Sonunda emek olan 8 harfli 97 kelime var. EMEK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde emek olan kelimeler listesine ya da başında emek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EKME, EMEK, KEME, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖZLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
-
Dikkatle bakmak, tarassut etmek
- "Hava değişikliklerini gözlemek havacılık için önemli bir iştir."
-
İncelemek, araştırmak
-
Gizlice bakmak, gözetlemek
-
Korumak, kollamak
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
- ÖTELEMEK
-
-
[-i]
Öteye götürmek
-
Belli olmayan bir süre ertelemek
-
[-i]
Öteye götürmek
- KİLLEMEK
-
-
[-i]
Kirli çamaşırları kil kullanarak tokaçla yıkamak
-
[-i]
Kirli çamaşırları kil kullanarak tokaçla yıkamak
- ÜTÜLEMEK
-
-
[-i]
Ütü ile buruşukluklarını gidermek
- "Bir erkek, hizmetçisini sevse ondan daha iyi kimsenin çamaşır ütüleyemeyeceğine inanır." (Refik Halit Karay)
-
Alevde tüylerini veya kabuğunu yakıp gidermek
- "Çakmak kıvılcım çıkardı, çıkarmasıyla pof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi." (Burhan Felek)
-
[-i]
Ütü ile buruşukluklarını gidermek
- BELLEMEK
-
-
[nsz]
Öğrenip akılda tutmak
- "Kasım lodosla girdi mi kış yumuşak olur diye bellemiş atalarımız." (Haldun Taner)
-
Sanmak
- "Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Öğrenip akılda tutmak
- TEZLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi çabuklaştırmak
-
[-i]
Bir şeyi çabuklaştırmak
- DİNLEMEK
-
-
[-i]
İşitmek için kulak vermek
- "Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak
- "Beni dinlersen bu işten vazgeç."
-
Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek
- "Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler." (Ömer Seyfettin)
-
Uymak, baş eğmek, itaat etmek
-
[-i]
İşitmek için kulak vermek
- YEMLEMEK
-
-
[-i]
Hayvana yem vermek, beslemek
-
Yem takmak
- "Paraketalarımızı yemledik, çekidüzen verdik..." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranmak
- "Harcadığım zamana ve çabaya karşılık elime tek kuruş geçmediği gibi Kâmil Bey'i yemleyebilmek için bir yığın da masrafa girmiştim." (Sulhi Dölek)
-
Toplara ağızotu koymak
-
[-i]
Hayvana yem vermek, beslemek
- ÇİTLEMEK
-
-
[-i]
Kabak çekirdeği, ayçiçeği, fıstık vb.nin kabuklarını çıkararak yemek
-
Çitle çevirmek
-
[-i]
Kabak çekirdeği, ayçiçeği, fıstık vb.nin kabuklarını çıkararak yemek
- YELSEMEK
-
-
[nsz]
Hava alarak bozulmak, bayatlamak
-
[nsz]
Hava alarak bozulmak, bayatlamak
- DEPREMEK
- ...
- YÜKLEMEK
-
-
[-i]
Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
-
Bir bilgisayar, disket vb.ne gerekli bilgileri aktarmak
-
Bir yükümlülük altına sokmak, sorumlu tutmak
- "Çocuğun bakımını ona yüklediler."
-
Bir suçu birinin üstüne atmak
- "Ne yapalım, elimizden geleni yaptık ama olmadı der, kabahati kör talihe yükler geçersin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir cisme elektrik gücü vermek
- "Fazla elektrik yüklemek akünün bozulmasına yol açar."
-
[-i]
Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
- KİŞNEMEK
-
-
[nsz]
At, bağırır gibi yüksek ses çıkarmak
- "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[nsz]
At, bağırır gibi yüksek ses çıkarmak
- KÜTLEMEK
-
-
[nsz]
Bir yere çarpıp "küt" diye ses çıkarmak
-
[nsz]
Bir yere çarpıp "küt" diye ses çıkarmak
- LİFLEMEK
-
-
[-i]
Vücudu lifle sabunlamak
-
[-i]
Vücudu lifle sabunlamak
- EVELEMEK
- ...
- DEFLEMEK
-
-
[-i]
Defetmek
-
[-i]
Defetmek
- BAŞYEMEK
-
-
[isim]
Geleneksel Türk mutfağında çorbadan sonra gelen en önemli yemek
-
[isim]
Geleneksel Türk mutfağında çorbadan sonra gelen en önemli yemek
- PEYLEMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyi önceden kendine ayırtmak
- "Ta uçta kendime bir yer peyleyip sineyim derken Gazi seslendi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Temin etmek, sağlamak
-
Ismarlamak
- "Günlerce uzak köylerden jandarmalar, şöhretli zağarlar getiriyorlar, kış için tavşan avına tazılar peyliyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bir şeyi önceden kendine ayırtmak
- KÜLLEMEK
-
-
[-i]
Genellikle ateşin üzerini külle örtmek
-
Bir acıyı, bir sıkıntıyı unutturmak
-
[-i]
Genellikle ateşin üzerini külle örtmek