İçinde a olan 4 harfli 1089 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DATA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Veri
  2. Aslında kendileri ekonomik olmayan ancak ekonomi dünyasını dışarıdan kuşatan veya çerçeveleyen, nüfus, teknik bilgi, hukuk düzeni ve yönetim biçimi ögelerinden her biri

MAZİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Geçmiş
    • "Genç olmak maziyi ulu orta tahkir için bir mazeret değildir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Geçmiş zaman

REVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Yakışır, yerinde, uygun
    • "Reva mı hiddetin, reva mı şiddetin / Zulmeden sen misin, bilmem ki ben miyim?" (Şarkı)
    • "İstanbul'da işgal kuvvetleri fertlerinin halka reva görmediği cefa ve zulüm kalmamıştır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

DANG

Kelime Kökeni : İspanyolca

  1. [isim] Başta, kaslarda, oynaklarda ağrılar yapan, vücutta kızıl lekeler gösteren, ateşli ve salgın bir hastalık

FARS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Güldürü

PARK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe
    • "Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kamyonlar, pikaplar arka arkaya park etmiş duruyorlardı yan sokaklarda." (Çetin Altan)
  2. Otopark
  3. Trafik zorunlulukları dışında durma biçimi
  4. Cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yer

AMOR

  1. [isim] Bir çeşit kumaş

DAĞİ

Kelime Kökeni : Türkçe

  1. [isim] Dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makamı

ŞEMA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir aletin, bir aracın veya bir biçimin ana çizgilerini gösteren çizim
  2. Bir edebiyat eserinin, bir tasarının planı

TEMA

Kelime Kökeni : Yunanca

  1. [isim] Asıl konu, temel motif
    • "Tablonun teması. Anıtın teması, Kurtuluş Savaşı'ydı."
  2. Öğretici veya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş
  3. Bir besteyi oluşturan temel motif

AFAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Afetler

APAK

  1. [sıfat] Çok ak

İSAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ulaştırma

MALİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Mal ile ilgili
    • "Mali durumu zaten kötü." (Haldun Taner)
  2. Parasal
  3. Maliyeye ilişkin, maliye ile ilgili
    • "Mali önlemler."

ATİK

  1. [sıfat] Çabuk davranan, çevik

HALİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Boş, ıssız, tenha

İRAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] "Hiçbir değeri ve önemi yok" anlamındaki irapta mahalli yok deyimde geçen bir söz

İZAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Açıklama
    • "Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim." (Aka Gündüz)

OCAK

  1. [isim] Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer
    • "Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar." (Halikarnas Balıkçısı)
    • "Aşk tuzakları birçok ocakların sönmesine sebep olmuştur." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Birini bulup da evlenirsem birkaç yıl içinde, yeniden bir ocak tütmeye başlar, diye düşünüyordum." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hanımefendi, gençliğin kadrini biliniz... Ocağınıza düştük." (Peyami Safa)
  2. Şömine
    • "Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet
    • "Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak." (Haldun Taner)
  4. Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer
    • "Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür." (Salâh Birsel)
  5. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer
    • "Mermer ocağı. Kömür ocağı."
  6. Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden biraz yükseltilmiş toprak parçası
    • "Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  7. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer
    • "Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi." (Falih Rıfkı Atay)
  8. Yılın otuz bir gün süren, birinci ayı, kânunusani
    • "Ocak ayını sevmem, oldum olası." (Burhan Felek)
  9. Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri
  10. Ev, aile, soy
    • "Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı." (Aka Gündüz)
  11. Bazı hastalıkları iyi ettiğine inanılan aile

OYMA

  1. [isim] Oymak işi
  2. Bir nesnenin yüzeyini özel araçlarla oyarak veya delerek türlü biçimler verme
  3. Ağaç yongası
    • "Gürgen dibine vardım / Oyma alırım oyma." (Halk türküsü)
  4. Oyularak yapılan süsleme
    • "Boyalı ve kabarık oymaları birer çiçek demetini hatırlatan bir yalı vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  5. [sıfat] Oyularak yapılmış
    • "Abanoz oyma bastonuna dayanarak gelip salonda kendi koltuğuna oturuyor." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü