Başında ha olan 6 harfli 107 kelime var. Ha ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ha olan kelimeler listesine ya da sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ha bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AH, HA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HALSİZ
...
HARTUÇ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kartuş

HAZİRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Etrafı çitle çevrili ve girilmesi yasak yer
  2. Cami, türbe, tekke vb. yerlerde çevresi parmaklıklarla çevrili mezar yeri

HAKKAK
...
HAYALİ
...
HAKİKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gerçek
    • "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." (Atatürk)
  2. Niteliği değişmemiş, aslına uygun olan, gerçek olan
    • "Hakiki Türk tütünü."

HAVARİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yardımcı
  2. Hz. İsa'nın öğüt ve inançlarını yayma işiyle görevlendirdiği on iki yardımcısından her biri
  3. Bağlı olduğu önderinin düşünce ve inançlarını yayan kimse

HARİCİ
...
HARPUT
...
HAVYAR

  1. [isim] Genellikle mersin balığının salamura edilmiş yumurtası
    • "İkinci alkışa dayanamayan şair, havyar, şampanya getirtti." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bu adam bir gün doğar, fena bir aile içine girer, haylaz olur, mektebin arka sıralarında havyar keser, daima tekdir edilir." (Peyami Safa)

HAZİNE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
    • "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı." (Refik Halit Karay)
  2. Değerli şeylerin saklandığı yer
  3. Gömülü veya saklıyken bulunan değerli şeylerin bütünü
  4. Kaynak
    • "Ağaç, rutubetin hazinesidir." (Falih Rıfkı Atay)
  5. Devlet malı veya parası
  6. Devlet malının veya parasının saklandığı yer
  7. Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
  8. Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse

HAYATİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hayatla ilgili
  2. Büyük önem taşıyan, önemli
    • "Sanat ve kültürü canlandıracak önlemleri almayı hayati bir ödev sayıyorlar." (Haldun Taner)

HANTAL

  1. [sıfat] Kocaman, iri, kaba
    • "Epey iri ve hantal bir vücudu vardı." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  2. İşi, davranışları kaba ve yavaş
    • "Suat onun yanında kendini iri yarı ve hantal hissetti, bırakıp kaçası geldi." (Atilla İlhan)

HAREKE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret

HAYRAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse)
    • "El işi olmasına rağmen el değmeden yapılmış hissini veren bu nadide sanat eserine hayrandı." (Cahit Uçuk)
    • "Mükemmel seciyeler, kafiyeler yapar, hafızamıza, nüktelerimize onları hayran ederdik." (Ömer Seyfettin)
    • "Birkaç defa görüşmüş, mimarideki fikirlerine, zevklerine, görüşlerine hayran olmuştum." (Yahya Kemal Beyatlı)

HARİTA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Coğrafya, tarih, dil, nüfus vb. konularla ilgili yeryüzünün veya bir parçasının, belli bir orana göre küçültülerek düzlem üzerine çizilen taslağı
    • "Koca Rumeli, Edirne'si, Selanik'i, Manastır'ı, Yanya'sı, Kosova'sı, İşkodra'sı ile imparatorluk haritasından silinmişti." (Yusuf Ziya Ortaç)

HARDAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Turpgillerden, 100-150 cm yükseklikte, sarı çiçekli, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bir bitki (Brassica nigra)
  2. Bu tohumun toz durumuna getirilmiş veya sirke ile karıştırılarak yapılmış macunu
    • "Sofra hardalı."

HATIRA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anı
    • "İlk aşkın hatırası ne de olsa başka oluyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Andaç, anmalık, yadigâr

HAYLAZ

  1. [sıfat] Hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan (kimse), hayta
    • "Gelene geçene dilini çıkarır, edepsiz, haylaz bir çocuktu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Çalışma gücü varken çalışmayan, aylaklık eden, yaramaz

HARAZA

  1. [isim] Kavga, gürültü, karışıklık
    • "Yine mi kavga erenler? Yine mi haraza?" (Aka Gündüz)
  2. Öfke, sinir

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü