İçinde i olan 3 harfli 119 kelime var. İçerisinde İ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında i harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇİN
...
ADİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan
    • "Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Aşağılık, bayağı, alçak
    • "Bunlar çok adi ve fena insanlardı." (Reşat Nuri Güntekin)

ÇİL

  1. [isim] Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)
    • "Çocuklar çil yavrusu gibi dağıldılar, biz de baştaki boş çadıra gittik." (Osman Cemal Kaygılı)

SİS

  1. [isim] Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman
    • "Kalkuta'yı süt mavisi bir akşam sisi kaplıyor." (Refik Halit Karay)

LİG

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Küme

ÇİM

  1. [isim] Buğdaygillerden, bahçelerin, yol kenarlarının ve parkların yeşillendirilmesinde yararlanılan çok yıllık bitki (Lolium)
  2. Yeşilliği bol olan yer

HİT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Liste başı
    • "Her şarkı hit oluyordu."

PİM

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İç içe geçen veya birbiri üzerine gelen parçaları tutturmaya yarayan bir tür tahta veya metal çivi
  2. Mobilyalardaki cam rafları taşımak için yan tablalara yerleştirilen kapsüllerin içine takılan silindirik, yassı ve L biçimli raf taşıma aleti

DİP

  1. [isim] Oyuk veya çukur bir şeyin en alt bölümü
    • "O kuyunun dibinde kireç vardır." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Eline geçirince dibine darı ekmeden bırakmazsın." (Rıfat Ilgaz)
    • "Hakkında söylenti çıkan, derhâl dibine kadar incelenir, ya mahkûm olur ya temize çıkardı." (Aydın Boysan)
    • "Dibini kurcalıyorsun, ... birkaç merkez dışında Ege üreticisi çoğunluk küçük çiftçi, orta çiftçi!" (Atilla İlhan)
  2. Taban
    • "Tencerenin dibi."
  3. Dikili duran bir şeyin yerle birleştiği nokta ve çevresi veya bir şeyin yanı başı
    • "En çok kafam terlemişti, parmaklarımı saçlarımın diplerine sürdüm." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Kapalı bir yerin kapıya göre en uzak bölümü
    • "Karagöz perdesinin karşısına dizilmiş koltuklardan en diptekine oturdu." (Atilla İlhan)
  5. Arka, kıç
    • "Hepsi de tavuğun dibinden sabah sabah çıkmış, taptazedir." (Ercüment Ekrem Talu)

PİS

  1. [sıfat] Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves
  2. Kendinde pislik olan veya pislenmiş olan
    • "Lağım suları pistir."
  3. Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı
    • "Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Çirkin, sevimsiz olan
    • "Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Dinleyenleri utandıracak durumda olan (söz)
    • "Pis sözler."
  6. İçinden çıkılması çok güç, karışık
    • "Pis bir iş."

KİR

  1. [isim] Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik
    • "Yanaklarında yer yer kirle karışmış gözyaşı var." (Halide Edip Adıvar)
  2. Utanılacak durum, leke, şaibe

TİP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Aynı cinsten bütün varlıkların veya nesnelerin temel özelliklerini büyük ölçüde kendinde toplayan örnek
    • "Aynı yaşta, aynı tipte, aynı kuvvette iki güreşçi." (Burhan Felek)
  2. Tür, çeşit
  3. İlgi çekici, değişik (kimse)
    • "Ne tip adam."
  4. Hikâye, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî eserlerde kişi kadrosu içinde yer alan ve belli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi
    • "Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasını sergileyen tip: Bihruz Bey."
  5. Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi

MİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Arap alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı
  2. Biten bir yazının altına konulan işaret
    • "Bu lafıma mim koy dedi Sabri Bey." (Atilla İlhan)

CİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dinî inanışa göre duyularla kavranamayan, insanlar gibi irade ve anlama yeteneğine sahip, ilahî emirlere uymakla yükümlü tutulan yaratık
    • "İnadıma iş yapmasın, dokunmayım hatırına. Cin damarıma niye basıyor?" (Orhan Kemal)
    • "Bir kedi kadar çevik, açıkgöz olan İzmirli Nusret, lisenin onuna kadar okumuş, cin gibi bir delikanlıydı." (Orhan Kemal)
    • "O mirasın ağırlığı altında ezilip susacaklarına, bir de ülkemizde insan haklarının avukatı kesilmiyorlar mı cin ifrit oluyorum." (Atilla İlhan)
    • "Şimdi koca çiftliğin yirmi odasında cinler top oynuyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Masallarda göze görünmeyen, türlü biçimlere girebilen, iyilik de kötülük de yapabilen yaratık
  3. Akıllı, zeki, uyanık kimse

DİŞ

  1. [isim] Çene kemiklerinin üstüne dizili, ısırıp koparmaya ve çiğnemeye yarayan sert, beyaz organlardan her biri
    • "İşlerinden uzaklaştırılanlara gelince onlar Bahadır'a fena hâlde diş bilemekte idiler." (Haldun Taner)
    • "Karşısındakine diş geçirmek inadı gene kabarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Anası cahil kadın... Delikanlı oğluna diş geçiremedi." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Şöyle iki dişe dokunan, ciğere işleyen söz işitsem, şöyle tatlı, basit bir nağme duysam yok mu..." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Çark, testere, tarak vb. çentikli şeylerdeki çıkıntıların her biri
    • "Çarkın dişleri tebessüm eder gibi tatlı bir ses çıkardı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kelimeyi dişimize vurmuşuz, beğenmişiz, saklamışız. Benimsemişiz." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. Sarımsak dilimi, karanfil vb.nde dişe benzetilen tane
    • "Bir diş sarımsak, iki diş karanfil."
  4. Bazı dantel ve işlemelerin kenarlarındaki yuvarlak sivri bölüm
  5. Omurgalı hayvanların çenelerinde veya ilkel yapılı omurgalıların gırtlak ve ağızlarında bulunan kemiksi sert parçalar

ABİ

  1. [isim] Bakınız ağabey

ÇİĞ

  1. [sıfat] Pişmemiş veya az pişmiş
    • "Onların da belki merhume ve öksüzler hakkında söylenilecek bir fikirleri olurdu. Fakat şimdilik ne deseler çiğ düşecekti." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Onun o sözü pek çiğ kaçtı."
  2. Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık)
    • "Koca Mustafapaşa'daki berber Selim'in aynası karşısında çiğ renkleri buna benzeyen çok süslü bir resim asılıydı." (Refik Halit Karay)
  3. Yersiz ve yakışıksız
    • "Bu, benim gibi yaşını başını almış bir adam tarafından pek çiğ bir hareket olurdu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Yaşının gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan (kimse)
    • "Fakat Cemal Paşa, çiğ bir politikacı değildi." (Falih Rıfkı Atay)

HİÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [zarf] Olumsuz yargılı cümlelerde fiilin anlamını pekiştiren bir söz
    • "Dersleri hiç de iyi değil."
    • "-Küçük tıpkı dedesi. -Hiç değil."
    • "Bu mahluk hiç değilse hep aynı noktada dönüp dolaştığının farkında değil." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Soru cümlelerinde belirsiz bir zamanı anlatan bir söz
    • "Hiç ava gittiniz mi?"
    • "Hiç değilse şu avuç içi kadar havuza bir fıskiye koysalarmış ya..." (Tarık Buğra)
  3. Bir soruya açık bir cevap verilmek istenmediğinde cevap cümlesinin başına getirilen bir söz
    • "Ne gördün? -Hiç."
    • "İnsan hiç olmazsa arada bir uğrar / Böyle ihmalci değildin önceleri," (Behçet Necatigil)
  4. [isim] Boş, değersiz, önemsiz olan şey veya kimse
    • "Bir hiç için darıldı. O benim gözümde hiçtir."

AHİ

  1. [sıfat] Cömert

MİL

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü