İçinde ır olan 5 harfli 101 kelime var. İçerisinde IR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ır olan kelimeler listesine ya da Sonu ır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUSIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir söz veya düşüncede direnen, ayak direyen (kimse)
-
[sıfat]
Bir söz veya düşüncede direnen, ayak direyen (kimse)
- NATIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın
-
[isim]
Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın
- IŞTIR
-
Kelime Kökeni : Bulgarca
-
[isim]
Ispanakgillerden, sapları etli bir ot, yaban pazısı (Blitum capitatum)
-
[isim]
Ispanakgillerden, sapları etli bir ot, yaban pazısı (Blitum capitatum)
- KIRIM
-
-
[isim]
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
- "İçtenlik, insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş..." (Salâh Birsel)
-
Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi
-
[isim]
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
- KIRKI
-
-
[isim]
Kırkma işi
-
Davarların yün veya kıllarını kırkmaya yarayan makasa benzer araç
-
[isim]
Kırkma işi
- KISIR
-
-
[sıfat]
Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
-
Ürün vermeyen (toprak)
- "Kısır toprak."
-
Verimsiz, yararsız, sonuçsuz
- "Kısır çalışma. Kısır tartışma."
-
İçinde hiçbir üreme olayı geçmeyen (canlı hücre, çekirdek vb.)
-
[sıfat]
Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
- IRMAK
-
-
[isim]
Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir
- "Sakarya sanki adı duyulmadık hatta adı konmadık bir ırmaktı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir
- GIRLA
-
-
[zarf]
Alabildiğine, çokça
- "Elbette ya... O köşkte uşaklar, bahçıvanlar gırla." (Haldun Taner)
- "Park enikonu bir olay, tebrik ve övgüler gırla gidiyor." (Tarık Buğra)
-
[zarf]
Alabildiğine, çokça
- MIGIR
-
-
[sıfat]
Küçük, işe yaramaz (oyun kâğıdı veya eşya)
-
[sıfat]
Küçük, işe yaramaz (oyun kâğıdı veya eşya)
- ŞIRAK
-
-
[isim]
Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses
-
[isim]
Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses
- KIRAÇ
-
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
- ÇIRPI
-
-
[isim]
Dal, budak kırpıntısı
- "Bir çırpıya benzeyen kolunu sol tarafta bir yere uzattı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Boyalı ve gergin bir sicimi yay gibi çekip bırakmak yoluyla çizgi çizme
- "Çırpı vurmak."
-
Çok zayıf
-
[isim]
Dal, budak kırpıntısı
- HIRKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde, önden açık, kollu üst giysisi
- "Bol hırkasının içinde ne kadar zavallı hatta ne kadar gülünçtü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde giysi
-
Dervişlerin giydikleri üst giysisi
-
[isim]
Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde, önden açık, kollu üst giysisi
- MIRRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve
-
[isim]
Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve
- SIRIM
-
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- "Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- ÇADIR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ
- "Kılıcını çekip tek başına atını, düşman başkumandanının çadırına saldırarak ölüm arayan Türk kumandanları görülmüştür." (Atatürk)
-
Gölgelik olarak kullanılan tente veya şemsiye
-
[isim]
Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ
- FIRÇA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir şeyin tozunu, kirini gidermekte veya bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl vb.nden yapılan araç
- "Yer yer kireç artıkları ve fırça çizgileri duruyor." (Refik Halit Karay)
- "Fırça gibi sert, gür saçları kırlaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Resim yapma sanatı ve biçimi
-
Çökmeyi engelleyen bağların oynamasını veya kaymasını önlemek için aralara yerleştirilen direk parçası
-
[isim]
Bir şeyin tozunu, kirini gidermekte veya bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl vb.nden yapılan araç
- TIRIL
-
-
[sıfat]
Çıplak ve zayıf
-
Parasız, züğürt
- "Validenin hâli malum ... O benden tırıl..." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[sıfat]
Çıplak ve zayıf
- IRGAT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tarım işçisi, rençper
- "Ayakaltında bir ırgat veya baş üstünde bir ana işlerinizi görür." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yapı işçisi
-
Gemilerde ve yapılarda yatay kollarla ve birkaç kişi tarafından çevrilen bocurgat
-
[isim]
Tarım işçisi, rençper
- IĞDIR
- ...