Başında h olan 6 harfli 210 kelime var. H harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde h harfi olan kelimeler listesine ya da sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında h bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HIRSLI
-
-
[sıfat]
Açgözlü, muhteris
-
Öfkeli, kızgın
- "Daima hırslı, hırçın, sinirli, hislerine düşkün eniştemiz ..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Açgözlü, muhteris
- HUKUKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tüzel
-
[sıfat]
Tüzel
- HÜSRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beklenilen şeyin elde edilememesi yüzünden duyulan acı, batkı
- "Mahinur müteahhitle evlenip gitti, beni hüsranlarımla yalnız bıraktı." (Haldun Taner)
-
Zarar, ziyan
-
[isim]
Beklenilen şeyin elde edilememesi yüzünden duyulan acı, batkı
- HAVARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardımcı
-
Hz. İsa'nın öğüt ve inançlarını yayma işiyle görevlendirdiği on iki yardımcısından her biri
-
Bağlı olduğu önderinin düşünce ve inançlarını yayan kimse
-
[isim]
Yardımcı
- HİÇBİR
-
-
[sıfat]
Bir addan önce getirilerek o adın bildirdiği varlıktan bir tanesinin bile olmadığını anlatan bir söz
- "Nevin hiçbir insana kin, hiçbir insana tiksinti duymamıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Bir addan önce getirilerek o adın bildirdiği varlıktan bir tanesinin bile olmadığını anlatan bir söz
- HAŞERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Böcek
-
[isim]
Böcek
- HADSİZ
- ...
- HANÇER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucu eğri ve sivri, kamaya benzer, silah olarak kullanılan bir tür bıçak
-
[isim]
Ucu eğri ve sivri, kamaya benzer, silah olarak kullanılan bir tür bıçak
- HAMSİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erbainden sonra gelen, 31 Ocakta başlayan elli günlük kış dönemi
-
[isim]
Erbainden sonra gelen, 31 Ocakta başlayan elli günlük kış dönemi
- HALHAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik
- "Vişneçürüğü ipekliden kuş tüyü yastıklara gömülmüş, şaşılacak incelikteki ayak bileklerindeki gümüş halhallar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik
- HUSUSİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Özel
- "Yürümek arzusundan başka bir hususi niyetim yoktu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Özel olarak, özel bir biçimde
- "Annemle babam dört gün içinde üç defa hususi konuştular." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Özel
- HAŞİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
- HAVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- "Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
- "Posta ile beş milyon liralık bir havale gönderdim."
-
Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para
- "Ay başında havaleyi postaneye yatırdım."
-
Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename
-
Gebelerde, küçük çocuklarda görülen bir çeşit çırpınmalı, bazen ateşli de olabilen hastalık
-
Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar
- "Bu ufacık binayı bahçe ve bostan, ahır ve selamlık gibi müştemilatından birtakım duvarlar, bölmeler, havalelerle öyle bir ayırtmış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yüksek ve büyük bir görünüşü olma
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- HILTAR
-
-
[isim]
Davar ve sığırların boyunlarına takılan ip veya kayış
-
[isim]
Davar ve sığırların boyunlarına takılan ip veya kayış
- HİÇLİK
-
-
[isim]
Hiç olma durumu
- "Hiçlik içerisinde."
-
İnkâr sonucu, gerçekteki özelliklerinin, durumlarının ortadan kaldırılması sonucu bir şeyin var olmayışı, yokluk
- "Yapılmamış olan sanat sosyolojimiz de böylece gün yüzü görmeden hiçliğe karışacak." (Selâhattin Hilav)
-
[isim]
Hiç olma durumu
- HOŞBEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hatır sormak amacıyla söylenen ilk sözler
- "Konaktaki hoşbeş merasimi de yerine getirildi." (Peyami Safa)
- "Birkaç köylü ile hoşbeş ettim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Hatır sormak amacıyla söylenen ilk sözler
- HADEME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Odacı
- "Saat on birde hademe çayını ve iki çöreğini getirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Odacı
- HOSTEL
- ...
- HECELİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda hecesi olan
- "İki heceli bir kelime."
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda hecesi olan
- HARİKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
- "Türk tarihi harikalarla doludur."
-
Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel
- "Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş." (Atilla İlhan)
-
[ünlem]
"Güzel" anlamında kullanılan bir söz
-
[sıfat]
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran