Başında gez olan 34 kelime var. Gez ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde gez olan kelimeler listesine ya da sonu gez ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında gez bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GEZDİRİLMEK, GEZGİNCİLİK
GEZDİRİLME, GEZİMCİLİK
GEZDİRİCİ, GEZDİRMEK, GEZELEMEK, GEZGİNLİK, GEZİCİLİK
GEZDİRİŞ, GEZDİRME, GEZELEME, GEZGİNCİ, GEZİLMEK, GEZİNMEK, GEZLEMEK
GEZEGEN, GEZEĞEN, GEZENTİ, GEZİLİŞ, GEZİLME, GEZİNİŞ, GEZİNME, GEZİNTİ, GEZLEME
GEZGİN, GEZİCİ, GEZLİK, GEZMEK, GEZMEN
GEZİŞ, GEZME
GEZİ
GEZ
E G Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
GEZ
2 Harfli Kelimeler
GE, ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEZDİRİLMEK
-
-
[nsz]
Gezdirme işi yapılmak
- "Yanı başında gezdirilecek, ele güne karşı övünçle çıkartılacak aydın bir Türk kadınıdır." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Gezdirme işi yapılmak
- GEZGİNCİLİK
-
-
[isim]
Gezginci olma durumu
-
[isim]
Gezginci olma durumu
- GEZİMCİLİK
-
-
[isim]
Aristotelesçilik
-
[isim]
Aristotelesçilik
- GEZDİRİLME
-
-
[isim]
Gezdirilmek işi
-
[isim]
Gezdirilmek işi
- GEZELEMEK
-
-
[nsz]
Gezinmek
- "Onun böyle boş saatlerinde içeri dışarı işgüzar işgüzar gezelediğini gören ihtiyarcık ezilir büzülür." (Haldun Taner)
-
Sıkıntılı bir durumda dolaşmak, gezinmek
-
[nsz]
Gezinmek
- GEZDİRİCİ
-
-
[isim]
Gezdiren kimse
- "Gezdiricimiz, büyük romancı üstüne doktora tezini hazırlayan bir genç." (Melih Cevdet Anday)
-
Seyyar satıcı
-
[isim]
Gezdiren kimse
- GEZDİRMEK
-
-
[-i]
Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak
- "Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Tanıtmak amacıyla dolaştırmak
- "Konuklara Ankara'yı gezdirdi."
-
[-e]
Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde dolaştırarak dökmek
- "Salataya yağ gezdirmek."
-
[-i]
Sürterek, değdirerek hareket ettirmek
- "Elini iki üç kere ıslak yüzünün üstünde gezdirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir şeyi herkesin alması için dolaştırmak, sunmak
-
[-i]
Herhangi bir biçimde giydirmek
- "Beni eski kıyafetle gezdiriyor." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[-i]
Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak
- GEZGİNLİK
-
-
[isim]
Gezgin olma durumu, turistlik, seyyahlık
-
[isim]
Gezgin olma durumu, turistlik, seyyahlık
- GEZİCİLİK
-
-
[isim]
Gezici olma durumu
-
[isim]
Gezici olma durumu
- GEZDİRİŞ
-
-
[isim]
Gezdirme işi veya biçimi
-
[isim]
Gezdirme işi veya biçimi
- GEZLEMEK
-
-
[-i]
Bir yeri ölçmek
-
Bir hedefi vurmak için silaha gerekli doğrultuyu vermek, nişan almak
-
Okun gezini kirişe yerleştirmek
-
[-i]
Bir yeri ölçmek
- GEZİLMEK
-
-
[nsz]
Gezme işi yapılmak, dolaşılmak
- "Bugün müzeler gezildi. Bu kılıkla sokakta gezilmez."
-
[nsz]
Gezme işi yapılmak, dolaşılmak
- GEZİNMEK
-
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- "Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." (Peyami Safa)
-
Belirli bir çevre içinde gezip durmak
- "Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Özellikle doğaçtan yapılan müzikte, ezgiyi belli bir makam anlayışı içinde değişik perdeler üzerinde çalmak, dolaşmak
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- GEZGİNCİ
-
-
Gezerek iş gören, gezici, seyyar
- "Gezginci esnaf, köylüler gelirler, alışveriş olur." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gezerek iş gören, gezici, seyyar
- GEZELEME
-
-
[isim]
Gezelemek işi
-
Gelin ve damadın düğünden sonra akrabalarına yaptıkları ziyaret
-
[isim]
Gezelemek işi
- GEZDİRME
-
-
[isim]
Gezdirmek işi
-
[isim]
Gezdirmek işi
- GEZİLME
-
-
[isim]
Gezilmek işi
-
[isim]
Gezilmek işi
- GEZİNTİ
-
-
[isim]
Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh
- "O civarın bütün ahalisi oralara yayılarak akşamları gezinti yapmaktadırlar." (Ahmet Rasim)
-
Kale duvarlarının iç tarafında kuleleri birbirine bağlayan dar yol
-
Bir çalgıyla belli bir parça çalmaksızın ezgiler çıkarma işi
-
Evlerde oda kapılarının açıldığı aralık, koridor
-
Sofa, balkon
-
[isim]
Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh
- GEZLEME
-
-
[isim]
Gezlemek işi
-
[isim]
Gezlemek işi
- GEZEĞEN
-
-
[sıfat]
Çok gezen (kimse)
-
[sıfat]
Çok gezen (kimse)