Sonunda em olan 5 harfli 49 kelime var. EM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde em olan kelimeler listesine ya da başında em olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EM, ME

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FONEM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ses birimi

KEREM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
    • "Kerem et aklından çıkarma beni / Ağla, gözyaşını sil melul melul." (Karacaoğlan)
  2. Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf
    • "Bir başka kerem beklemez artık gelecekten." (Yahya Kemal Beyatlı)

DÖNEM

  1. [isim] Belli özellikleri olan zaman parçası, devre, devir, periyot
    • "Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre
    • "Meşrutiyet dönemi."
  3. Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki zaman süresi, devre
  4. Yarıyıl
    • "Kış dönemi sınavları."

VEREM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir organa ve en çok akciğerlere yerleşen Koh basilinin yol açtığı ateşli ve bulaşıcı bir hastalık, tüberküloz
    • "Annemin, genç yaşta veremden ölen rahmetli amcasını görmedim." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. [sıfat] Bu hastalığa tutulmuş, veremli
    • "Verem bir kadının duyguları."

İZLEM

  1. [isim] İzleme işi, izleme, takip
  2. Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol, strateji

ENLEM

  1. [isim] Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi

TÜREM
...
KIDEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir görevde rütbece eskilik
    • "Ali Fuad Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bir görevde geçirilen süre

ÇEKEM

  1. [isim] Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki

BİÇEM

  1. [isim] Üslup
    • "Bu küçük köy evini, nasıl bana benzeyen bir biçemde döşedim!" (Nezihe Meriç)

MADEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] "Değil mi ki, -diği için, -diğine göre" anlamlarında sebep göstermek için, başına getirildiği cümleyi daha sonraki cümleye bağlayan bir söz, mademki
    • "Bakma sen madem tanıdıkmış, bulur bir çaresini." (Çetin Altan)

SİTEM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtme
    • "Millî Mücadelenin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ancak müsaade ederseniz size başka bir cihetten sitem edeceğim." (Reşat Nuri Güntekin)

TOTEM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne, ongun

İŞLEM

  1. [isim] Bir işi sonuçlandırmak için yapılan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat
  2. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi
  3. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele
  4. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele
  5. Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi
    • "Her işlem yeni bir sayı bulmaya varır."

KÖSEM

  1. [isim] Kösemen
    • "Kösem koyun."

BAREM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge
    • "Bunların tek derdi barem basamaklarını aşarak bu mertebeye fırlayıvermekten ibarettir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ERDEM

  1. [isim] Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet
    • "Spor, alçak gönüllülük gibi bir erdem aşılar sporcuya." (Necati Cumalı)
  2. İnsanın ruhsal olgunluğu

KALEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
    • "Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Namık Kemal'in tek başına kalem oynattığı alanlarda başyazarlar, fıkra yazarları, sanat eleştiricileri yetişir." (Necati Cumalı)
    • "Söylediklerinin içinde kaleme gelir bir lakırtı yoktu." (Haldun Taner)
    • "Hemen kaleme sarıldı. Bir hafta her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi." (Halide Edip Adıvar)
  2. Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer
    • "Bütün bizim kalem böyle, geçen gün de Sıtkı Efendi o kör herifin istifasını kaybetti." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Kaleminden kan damlayan kavgacı yazarları sevmiyordu." (Tarık Buğra)
  3. Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç
    • "Taşçı kalemi."
    • "Oymacı kalemi."
  4. Çeşit, tür
    • "Üç kalem erzak."
    • "Beş kalem ilaç."
  5. Bazı deyimlerde yazı
    • "Kaleme almak."
    • "Kaleme gelmemek."
  6. Yazar
    • "Edebiyatımızın usta kalemlerinden..."

ÖZLEM

  1. [isim] Bir kimseyi veya bir şeyi görme, kavuşma isteği, hasret, tahassür
    • "Nasıl doysun, yılların özlemini gideriyor." (Atilla İlhan)
    • "Mustafa Kemal Paşa, özlemini çektiği bir yuvaya kavuşmuştur." (Haldun Taner)

TELEM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir metnin doğrudan doğruya gönderilmesini ve alıcı olarak basımevi harfleriyle yazılmasını sağlayan araç

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü