Başında ha olan 6 harfli 107 kelime var. Ha ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ha olan kelimeler listesine ya da sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ha bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAFIZA
-
-
[isim]
Bellek
- "Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum." (Aka Gündüz)
- "Hafızamı yokluyorum, bu imza ile karşılaştığım gün, yirmi yılın gerisinde." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bellek
- HALİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse
-
Hükümdar
-
Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlardan biri
-
Babıali kalemlerinde kâtip
-
Çok iyi yetişmiş, eğitilmiş kimse
- "O ustalarının postunda oturan bir sanat halifesiydi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse
- HATIRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anı
- "İlk aşkın hatırası ne de olsa başka oluyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Andaç, anmalık, yadigâr
-
[isim]
Anı
- HARNUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Keçiboynuzu
-
[isim]
Keçiboynuzu
- HAVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- "Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
- "Posta ile beş milyon liralık bir havale gönderdim."
-
Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para
- "Ay başında havaleyi postaneye yatırdım."
-
Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename
-
Gebelerde, küçük çocuklarda görülen bir çeşit çırpınmalı, bazen ateşli de olabilen hastalık
-
Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar
- "Bu ufacık binayı bahçe ve bostan, ahır ve selamlık gibi müştemilatından birtakım duvarlar, bölmeler, havalelerle öyle bir ayırtmış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yüksek ve büyük bir görünüşü olma
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- HAZİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
- "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı." (Refik Halit Karay)
-
Değerli şeylerin saklandığı yer
-
Gömülü veya saklıyken bulunan değerli şeylerin bütünü
-
Kaynak
- "Ağaç, rutubetin hazinesidir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Devlet malı veya parası
-
Devlet malının veya parasının saklandığı yer
-
Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
-
Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse
-
[isim]
Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
- HAYATİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hayatla ilgili
-
Büyük önem taşıyan, önemli
- "Sanat ve kültürü canlandıracak önlemleri almayı hayati bir ödev sayıyorlar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Hayatla ilgili
- HAYALI
- ...
- HAMİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Gebe
- "Şu arkamdaki hamile kadına bir yer arıyorum." (Burhan Felek)
-
Gebe
- HAŞİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
- HARTUM
- ...
- HAREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
- HAYVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık
- "İnce ruhlu insanlar gibi Atatürk de hayvanları severdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse)
-
Kızılan bir kimseye söylenen bir söz
-
At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık
- "Zavallı hayvan bir saattir yüz okkadan fazla bir yükü sürüklüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık
- HABEŞİ
- ...
- HAŞARI
-
-
[sıfat]
Çok yaramaz, ele avuca sığmayan (çocuk)
- "Ben azami derecede haşarı ve uçarı bir çocuktum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Huysuz, azgın (hayvan)
-
[sıfat]
Çok yaramaz, ele avuca sığmayan (çocuk)
- HAVHAV
-
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek
-
[isim]
Çocuk dilinde köpek
- HASILI
-
-
[zarf]
Sözün kısası, kısacası
- "Hasılı ne söyledikse kâr etmedi." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Sözün kısası, kısacası
- HATALI
-
-
[sıfat]
Hatası olan, yanlışlığı bulunan
- "Hatalı yazı. Hatalı davranış."
-
[sıfat]
Hatası olan, yanlışlığı bulunan
- HAYDUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Silahlı soygun yapan kimse, eşkıya, şaki
- "Her insan öldüren serseri, haydut olmaz." (Aka Gündüz)
-
Yaramaz, sevimli çocuk
-
[isim]
Silahlı soygun yapan kimse, eşkıya, şaki
- HANELİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
-
Herhangi bir sayıda hanesi olan
- "Beş haneli bir sayı."
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan