İçinde ır olan 4 harfli 22 kelime var. İçerisinde IR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ır olan kelimeler listesine ya da Sonu ır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HIRT

  1. [sıfat] Sersem, budala, ahmak

ZIRH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Savaşlarda ok, kılıç, süngü vb. silahlardan korunmak için giyilen, demir ve tel levhalardan yapılmış giysi
  2. Savaş gemilerinin veya bazı araçların dışına kaplanılan çelik levha

TIRT
...
ASIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yüzyıl
  2. Çağ

SIRT

  1. [isim] Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm
    • "Arabacı katırın sırtına binmiş." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Anladım ki hayat savaşının birinci büyük dönümünde Ayşe'nin sırtı yere gelmişti." (Halide Edip Adıvar)
    • "Pardösüyü sırtıma geçirdim." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Çelişki içinde konuşur ve sırtında yumurta küfesi olmadığından dün ak dediğine bugün rahatlıkla kara diyebilir." (Haldun Taner)
  2. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı
    • "Batı âlemi Türkiye'den vazgeçemez, bizi yalnız bırakamaz, askerî ihtiyaçlarımıza sırt çeviremez..." (Talât Halman)
    • "Sırtına bir şey almadan sokağa fırladı."
  3. Kesici araçların kesmeyen kenarı
    • "Bıçağın sırtı."
  4. Dağların veya tepelerin üst bölümü
    • "Beşiktaş sırtları pırıl pırıl, aradaki boğaz parçası masmaviydi." (Orhan Veli Kanık)
  5. İnsanın üstü
    • "Ona ikinci rastlayışımda sırtında bir pardösü vardı." (Haldun Taner)
  6. Bir şeyin üstü, üst bölümü
  7. Dikilmiş veya ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm

FIRT

  1. [isim] Bir solukta veya bir yudumda içilebilecek miktarda sigara veya içki
    • "Çek bir fırt."

AĞIR

  1. [sıfat] Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
    • "Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
    • "Yerli halıları gördüm; koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Devlet adamlarının ileri gelenleri böyle sözlere karışmaz, ağır dururlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "... bir odacının ağzından bu cevabı almak insana öyle ağır geliyor ki." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Çapı, boyutları büyük
    • "Ağır top. Ağır tank."
    • "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
    • "Hakem tarafından verilen kırmızı kart ağır kaçtı."
  3. Değeri çok olan, gösterişli
    • "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." (Mithat Cemal Kuntay)
  4. Çetin, güç
    • "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  5. Tehlikeli, korkulu, vahim
  6. Sıkıntı veren, bunaltıcı
  7. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
    • "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." (Nurullah ataç)
  8. Ağırbaşlı, ciddi
    • "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." (Halide Edip Adıvar)
  9. Keskin, boğucu (koku)
    • "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." (Falih Rıfkı Atay)
  10. Sindirimi güç (yiyecek)
    • "Ağır bir yemek."
  11. Yoğun
    • "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." (Abbas Sayar )
  12. Uyanılması güç, derin (uyku)
  13. Kısık, alçak
    • "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." (Osman Cemal Kaygılı)
  14. Güç işiten, sağır
  15. [zarf] Yavaş
    • "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." (Etem İzzet Benice)
  16. [isim] Ağır sıklet
    • "Yıllarca ağırda güreşti."
  17. Davranışları yavaş olan
    • "Ağır adam."

ITIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güzel koku
  2. Itır çiçeği

SIRP
...
AHIR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Evcil büyükbaş hayvanların barındığı kapalı yer, hayvan damı

ÇIRA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
  2. Bu bölümden küçük küçük kesilerek hazırlanmış, tutuşturma ve aydınlatma işlerinde kullanılan parça
  3. Lamba

IRAK

  1. [sıfat] Uzak
    • "Sesin ıraktan gelir, yürek deler." (Memduh Şevket Esendal)

CIRT

  1. [isim] Kâğıt, kumaş vb. yırtılırken çıkan ses

IRIP

  1. [isim] Iğrıp
    • "Gideceksin ırıpların çalkantısında / Balıklar çıkacak yoluna karşıcı / Sevineceksin." (Orhan Veli Kanık)

GIRT

  1. [isim] Sert veya kalın bir şey kesilirken çıkan ses

ŞIRA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Henüz mayalanmamış üzüm suyu
  2. Bazı meyve ve sebzelerin özü
    • "Elma şırası."
  3. Süzülmüş afyon

KIRK

  1. [isim] Otuz dokuzdan sonra gelen sayının adı
    • "Yeni doğmuş iki çocuğu da kırk basar diye yan yana getirmezler." (Refik Halit Karay)
  2. Bu sayıyı gösteren 40, XL rakamlarının adı
  3. [sıfat] Dört kere on, otuz dokuzdan bir artık

SIRF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Yalnızca
    • "Sırf vazife diye yaptığım bu ufak tefek hizmetler boşa gitti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Tümüyle, bütün olarak, büsbütün
    • "Kâhinliğimin sırf bir tesadüfe dayandığı oy birliği ile kabul edildi." (Haldun Taner)

IRKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Irkla ilgili, ırksal

KIRÇ

  1. [isim] Kışın, sisli havalarda, ağaç dallarını, toprak çıkıntılarını vb. yerleri kaplayan buz tabakası

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü