Sonunda eke olan 19 kelime var. EKE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde eke olan kelimeler listesine ya da başında eke olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BOYNUZLUTEKE
MÜSTEMLEKE
MÜTAREKE
FEZLEKE
DEREKE, HAREKE, MELEKE, ŞEBEKE, TELEKE, TENEKE, TEREKE
ÖREKE
FEKE, KEKE, LEKE, MEKE, TEKE, YEKE
EKE
E E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
EKE
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BOYNUZLUTEKE
-
-
[isim]
Kın kanatlılardan, kurtçuğu meşe ağaçlarında yaşayan bir böcek (Carambyx)
-
[isim]
Kın kanatlılardan, kurtçuğu meşe ağaçlarında yaşayan bir böcek (Carambyx)
- MÜSTEMLEKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sömürge
- "Liberalizm, müstemlekelerde tatbik edilmiş bir sistemdir." (Atatürk)
-
[isim]
Sömürge
- MÜTAREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ateşkes
-
[isim]
Ateşkes
- FEZLEKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özet, hülasa
-
Bir kararın kısaca yazılması
-
[isim]
Özet, hülasa
- HAREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
-
[isim]
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret
- DEREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşağı derece
- "... ben Bayraktar Paşazade Haluk Bey'in kızı, evime pansiyoner alacak derekeye düşeyim." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Aşağı derece
- ŞEBEKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
-
Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı
-
Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kimselerin tümü
- "Bütün dünyaya eroin gönderen geniş bir şebekenin peşindeydiler." (Reşat Enis)
-
[isim]
Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
- MELEKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık
- "Tahmin yapmaya yapmaya ya bu melekem büsbütün körleşirse..." (Haldun Taner)
-
Yeti
-
Yelken makarası
-
[isim]
Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık
- TENEKE
-
-
[isim]
Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac
-
Bu sacdan yapılmış
- "Teneke maşrapa. Teneke faraş."
-
Bu sacdan yapılan, yaklaşık yirmi litre hacmindeki kap
-
[sıfat]
Bu kabın aldığı miktarda olan
- "Köpek, balıkçının kumsalda bir çalı ateşi üzerinde kaynamakta olan bir teneke katranını devirmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac
- TEREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Miras
- "Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder." (Burhan Felek)
-
[isim]
Miras
- TELEKE
-
-
[isim]
Uzun ve sert kanat telekleri
-
[isim]
Uzun ve sert kanat telekleri
- ÖREKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek
-
[isim]
Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek
- YEKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
-
[isim]
Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
- FEKE
- ...
- KEKE
-
-
[sıfat]
Kekeme
-
[sıfat]
Kekeme
- TEKE
-
-
[isim]
Erkek keçi
- "Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir karides türü
-
Tüylü devenin erkeği ile tek hörgüçlü dişi devenin geriye melezlenmesinden elde edilen bir deve türü
-
[isim]
Erkek keçi
- MEKE
-
-
[isim]
Su kıyılarındaki böcekleri yiyerek yaşayan yaban ördeği
-
Alt çene
-
Çocukların oyun oynadıkları küçük ve yassı taş
-
Sönmüş yanardağ
-
Mısır ve tanesi
-
Mısır unundan yapılan ekmek
-
[isim]
Su kıyılarındaki böcekleri yiyerek yaşayan yaban ördeği
- LEKE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kirliliği gösteren iz
- "Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Çocuk giysisini leke etmiş."
- "Annemi kıskanıyor, bana leke sürmek istiyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk
- "Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk
-
Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibe
- "Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm
-
[isim]
Kirliliği gösteren iz
- EKE
-
-
[sıfat]
Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
-
[isim]
Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk
-
[sıfat]
Büyük, yetişkin, yaşlı, kart