seyyah gibi çalak, köprüye indim ve vapura bindim." (Yahya Kemal Beyatlı)

EMARE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belirti, iz, ipucu
    • "Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

FARİĞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Vazgeçmiş, çekilmiş
  2. Sıkıntısız, rahat
  3. Bir mülkün kullanma hakkını başkasına bırakan

GALİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Bir yarışma, karşılaşma, çatışma vb. sonunda yenen, üstün gelen, başarı kazanan
    • "Bunlar galipler tarafından haksızca esir edilmiş vatandaşlardı." (Aka Gündüz)

GAYUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gayreti olan, gayretli, çok çalışkan
    • "O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu." (Atilla İlhan)

HAFİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
    • "Çok hafif geldiği için düvene ağır bir taş oturtmuşlardı." (Reşat Enis)
    • "Bu soğukta çok hafif giyinmişsin."
    • "Sağduyunuzu, yanlışlıkla doğruyu ayırt etme yeteneğinizi hafife almaktadır." (Haldun Taner)
  2. Güç veya yorucu olmayan, kolay
    • "Hafif bir iş."
  3. Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
    • "Hafif bir kadın."
  4. Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek)
    • "Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Kalınlığı veya yoğunluğu az olan
    • "Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi." (Memduh Şevket Esendal)
  6. Etkisi az olan, sert karşıtı
    • "Hafif bir içki."
  7. Önemli olmayan
    • "Hafif bir ceza."
  8. Çabuk uyanılan (uyku)
    • "Uykusu çok hafiftir."
  9. Çok dik olmayan (sırt, yokuş)
    • "Hafif bir meyilden indik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  10. Gücü az olan, belli belirsiz
    • "Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  11. Sıkıntısız, ferah, rahat
    • "Kendimi bugün çok hafif hissediyorum."

HATMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ebegümecigillerden, bazı cinslerinin kök ve çiçekleri hekimlikte kullanılan çok yıllık otsu bir süs bitkisi, ağaçküpesi (Althaea officinalis)
    • "Ey tahta perdenin üzerinden aşan hatmi." (Orhan Veli Kanık)

HOŞÇA

  1. [sıfat] Hoş bir biçimde olan
    • "Şimdilik hoşça kal da portakallar için başka gün konuşuruz." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] Hoş olarak, iyice, güzelce
    • "Bir hayli seneler hoşça yaşadıktan sonra, böyle bir yerde, güzel bir hava intihap ederek ölmüş..." (Memduh Şevket Esendal)

ISRAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
    • "Fakat o, perde perde ısrarı artırıyor, ağlıyor, lalamın çıplak ayaklarını öpmeye kalkıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Siz benim usule bakın diye ısrar ediyordu." (Çetin Altan)

KAYIŞ

  1. [isim] Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi
    • "Şapkası yere düşmüş, yakası yırtılmış, kılıcının kayışı kopmuştu." (Ömer Seyfettin)
    • "Kayış gibi et."
  2. Ustura bilenen cilalı kösele
    • "Kayış gibi çamaşır."

NALÇA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ayakkabıların altına çakılan demir
  2. Nal

PARİS
...
RABIT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bağ, bağlama
  2. Bağlaç

ŞAFUL

  1. [isim] Bal konulan ufak tekne

SORMA

  1. [isim] Sormak işi

TAFRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kendisini olduğundan büyük gösterip böbürlenme, yüksekten atma
    • "Bir süre yakayı ele vermemenin tafrasıyla dolaşmak, bir beceri örneği değil mi?" (Haldun Taner)

VİRAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir yolun kıvrıldığı yer, büküntü, dönemeç
    • "Bu dönüm noktası ... meğer bir ölüm virajı imiş!" (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Memur, geç işareti verince gaza bastı ve virajı umduğundan güzel aldı." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü