İçinde ör olan 5 harfli 44 kelime var. İçerisinde ÖR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ör olan kelimeler listesine ya da Sonu ör ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÖREK
-
-
[isim]
Açılmış hamurun veya yufkanın arasına, peynir, kıyma, ıspanak vb. konularak çeşitli biçimlerde pişirilen hamur işi
- "Puf böreği. Kol böreği. Nemse böreği."
- "Acaba annen bize bir börek açar mı?" (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Açılmış hamurun veya yufkanın arasına, peynir, kıyma, ıspanak vb. konularak çeşitli biçimlerde pişirilen hamur işi
- TÖREN
-
-
[isim]
Bir toplulukta, üyelerin belli bir olayı, kişiyi veya değeri ayırt edip sembolleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi, merasim
- "Töreni daha uzaktan izleyen annelerle babalar da sevinçle el çırpıyorlardı." (Çetin Altan)
-
Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi sebeplerle yapılan toplantı, merasim, seremoni
-
[isim]
Bir toplulukta, üyelerin belli bir olayı, kişiyi veya değeri ayırt edip sembolleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi, merasim
- ÖRTME
-
-
[isim]
Örtmek işi
-
Baş örtüsü
-
Üstü kapalı, önü açık yer
- "Damın örtmesinin altında hasta koyunlara bakıyordu bir adamla beraber." (Yahya Kemal)
-
[isim]
Örtmek işi
- AKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erkek oyuncu
- "Bir tiyatro kumpanyasında aktör oldum." (Halide Edip Adıvar)
-
Olduğundan başka türlü görünen kimse
-
[isim]
Erkek oyuncu
- LİKÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Meyve veya bazı bitkiler ile alkol, esans karışımından yapılan şekerli içki
- "Bu likör vakitsiz, amma şişeleri açmış bulunduk." (Peyami Safa)
-
[isim]
Meyve veya bazı bitkiler ile alkol, esans karışımından yapılan şekerli içki
- TÖREL
-
-
[sıfat]
Töreye uygun olan
- "Eski Boğaziçi'nde törel bir yaşama belirmiş, sürmüş, artık sona ermiş." (Selim İleri)
-
Töre ile ilgili
-
[sıfat]
Töreye uygun olan
- KÖRÜK
-
-
[isim]
Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç
- "Bir taraftan ha bire körüğün ipini çekiyordu." (Reşat Enis)
-
Bazı araçların açılıp kapanabilir üst üste katlanmış bölümü
- "Biz faytonun körüğü altında fotoğraf çekmeye uğraşıyorduk." (Nazlı Eray)
-
Bazı müzik araçlarında hava vermeye yarayan, el veya ayakla işletilen meşin veya kâğıt bölüm
- "Akordiyon körüğü."
-
[isim]
Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç
- ÖRÜLÜ
-
-
[sıfat]
Örülmüş olan
- "Üçüncü itiraz, aruza, bütün yüksek şiirimizin örülü olduğunu görüp de sadık kalmak isteyenlerden geliyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Örülmüş olan
- YÖRÜK
-
-
[sıfat]
Yürük
-
[isim]
Yürük
-
[sıfat]
Yürük
- VİZÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kamera, fotoğraf ve dürbünde bulunan, görüntüyü tam sınırlarıyla kesmeden veya taşırmadan alabilmeyi sağlayan düzenek, bakaç
-
[isim]
Kamera, fotoğraf ve dürbünde bulunan, görüntüyü tam sınırlarıyla kesmeden veya taşırmadan alabilmeyi sağlayan düzenek, bakaç
- NÖRON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Asıl hücre ile protoplazma uzantılarından ve bir silindir eksenden oluşmuş sinir hücresi
-
[isim]
Asıl hücre ile protoplazma uzantılarından ve bir silindir eksenden oluşmuş sinir hücresi
- KÜTÖR
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Smaçör
-
[isim]
Smaçör
- GÖRÜM
-
-
[isim]
Görme yetisi
- "Trahom hastalığı, tedavi edilmezse görümü yok etmeye kadar varabilir."
-
[isim]
Görme yetisi
- ÖRGEN
-
-
[isim]
Organ, uzuv
-
[isim]
Organ, uzuv
- GÖRME
-
-
[isim]
Görmek işi, rüyet
-
[isim]
Görmek işi, rüyet
- TÖRPÜ
-
-
[isim]
Ağaç, kurşun, kalay vb. yumuşak metallerin kabasını almaya yarayan, dişleri uzun ve aralıklı olan eğe
-
Bir şeyin yüzündeki pürüzleri gidermek, düzgünleştirmek için kullanılan kısa, ince, pürtüklü eğe
- "Tırnak törpüsü."
-
[isim]
Ağaç, kurşun, kalay vb. yumuşak metallerin kabasını almaya yarayan, dişleri uzun ve aralıklı olan eğe
- TÜMÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ur
-
[isim]
Ur
- ÖREKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek
-
[isim]
Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek
- ÇÖRKÜ
-
-
[isim]
Sayı boncuğu
-
[isim]
Sayı boncuğu
- ÖRMEK
-
-
[-i]
İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak
- "Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak
- "Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm." (Burhan Felek)
-
Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak
- "Kız saçlarını örmüş."
-
Duvar yapmak veya onarmak
- "Bu duvarı iki günde ördüler."
-
Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak
- "Bu yeni zevke göre, şiir ve nesir örenler yok." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak
- "Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-i]
İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak