Başında g olan 6 harfli 231 kelime var. G harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde g harfi olan kelimeler listesine ya da sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında g bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEVEZE
-
-
[sıfat]
Çok konuşan, çenesi düşük, lafçı, lafazan, zevzek, lakırtı ebesi, ağız kavafı, lakırtı kavafı
- "Öyle geveze ki ben sormadan anlatmaya başladı." (Haldun Taner)
-
Sır saklamayan, boşboğaz
- "Haydi çocuklar ... şu gevezenin yalanını ortaya vurmak için çıkalım." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Çok konuşan, çenesi düşük, lafçı, lafazan, zevzek, lakırtı ebesi, ağız kavafı, lakırtı kavafı
- GELMİÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İri balıklarda kılçık durumunda olan kemik
-
[isim]
İri balıklarda kılçık durumunda olan kemik
- GRANÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir maddenin en küçük tanesi
-
Sitoplazmada bulunan küçük tanecikler
-
[isim]
Bir maddenin en küçük tanesi
- GÜZLEK
-
-
[isim]
Güz yağmuru
-
Güz mevsiminin geçirildiği yer
-
Havaların soğuması üzerine yaylalardan dönen hayvanların otlatılması ve bir süre barındırılması için ayrılmış, dağ eteklerinde bulunan mera
-
[isim]
Güz yağmuru
- GİRİFT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık
- "Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır." (Melih Cevdet Anday)
-
Güzel yazı sanatında boş yer bırakmayacak biçimde iç içe istif edilmiş (yazı)
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde kullanılmış, neye benzer bir çalgı
-
[sıfat]
Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık
- GİTMEK
-
-
[-e]
Bir yere doğru yönelmek
- "Bu parayı verelim gitsin. İmzanı atıver gitsin."
- "Çolak Mehmet adında birini kapının arkasında ölmüş buldular ancak sayılan bir adam değildi, gömdüler gitti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-den]
Bir yerden veya bir işten ayrılmak
-
Çıkmak, ulaşmak
- "Bu yol nereye gider?"
-
Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak
- "Her gün çalışmaya gidiyor."
-
[nsz]
Sürmek, devam etmek
- "Ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yakışmak, yaraşmak
- "Bu renk ona gitmedi."
-
Tüketilmek, harcanmak
- "Eline geçen paranın çoğu da İstanbul'da çoluğa çocuğa gidiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Götürülmek, gönderilmek
- "Haber daha yeni gitti."
-
Yeter olmak, yetmek, yetişmek
- "İki ton kömür üç ay gider."
-
[nsz]
Yürümek, yol almak
- "Bu at iyi gider."
-
[nsz]
Dayanmak
- "Bu giysi iki yıl gider."
-
[nsz]
Geçmek
- "Yaz gitti, kış geldi."
-
[nsz]
Herhangi bir durumda olmak
- "Yolculuk iyi gidiyor. Bakalım bu iş nasıl gidecek?"
-
[nsz]
Yok olmak, elden çıkmak
- "Gemiler ve saray hepsi gitti." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Ölmek
- "Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın." (Âşık Veysel)
-
Başvurmak, yapmak
- "Mahkemeye gitmek."
-
[nsz]
Bir şey zarar görmüş olmak
- "Duvarın boyası gitmiş."
-
[nsz]
Makine, işlemek, çalışmak
- "Bu saat iyi gidiyor."
-
[-den]
Satılmak
- "Altın kaçtan gidiyor?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yapmak
- "Para ayarlamasına gitmek."
-
Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak
- "Bu işin sonu nereye gider."
-
[yardımcı fiil]
Değerlendirmek, saymak, karşılamak
- "Bu iş hoşuma gitmedi, tuhafıma gitti."
-
[-e]
Bir yere doğru yönelmek
- GÖRGÜL
- ...
- GALAGO
- ...
- GELGEÇ
-
-
[sıfat]
Geçici
- "Bugün varsa yarın yok... Gelgeç bir misafir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Hercai
-
[sıfat]
Geçici
- GEZGİN
-
-
Gezmek, tanımak, görmek, dinlenmek amacıyla geziye çıkan (kimse), gezici, gezmen, seyyah
-
Gezmek, tanımak, görmek, dinlenmek amacıyla geziye çıkan (kimse), gezici, gezmen, seyyah
- GÖREME
- ...
- GEZLİK
-
-
[isim]
Eğri kılıçların ağız bölümü
-
[isim]
Eğri kılıçların ağız bölümü
- GÖKŞİN
-
-
[isim]
Maviye yakın renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Maviye yakın renk
- GÜNÜCÜ
-
-
[sıfat]
Kıskanç
-
[sıfat]
Kıskanç
- GÖRMEZ
-
-
[sıfat]
Görme engelli
-
[sıfat]
Görme engelli
- GALYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 31, atom ağırlığı 69,72, yoğunluğu 5,9 olan, 29,8 °C'de eriyen, çok seyrek bulunan, alüminyumu andıran bir element (simgesi Ga)
-
[isim]
Atom numarası 31, atom ağırlığı 69,72, yoğunluğu 5,9 olan, 29,8 °C'de eriyen, çok seyrek bulunan, alüminyumu andıran bir element (simgesi Ga)
- GAFFAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Kullarının günahlarını affeden, bağışlayan, bağışlayıcı (Tanrı)
-
Kullarının günahlarını affeden, bağışlayan, bağışlayıcı (Tanrı)
- GALİBA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşılan
- "Benim adımı işitince şöyle bir durdu, galiba beni tanımış olacak." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşılan
- GEÇİCİ
-
-
[sıfat]
Çok sürmeyen
- "Bunu evvela gençliğe mahsus geçici bir heves zannettim." (Peyami Safa)
-
Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı
- "Eğer yazmaktan para ve ün gibi iki geçici kıymet ve zevk elde edemezsem acaba yazı yazar mıydım?" (Halide Edip Adıvar)
-
Bulaşan, bulaşıcı
-
[isim]
Yaya, yoldan veya karşıdan karşıya geçen kimse, yolcu
- "Onları sokakta gördüğünüz zaman adi bir geçiciden farklı bulmazsınız, sanırsınız ki bir yazıcı ticarethanesine gidiyor." (Cenap Şehabettin)
-
[sıfat]
Çok sürmeyen
- GÖRECE
-
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl