Sonunda i olan 4 harfli 240 kelime var. İ harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde i harfi olan kelimeler listesine ya da başında i harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İkinci derecede olan, ikincil
-
[sıfat]
İkinci derecede olan, ikincil
- ÇİNİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- "Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[sıfat]
Sırlı ve süslü, pişmiş balçıktan yapılmış olan
- "Çini sobayı gürültü etmemeye çalışarak yakardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- EĞSİ
-
-
[isim]
Ucu yanmış odun, köseği
-
[isim]
Ucu yanmış odun, köseği
- CAMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer
-
[isim]
Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer
- ÇİVİ
-
-
[isim]
İki şeyi birbirine tutturmak için çakılan, ucu sivri, başlı, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh
- "Ayağının çivi kestiğini ancak o zaman fark etti." (Haldun Taner)
- "Misafirlerimize trende çivi kestirmekte mana yok." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bakanlıktan biri bir çivi sürer diye korkuyor." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bu ülkenin, bu dünyanın çivisi çıkmış, ben mi çakacağım?" (Ahmet Ümit)
-
Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum
- "Suyu çivi gibi tutan toprak testiyi çarpıp kırmıştı bir seferinde." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
İki şeyi birbirine tutturmak için çakılan, ucu sivri, başlı, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh
- DERİ
-
-
[isim]
İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten
- "Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu." (Peyami Safa)
- "Bu efendi, derisi kemiklerine yapışmış, gözleri çukura kaçmış, hastaneye yatırılacak kılığa girmişti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Bu tabakadan yapılmış
- "Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası." (Necati Cumalı)
-
İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu
- "Tefecilerin eline düşerse derisini yüzerler."
-
Soyulmadan yenen yemişlerin ince kabuğu veya soyulan yemişlerde kabuk altındaki zar
-
[isim]
İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten
- GEZİ
-
-
[isim]
Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
-
Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk
-
Gezilip hava alınacak yer
-
Gezinti yeri
- "İnönü gezisi. Taksim gezisi."
-
[isim]
Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
- EMMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Amca
- "Bir kız bana emmi dedi neyleyim." (Karacaoğlan)
-
[isim]
Amca
- MİNİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Çok küçük veya kısa
-
[sıfat]
Çok küçük veya kısa
- DİLİ
- ...
- İPÇİ
-
-
[isim]
İp üreten, yapan veya satan kimse
-
[isim]
İp üreten, yapan veya satan kimse
- NAZİ
- ...
- KATİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kesin
-
[sıfat]
Kesin
- PEKİ
-
-
[edat]
Evet
- "Peki ama benim ne olduğumu henüz muayene etmediniz." (Refik Halit Karay)
-
Pekâlâ
-
[edat]
Evet
- SEPİ
-
-
[isim]
Deri, post vb.ni kullanabilecek duruma getirmek için uygulanan işlemlerin tümü, tabaklık
-
[isim]
Deri, post vb.ni kullanabilecek duruma getirmek için uygulanan işlemlerin tümü, tabaklık
- BABİ
- ...
- İŞLİ
-
-
[sıfat]
Üzeri nakışlı
- "Sırma işli bir peştamal." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Üzeri nakışlı
- ZATİ
-
-
[zarf]
Zaten
- "Bu akşam zati geç kaldık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Zaten
- EHLİ
- ...
- UZVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Organik
-
[sıfat]
Organik