Başında h olan 4 harfli 60 kelime var. H harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde h harfi olan kelimeler listesine ya da sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında h bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HURİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cennette yaşadığına inanılan kız
- "Aydan arıdır yüzleri / Misk amberdir sözleri / Cennette huri kızları." (Yunus Emre)
-
[isim]
Cennette yaşadığına inanılan kız
- HAŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- "Siz böyle söylemişsiniz. Haşa! ben öyle söylemedim."
- "Haşa huzurdan, o hayvan gibi davrandı."
-
Dine aykırı görülen bir ihtimalden söz edilirken kullanılan bir söz
-
[ünlem]
Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
- HAMT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'ya şükretme
-
[isim]
Tanrı'ya şükretme
- HÖST
-
-
[ünlem]
At, katır, sığır vb. hayvanları, özellikle öküzü durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü
- "Höst, höst, diye bağırdı. At oralı olmadı." (Abbas Sayar )
-
Bir kimseyi uyarmak için kullanılan bir seslenme sözü
-
[ünlem]
At, katır, sığır vb. hayvanları, özellikle öküzü durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü
- HUŞU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alçak gönüllülük
-
Tanrı'ya boyun eğme, gönlü korku ve saygı ile dolu olma
- "Süleymaniye'yi olduğu kadar Köln katedralini de aynı huşu ile tavaf ettiklerini gözlerimle gördüm." (Haldun Taner)
-
[isim]
Alçak gönüllülük
- HOPA
- ...
- HART
-
-
[zarf]
Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek)
-
[zarf]
Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek)
- HAİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Engel
-
[isim]
Engel
- HOŞT
-
-
[ünlem]
Köpekleri ürkütüp kaçırmak için çıkarılan ses
-
[ünlem]
Köpekleri ürkütüp kaçırmak için çıkarılan ses
- HAFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gizli, saklı
-
[sıfat]
Gizli, saklı
- HARÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Harcanan para, masraf
-
Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
- "Tapu harcı. Mahkeme harcı."
-
Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
-
Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
- "Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz." (Orhan Veli Kanık)
-
Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
- "Bu yemeğin harcı pek iyi değil."
-
Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
-
Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak
-
[isim]
Harcanan para, masraf
- HONA
-
-
[isim]
Erkek sığır
-
[isim]
Erkek sığır
- HALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Boş, ıssız, tenha
-
[sıfat]
Boş, ıssız, tenha
- HARS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tarla sürme
-
Kültür
-
[isim]
Tarla sürme
- HOCA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Müslümanlıkta din görevlisi
-
Öğretmen
- "Edebiyat hocasıyken talebeme bu nesir sanatından bir defa bahsetmiştim." (Falih Rıfkı Atay)
-
Akıl öğreten, öğüt veren kimse
-
Medresede öğrenim gören sarıklı, cübbeli din adamı
-
[isim]
Müslümanlıkta din görevlisi
- HALT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- "Biz erkekler de öyle haltlar ederiz ki kadınlar ne yapsalar haklıdırlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "On beş yaşında bu haltları yerse yirmi yaşına geldiği zaman ne yapacak?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma
-
Uygun olmayan, beğenilmeyen şey
- "Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- HARP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaş
- "Birinci Dünya Harbi'nde de başıma gelmeyen kalmadı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Savaş
- HAYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Er bezi
-
[isim]
Er bezi
- HALI
-
-
[isim]
Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı
- "Pencerelerden Türk kadınlarının dokuduğu halılar ve seccadeler sarkıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı
- HINK
-
-
[isim]
"Karşısındakinin hareketlerini aynen taklit eden" anlamındaki hınk demiş burnundan düşmüş deyiminde geçen bir söz
-
[isim]
"Karşısındakinin hareketlerini aynen taklit eden" anlamındaki hınk demiş burnundan düşmüş deyiminde geçen bir söz