Başında f olan 5 harfli 155 kelime var. F harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde f harfi olan kelimeler listesine ya da sonu f harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında f bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FASKA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı
-
[isim]
Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı
- FODUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Üstünlük taslayan, kibirlenen
-
[sıfat]
Üstünlük taslayan, kibirlenen
- FLÖRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dürtücü kılıç
-
Bu kılıç kullanılarak oynanan bir tür kılıç oyunu
-
[isim]
Dürtücü kılıç
- FANUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Süslü, ayaklı fener
-
Saat, mikroskop vb. araçları tozdan korumak için üzerlerine kapatılan, yarım küre biçiminde cam kap
-
Genellikle silindir biçiminde olan mum, gaz lambası vb. aydınlatma araçlarının çevresini kapatarak rüzgârdan koruyan cam
- "Madenî darbe ortada asılı avizenin fanuslarına çarptı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Süslü, ayaklı fener
- FİLET
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Derinliği her yerinde aynı olan sığ su alanı
-
[isim]
Derinliği her yerinde aynı olan sığ su alanı
- FUJER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eğrelti otu
-
[isim]
Eğrelti otu
- FIRAT
- ...
- FANTİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İskambil oyunlarında oğlan, bacak veya vale adlarıyla bilinen kâğıt
-
[isim]
İskambil oyunlarında oğlan, bacak veya vale adlarıyla bilinen kâğıt
- FİLSİ
-
-
[sıfat]
Fili andıran, file benzeyen, fil gibi
-
[sıfat]
Fili andıran, file benzeyen, fil gibi
- FALCI
-
-
[isim]
Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse
- "Falcılar, gelecekte olacakları bir bir bilir ve söyler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse
- FİSKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Parmak uçlarıyla yapılan hafif vuruş
- "Başının altından yastığı çektim ve yüzüne fiskeler hâlinde su serptim." (Peyami Safa)
- "Yumurta yiyince çocuğun derisi fiske fiske kabardı."
-
[sıfat]
İki parmak ucu ile tutulabilen miktarda olan
- "Yeniden dolan bardağa, bizim dost bir fiske kül daha attı." (Çetin Altan)
-
İnsan derisinde herhangi bir sebeple ortaya çıkan ufak ve içi su dolu kabartı
-
[isim]
Parmak uçlarıyla yapılan hafif vuruş
- FUAYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dinlenmelik
-
[isim]
Dinlenmelik
- FESAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bozukluk
- "Mide fesadı. Ahlak fesadı."
- "... resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma ... suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar." (Anayasa)
-
Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk
- "Birçokları kahveleri fesat yatağı saymayı sürdürürler." (Salâh Birsel)
-
Hile
-
[sıfat]
Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan (kimse)
- "Sen de ne fesat adamsın!"
-
[sıfat]
Karıştırıcı, ara bozucu (kimse)
-
[isim]
Bozukluk
- FLORA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Bitki örtüsü
-
[isim]
Bitki örtüsü
- FASIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bölüm, kısım, devre
- "Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu." (Peyami Safa)
-
Dönem, devre
- "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay
- "Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak." (Halide Edip Adıvar)
-
Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi
- "Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış." (Atilla İlhan)
-
Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
-
Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü
-
[isim]
Bölüm, kısım, devre
- FİŞKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çipo tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit veya hareketli demir askı
-
[isim]
Çipo tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit veya hareketli demir askı
- FASON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi, kesim
-
Malzemesi marka sahibi tarafından karşılanarak başka bir firmaya yaptırılan mal, fason mal
-
[isim]
Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi, kesim
- FIKRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik, anekdot
- "Nasrettin Hocanın hemen bütün fıkraları insanla vicdan arasındaki münasebete ilişkindir." (Burhan Felek)
-
Gazete veya dergilerde gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan ciddi veya eğlendirici yazı türü
- "Dişimi sıkıp da altı yedi fıkra birden çıkartırsam gazetenin yazıları aksamayacaktı." (Çetin Altan)
-
Kanun maddelerinin kendi içlerinde satır başlarıyla ayrıldıkları ufak bölümlerden her biri
- "Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir." (Anayasa)
-
Paragraf
-
Omur
-
[isim]
Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik, anekdot
- FONEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ses birimi
-
[isim]
Ses birimi
- FİNAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir işin sonu
-
Dönem sonu sınavı
-
Bir müzik parçasının son bölümü, bitiş
-
Elemeli yarışmalarda sonucu belirten karşılaşma
- "Basketbol finalleri bugün yapılacak."
-
[isim]
Bir işin sonu