Başında habe olan 21 kelime var. Habe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde habe olan kelimeler listesine ya da sonu habe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında habe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
HABERLEŞEBİLMEK
HABERLEŞEBİLME, HABERLEŞTİRMEK
HABERLEŞİLMEK, HABERLEŞTİRME
HABERLEŞİLME
HABERDARLIK, HABERLEŞMEK, HABERSİZLİK
HABERCİLİK, HABERLEŞME, HABERLİLİK, HABERSİZCE
HABERDAR, HABERLİK, HABERSİZ
HABERCİ, HABERLİ
HABEŞİ
HABER, HABEŞ
A B E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
HEBA
3 Harfli Kelimeler
ABE, HAB
2 Harfli Kelimeler
AB, AH, BE, EH, HA, HE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HABERLEŞEBİLMEK
- ...
- HABERLEŞEBİLME
- ...
- HABERLEŞTİRMEK
- ...
- HABERLEŞTİRME
- ...
- HABERLEŞİLMEK
-
-
[-le]
Haberleşme işi yapılmak
-
[-le]
Haberleşme işi yapılmak
- HABERLEŞİLME
-
-
[isim]
Haberleşilmek işi
-
[isim]
Haberleşilmek işi
- HABERSİZLİK
-
-
[isim]
Haber alamama durumu
-
[isim]
Haber alamama durumu
- HABERLEŞMEK
-
-
[nsz]
Karşılıklı olarak haber alıp vermek, iletişmek, muhabere etmek
-
[nsz]
Karşılıklı olarak haber alıp vermek, iletişmek, muhabere etmek
- HABERDARLIK
-
-
[isim]
Haberdar olma durumu
-
[isim]
Haberdar olma durumu
- HABERLEŞME
-
-
[isim]
İletişim
-
Yazışma
-
[isim]
İletişim
- HABERSİZCE
-
-
[zarf]
Haber vermeden, haberi olmadan, habersiz, gizlice
-
[zarf]
Haber vermeden, haberi olmadan, habersiz, gizlice
- HABERCİLİK
-
-
[isim]
Bir haberi usulünce hazırlama ve yayın organlarında yayımlama işi
-
[isim]
Bir haberi usulünce hazırlama ve yayın organlarında yayımlama işi
- HABERLİLİK
-
-
[isim]
Haberli olma durumu
-
[isim]
Haberli olma durumu
- HABERLİK
-
-
[sıfat]
Haber durumunda olan
-
[sıfat]
Haber durumunda olan
- HABERDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Haberli, bilgili
- "Olup bitenden haberdardır."
- "Kararımızdan Nedret'in arkadaşlarını da haberdar etmeliyiz." (Mahmut Yesari)
- "İbrahim Hocamın da işten haberdar olduğunu iddia edenler oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Haberli, bilgili
- HABERSİZ
-
-
[sıfat]
Haberi olmayan, haber almamış, hiçbir bilgisi olmayan
- "Yolcular, içimdeki mahşerden habersiz, yanımdan geçip gidiyorlardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[zarf]
Haber vermeden, habersizce
- "Habersiz geliverdiler."
-
[sıfat]
Haberi olmayan, haber almamış, hiçbir bilgisi olmayan
- HABERCİ
-
-
[isim]
Haber getiren kimse, ulak
-
Muhbir, ihbar eden kimse
- "Kaçakçı kamyonları bazen, o da bir habercinin yardımı ile içeride yakalanmakta." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir durumun, bir olayın belirtisi
- "Bu bulutlar yağmurun habercisi olsa gerek."
-
Karakulak
-
[isim]
Haber getiren kimse, ulak
- HABERLİ
-
-
[sıfat]
Bir olay veya durum üzerine bilgisi olan, haberi olan
- "Haberli konuk."
- "En yeni teknolojik bilgilerden haberli oluyorlar." (Tomris Uyar)
-
[zarf]
Haber vermiş veya almış olarak
- "Biz oraya haberli gittik."
-
[sıfat]
Bir olay veya durum üzerine bilgisi olan, haberi olan
- HABEŞİ
- ...
- HABEŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse)
-
[sıfat]
Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse)