Başında ha olan 5 harfli 154 kelime var. Ha ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ha olan kelimeler listesine ya da sonu ha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ha bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AH, HA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HASSA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Özgülük, özellik, hasiyet
    • "Geçmişi incelerken de eleştiri hassamızı uyanık tutalım." (Haldun Taner)

HAKAN

  1. [isim] Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir unvan
  2. Osmanlı padişahlarına verilen unvan

HALAT

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Kenevirden yapılmış çok kalın ip

HALKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember
    • "Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Alevlerin etrafında halka olduk ve konuştuk." (Halide Edip Adıvar)
  2. Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı
    • "Perde halkası."
  3. Değerli metallerden yapılan çember biçimindeki süs eşyası
    • "Kulağındaki altın halka. Nişan halkası."
  4. Su gibi sıvıların içine katı bir nesnenin düşmesiyle oluşan, gittikçe büyüyerek açılan çembere benzeyen biçim
    • "Suda halkalar oluştu."
  5. Çember biçiminde dizilmiş topluluk
  6. Uykusuzluk, yorgunluk, üzüntü vb. sebeplerle göz altında beliren koyuluk
    • "Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? / Ya gözler altındaki mor halkalar?" (Cahit Sıtkı Tarancı)
  7. Bir tür ufak, yağlı ve tuzlu simit
    • "İstanbul fırınları çocuk bileği gibi ince halkalar yaparlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. [sıfat] Çember biçiminde olan
  9. Yerden yüksekliği ayarlanabilen aralıklara asılı iki halatın uçlarına takılan 18 cm çapında, 28 mm kalınlığında tahta veya deri kaplı iki demir halkadan oluşan asılma araçlarından her biri

HAVAİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hava ile ilgili, havada bulunan
  2. [isim] Açık mavi renk
  3. Bu renkte olan
    • "Havai gözlük camlarının arkasından insana tatlı tatlı bakan iri kara gözleri vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan, ciddi işler yapmayan, dilediği gibi davranan, uçarı, hoppa, yeleme
  5. Değersiz, boş
    • "Ne yapıp yapmış bu havai konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

HACİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kısıt
    • "Mümkün olduğu kadar uzun zaman devam etmesi için onu âdeta hacir altına almıştık." (Reşat Nuri Güntekin)

HARIM

  1. [isim] Sebze ve meyve bahçesi
  2. Tarla ve bahçe çevresindeki çit
    • "Tarlasına harım çevirmek için dün Matarlı tepelerinde kestiği pırnal fidanı dalları harman yerinde koca bir yığın hâlinde durmakta idi." (Nabizade Nazım)

HAMUT

  1. [isim] Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember

HAYTA

  1. [isim] Osmanlıların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uç boylarında görevli sınıflarından biri
  2. Başıboş, bir baltaya sap olamamış, apaş, holigan, serseri
    • "Ötedeki masada birtakım hayta gençler cıvık cıvık gülüşüyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

HABEŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse)

HAYCI
...
HAVVA
...
HAMLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması
  2. Sandalın bu biçimde aldığı yol
  3. Kıçtan birinci oturak
    • "Filikada hamlada oturan gemici, bir eliyle rıhtımın kenarına tutunmuş." (Zeyyat Selimoğlu)

HANEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söz, konuşma

HALİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Katışık olmayan, katışıksız, saf
    • "İşte halis çay buna derler." (Sait Faik Abasıyanık)

HASEP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kişisel özellik, nitelik

HAYIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Haksızlık, insafsızlık
  2. Acınma, üzülme
  3. [ünlem] "Vah, heyhat, yazık" anlamlarında kullanılan bir söz

HAVRA

Kelime Kökeni : İbranice

  1. [isim] Sinagog
  2. Çok gürültülü yer
    • "Madrid'de kahvehaneyi gördüm ki havradır / Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır." (Yahya Kemal Beyatlı)

HARİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İpek

HAŞAT

  1. [sıfat] Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
  2. Yorgun, bitkin

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü