İçinde şı olan 5 harfli 26 kelime var. İçerisinde ŞI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şı olan kelimeler listesine ya da Sonu şı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAŞIK
-
-
[isim]
Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı
- "Hastalanınca yüzü kaşık kadar kaldı."
- "Gençler tarhana aşına kaşık salladılar." (Nezihe Araz)
-
Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta
-
[isim]
Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı
- AŞICI
-
-
[isim]
Aşı yapan kimse
-
[isim]
Aşı yapan kimse
- ÇARŞI
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dükkânların bulunduğu alışveriş yeri
- "Elbet çarşıda bir kahve, bir çaycı dükkânı bulurum." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Her gün çarşı pazar dolaşarak ona küçük bir apartman hazırlamaya çalışıyoruz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Dükkânların bulunduğu alışveriş yeri
- TAŞIL
-
-
[isim]
Fosil
-
[isim]
Fosil
- IŞIMA
-
-
[isim]
Işımak işi, ışıklanma, aydınlanma
- "Güneş, gözleri kör eden bir ışımadır; denizi, göğü ve şehri, âdeta incecik gümüşten bir zar kuşatıyor." (Atilla İlhan)
-
Işınım
-
[isim]
Işımak işi, ışıklanma, aydınlanma
- AKŞIN
-
-
[sıfat]
Kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı ak olan (hayvan veya insan), çapar, albinos
-
[sıfat]
Kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı ak olan (hayvan veya insan), çapar, albinos
- YAŞIT
-
-
Aynı yaşta olan kimselerden her biri
- "Sevim, yaşıtlarından boylu, inanılmayacak kadar çevik bir kızdı." (Atilla İlhan)
-
Aynı yaşta olan kimselerden her biri
- PIŞIK
- ...
- ÇAŞIT
-
-
[isim]
Ajan
-
Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kimse
-
[isim]
Ajan
- HIŞIM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
- "Hareketlerinde o eski hışım kaybolmuştu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
- AŞIRI
-
-
[sıfat]
Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın
- "Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir." (Oktay Rifat)
-
Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem
-
Gereğinden fazla, çok
-
[zarf]
Ötede, ötesinde
- "İki ev aşırı."
-
[zarf]
Gereğinden fazla olarak, çokça
- "Çocuk aşırı üzülüyor."
-
[sıfat]
Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın
- KARŞI
-
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
- "Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Edirne'nin üç şerefelisi de kandillerden kaftanı ile ona karşı çıkmış." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Acaba böyle bir meraka uymak perilere karşı gelmek midir?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı
- "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." (Refik Halit Karay)
-
Ön, kat, huzur
- "İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Bulunan yere göre önde, ileride olan
- "Karşı evin kızları. Karşı mahalle."
-
[sıfat]
Karşıt, zıt, muhalif
- "Karşı parti. Karşı takım."
-
[zarf]
Yüzünü bir şeye doğru çevirerek
- "Bahçeye karşı oturmak."
-
[zarf]
Karşılık olarak, mukabil
- "Bir ölüm haberine karşı ben, içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[zarf]
İçin, hakkında
- "Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
-e doğru
- "Bir sabaha karşı yine çakal sesleriyle uyanmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
- DIŞIK
-
-
[isim]
Cüruf
-
[isim]
Cüruf
- TAŞIM
-
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
- AŞILI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir hastalığa karşı aşılanmış olan (kimse)
- "Tifoya karşı aşılı kimse."
-
Kendisine aşı yapılmış (bitki)
-
[sıfat]
Herhangi bir hastalığa karşı aşılanmış olan (kimse)
- HAŞIR
- ...
- ŞINAV
- ...
- BAKŞI
- ...
- HIŞIR
-
-
[isim]
Olmamış meyve
-
[sıfat]
Taşkınlık gösteren, yaramaz (kimse)
- "Serde toyluk vardı a canım. Sahi ne hışırdım o zaman. İlk gençlik, sersemlik, budalalık çağı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Aptal, sersem
-
[isim]
Olmamış meyve
- KIŞIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kabuk
- "Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kabuk