İçinde ır olan 5 harfli 101 kelime var. İçerisinde IR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ır olan kelimeler listesine ya da Sonu ır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAHIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme
    • "Her zulmü, kahrı boğmaya bir parça kan yeter." (Aka Gündüz)
    • "Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Derin üzüntü veya acı, sıkıntı
    • "Hayatını alnının teriyle kazanan, yirmi yıllık geçmişi, yalnız kahırlarla dolu bir Türk köylüsü." (Orhan Veli Kanık)

KASIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Köşk
    • "Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş." (Ahmet Ümit)

KIRCA

  1. [sıfat] Hafif kırlaşmış
    • "Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi." (Memduh Şevket Esendal)

SATIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir sayfa üzerinde alt alta ve yan yana gelen kelimelerden oluşan dizi
    • "Yazılardan bıkmışım artık tek satır okumayayım." (Haldun Taner)

ÇITIR
...
ŞIRAK

  1. [isim] Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses

FIRIN

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] İçinde genellikle odun yanan, her yanda aynı derecede ısı oluşturarak ekmek, pasta vb. pişirmeye yarayan, tavanı tonoz biçiminde, önünde tek açıklık bulunan ocak
    • "Pastacı fırını."
    • "Onun usta olması için daha beş fırın ekmek yemesi lazım."
  2. [sıfat] Bu ocakta pişirilmiş
  3. Ekmek, pasta vb.nin pişirildiği ve satıldığı dükkân
  4. Elektrik, tüp gaz ve doğal gazla çalışan, yiyecekleri pişirmeye veya ısıtmaya yarayan alet
    • "Elektrik fırını."
  5. Bir maddenin fiziksel veya kimyasal değişime uğratılması amacıyla içinde ısıtıldığı araç

IRGAT

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Tarım işçisi, rençper
    • "Ayakaltında bir ırgat veya baş üstünde bir ana işlerinizi görür." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yapı işçisi
  3. Gemilerde ve yapılarda yatay kollarla ve birkaç kişi tarafından çevrilen bocurgat

KATIR

  1. [isim] Atgillerden, kısrak ile erkek eşeğin çiftleşmesinden doğan melez hayvan
  2. [sıfat] Kaba, bayağı, görgüsüz (kimse)

KIRBA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara
    • "Nihayet bir çobanın kırbasında yosunlu, tozlu, berbat bir su ele geçirmişler."
  2. Çok su içen kimse
  3. Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık

IĞDIR
...
YAĞIR

  1. [isim] Sırt, arka, iki kürek arası
  2. Atın omuzları arasındaki yer
  3. Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara
  4. Kel

SADIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Göğüs, sine
    • "Reha Bey'e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Yürek, kalp
  3. Kazaskerlere verilen unvan
  4. Sadrazam

TIRIS

  1. [isim] Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü
    • "Hafif tırıs üzere yürüyen hayvanı âdeta dörtnala koşturmaya başlıyordu." (Memduh Şevket Esendal)

SAĞIR

  1. [sıfat] İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
    • "Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki..." (Yahya Kemal)
  2. Ses geçirmeyen
  3. Isıyı az veren, geç ısınan
    • "Sağır soba."
  4. Vurulduğu zaman ses vermeyen
    • "Sağır davul."
  5. İçi görülmeyen, donuk (cam)

SIRIM

  1. [isim] Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
    • "Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı." (Reşat Nuri Güntekin)

KILIR

  1. [isim] Maydanozgillerden, bir yıllık ve özel kokulu otsu bir bitki (Ammi visnaga)

BAKIR

  1. [isim] Atom numarası 29, yoğunluğu 8,95 olan, 1084 °C'ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl renkli element (simgesi Cu)
  2. [sıfat] Bu elementten yapılmış
    • "Ertesi gün çadırların önünde Haldun Nedret'in Kadıköy'den getirdiği bakır lamba yanıyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)

FIRÇA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir şeyin tozunu, kirini gidermekte veya bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl vb.nden yapılan araç
    • "Yer yer kireç artıkları ve fırça çizgileri duruyor." (Refik Halit Karay)
    • "Fırça gibi sert, gür saçları kırlaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Resim yapma sanatı ve biçimi
  3. Çökmeyi engelleyen bağların oynamasını veya kaymasını önlemek için aralara yerleştirilen direk parçası

IRAMA

  1. [isim] Iramak işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü