Başında h olan 3 harfli 39 kelime var. H harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde h harfi olan kelimeler listesine ya da sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında h bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HAH

  1. [ünlem] Olması istenen veya beklenen bir şey olur olmaz duyulan sevinci ve onama duygusunu anlatan bir söz
    • "Hah, Orhan da geldi! Hah, ben de bunu söyleyecektim!"
    • "Hah şöyle, biraz kendini göster!"

HAN

  1. [isim] Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan
  2. Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan
    • "Kırım hanları. Altın Ordu hanları."

HOR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Değersiz, önemi olmayan, aşağı
    • "Para kazanamadığın için para kazananları hor görüp alaya alarak kendini avutuyor olmalısın." (Haldun Taner)

HİŞ

  1. [ünlem] Hişt
    • "Hiş, buraya gel!"

HEY

  1. [ünlem] Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz
    • "Hey, çocuklar! Gelin bakalım. Hey arkadaş! Ayağıma basıyorsun."
    • "Hey gidi gençlik hey! Unutulmaz günlerdi onlar, Yenikapı'ya, meyhanelere indik mi şöyle bir." (Atilla İlhan)
  2. Sitem, yakınma, azar, beğenme vb. çeşitli duyguları anlatan cümlelerde kullanılan bir söz
    • "Hey talih! Böyle mi olacaktı? Hey akılsız çocuk! Ateşi ne diye ellersin? Hey Allah'ım! Bu ne güzellik."

HAS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Özgü, öze, mahsus
    • "Anadolu'nun yüksek yaylalarına has, sessiz, pussuz, boz renkli gecelerden biriydi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Katışıksız, en iyi cinsten, saf
    • "Has gümüş."
  3. Hükümdara özgü olan
    • "Has ahır. Has bahçe."
  4. İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse)
  5. [isim] Başmaklık

HIZ

  1. [isim] Çabukluk, sürat
    • "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Fırtına hızını aldı."
    • "Güneş hızını kaybedince bu yapışkan su donar, yapraklar ellenebilir, toplanabilir duruma gelir." (Necati Cumalı)
  2. Bir hareketten doğan güç, şiddet
    • "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı." (Haldun Taner)
    • "Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Çaba, güç, gayret, takat
  4. Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat

HIK

  1. [isim] Hıçkırırken boğazdan çıkan ses

HOŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren
    • "Hoş bir ses."
    • "Arkadaşlarının birçok yolsuzluklarını, uygunsuzluklarını hoş görmeye mecburdur." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "İhtiyar adam, bu şaka çok hoşuna gitmiş gibi güldü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [zarf] Bununla birlikte
    • "Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya." (Halide Edip Adıvar)
  3. [zarf] Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde

HİÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [zarf] Olumsuz yargılı cümlelerde fiilin anlamını pekiştiren bir söz
    • "Dersleri hiç de iyi değil."
    • "-Küçük tıpkı dedesi. -Hiç değil."
    • "Bu mahluk hiç değilse hep aynı noktada dönüp dolaştığının farkında değil." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Soru cümlelerinde belirsiz bir zamanı anlatan bir söz
    • "Hiç ava gittiniz mi?"
    • "Hiç değilse şu avuç içi kadar havuza bir fıskiye koysalarmış ya..." (Tarık Buğra)
  3. Bir soruya açık bir cevap verilmek istenmediğinde cevap cümlesinin başına getirilen bir söz
    • "Ne gördün? -Hiç."
    • "İnsan hiç olmazsa arada bir uğrar / Böyle ihmalci değildin önceleri," (Behçet Necatigil)
  4. [isim] Boş, değersiz, önemsiz olan şey veya kimse
    • "Bir hiç için darıldı. O benim gözümde hiçtir."

HAB

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Uyku

HOP

  1. [ünlem] Uyarmak amacıyla kullanılan bir söz
    • "Hop, gelen var!"
    • "Hop diye denize atlayıverdi."

HAC

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belli aylarında ziyaret edilmesi
  2. İslam'ın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti

HUĞ

  1. [isim] Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi

HAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Adalet
    • "Haktan ayrılmamalı."
    • "Mutlu, başarılı, kendine güvenmeyi hak etmiş birisi." (Tarık Buğra)
    • "İki yıl sonra emekliliğe hak kazanacak."
    • "Onun hakkında söylediğin şeyler için sana pek çok hak verdim." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç
    • "Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler." (Burhan Felek)
    • "Hemen hanım teyzemin elini öpmeye gideyim dedim... Az hakkı mı geçmiştir bana?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Anlaşılan Cemal Paşa'nın bu işe yarar bir adamı yok, bize bıraksın, haklarından gelelim dediler." (Falih Rıfkı Atay)
    • "O öğretmen, öğrencilerin her zaman hakkını verir."
  3. Dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, doğruluk
    • "Bu davada hak görmüyorum."
  4. Geçmiş ve harcanmış emek
    • "Ana hakkı ödenmez."
  5. Pay
    • "Makas hakkı. Komşu hakkı."
  6. Emek karşılığı ücret
  7. [sıfat] Doğru, gerçek
    • "Karacaoğlan der ki sözüm haktır." (Karacaoğlan)

HAY

  1. [ünlem] İyi dilek, azarlama, şaşma ve sevinç bildirmede kullanılan bir söz
    • "Hay çok yaşayasınız sizler!" (Reşat Nuri Güntekin)

HİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Duygu
    • "Birisi duygularına, hislerine kulak verir, öteki hile ve desise seslerine ..." (Burhan Felek)
    • "Ona mantık ve kıyaslarını yaparken, hissine ve taassubuna kapılmamasını tavsiye edecektim." (Ömer Seyfettin)
    • "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı bir garson hemen yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Duyu
  3. Sezgi, sezme

HÖT

  1. [ünlem] Korkutmak veya dikkati kendi üzerine çekmek için söylenen bir söz

HUY

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İnsanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat
    • "Can çıktıktan sonra da huy, adamı kolay kolay terk etmiyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Alışkanlık

HER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, "...-in hepsi" anlamını veren söz
    • "Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Amenna, her işin başı sağlık ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Her ne hâl ise bir çare bulunur."
    • "Her nedense diğerleri kadar olsun kuvvetli bir tesir bırakmadı ." (Yahya Kemal Beyatlı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü