Başında h olan 3 harfli 39 kelime var. H harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde h harfi olan kelimeler listesine ya da sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında h bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HİŞ

  1. [ünlem] Hişt
    • "Hiş, buraya gel!"

HAY

  1. [ünlem] İyi dilek, azarlama, şaşma ve sevinç bildirmede kullanılan bir söz
    • "Hay çok yaşayasınız sizler!" (Reşat Nuri Güntekin)

HAV

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy
    • "Koltuk kadifesinin havı dökülmüş, kimi yeri öylesine kirlenmiş ki muşambaya dönüşmüş." (Oktay Rifat)

HEP

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [zarf] Hiçbiri dışta tutulmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak
  2. Sürekli olarak, her zaman, daima
    • "Hep seni düşünüyorum."

HOP

  1. [ünlem] Uyarmak amacıyla kullanılan bir söz
    • "Hop, gelen var!"
    • "Hop diye denize atlayıverdi."

HER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, "...-in hepsi" anlamını veren söz
    • "Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Amenna, her işin başı sağlık ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Her ne hâl ise bir çare bulunur."
    • "Her nedense diğerleri kadar olsun kuvvetli bir tesir bırakmadı ." (Yahya Kemal Beyatlı)

HIZ

  1. [isim] Çabukluk, sürat
    • "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Fırtına hızını aldı."
    • "Güneş hızını kaybedince bu yapışkan su donar, yapraklar ellenebilir, toplanabilir duruma gelir." (Necati Cumalı)
  2. Bir hareketten doğan güç, şiddet
    • "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı." (Haldun Taner)
    • "Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Çaba, güç, gayret, takat
  4. Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat

HİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Duygu
    • "Birisi duygularına, hislerine kulak verir, öteki hile ve desise seslerine ..." (Burhan Felek)
    • "Ona mantık ve kıyaslarını yaparken, hissine ve taassubuna kapılmamasını tavsiye edecektim." (Ömer Seyfettin)
    • "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı bir garson hemen yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Duyu
  3. Sezgi, sezme

HUY

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İnsanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat
    • "Can çıktıktan sonra da huy, adamı kolay kolay terk etmiyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Alışkanlık

HAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk
    • "Bunların hiçbirisinden haz almazdı, bu âlemde bir güzellik olmak lazım gelse bir başka biçimde lazım geleceğini düşünüyordu." (Halit Ziya Uşaklıgil)
    • "O, ... kullanmaya alışık olduğu bu şartlı eşyasını gördükçe ve elledikçe bir haz duyardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Göze bu kadar samimi ve sıcak haz veren bir mahluk çok zamandır görmemiştim." (Halide Edip Adıvar)
    • "Günün bu son hazzını çıkarmadan ondan niçin vazgeçeriz?" (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma
  3. Ezgi
  4. Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku
    • "Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)

HAN

  1. [isim] Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan
  2. Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan
    • "Kırım hanları. Altın Ordu hanları."

HAC

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belli aylarında ziyaret edilmesi
  2. İslam'ın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti

HİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kurnaz, cin fikirli kimse
  2. Zaman, zamane

HIK

  1. [isim] Hıçkırırken boğazdan çıkan ses

HAD

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sınır, uç
    • "Çocuklara yemiş getirenin haddi hesabı yok." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Haddine mi düşmüş senin; saçımın teline bile ulaşamazsın." (Refik Halit Karay)
    • "Burada sigara içmek ve lakırtıya karışmak onların haddi değildi." (Mithat Cemal Kuntay)
    • "... bu hafta ikinci sarhoş gecesi. Haddini aşmadı mı biraz?" (Atilla İlhan)
  2. Derece
    • "İnsan buna bir hadde kadar göz yumabilir."
  3. İnsanın yetki ve değeri
    • "Haddim değil."
  4. Terim

HÖT

  1. [ünlem] Korkutmak veya dikkati kendi üzerine çekmek için söylenen bir söz

HAB

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Uyku

HUĞ

  1. [isim] Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi

HAH

  1. [ünlem] Olması istenen veya beklenen bir şey olur olmaz duyulan sevinci ve onama duygusunu anlatan bir söz
    • "Hah, Orhan da geldi! Hah, ben de bunu söyleyecektim!"
    • "Hah şöyle, biraz kendini göster!"

HAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Adalet
    • "Haktan ayrılmamalı."
    • "Mutlu, başarılı, kendine güvenmeyi hak etmiş birisi." (Tarık Buğra)
    • "İki yıl sonra emekliliğe hak kazanacak."
    • "Onun hakkında söylediğin şeyler için sana pek çok hak verdim." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç
    • "Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler." (Burhan Felek)
    • "Hemen hanım teyzemin elini öpmeye gideyim dedim... Az hakkı mı geçmiştir bana?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Anlaşılan Cemal Paşa'nın bu işe yarar bir adamı yok, bize bıraksın, haklarından gelelim dediler." (Falih Rıfkı Atay)
    • "O öğretmen, öğrencilerin her zaman hakkını verir."
  3. Dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, doğruluk
    • "Bu davada hak görmüyorum."
  4. Geçmiş ve harcanmış emek
    • "Ana hakkı ödenmez."
  5. Pay
    • "Makas hakkı. Komşu hakkı."
  6. Emek karşılığı ücret
  7. [sıfat] Doğru, gerçek
    • "Karacaoğlan der ki sözüm haktır." (Karacaoğlan)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü