Sonunda ek olan 8 harfli 449 kelime var. EK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ek olan kelimeler listesine ya da başında ek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEZİNMEK
-
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- "Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." (Peyami Safa)
-
Belirli bir çevre içinde gezip durmak
- "Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Özellikle doğaçtan yapılan müzikte, ezgiyi belli bir makam anlayışı içinde değişik perdeler üzerinde çalmak, dolaşmak
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- KÜÇÜLMEK
-
-
[nsz]
Büyükken herhangi bir sebeple küçük duruma gelmek
- "Pantolon yıkanınca küçüldü."
-
Büzülmek, hacimce ufalmak
-
Değer ve onurunu azaltacak davranışta bulunmak
-
[nsz]
Büyükken herhangi bir sebeple küçük duruma gelmek
- EMRETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Buyurmak, emir vermek
- "Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Buyurmak, emir vermek
- PEYLEMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyi önceden kendine ayırtmak
- "Ta uçta kendime bir yer peyleyip sineyim derken Gazi seslendi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Temin etmek, sağlamak
-
Ismarlamak
- "Günlerce uzak köylerden jandarmalar, şöhretli zağarlar getiriyorlar, kış için tavşan avına tazılar peyliyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bir şeyi önceden kendine ayırtmak
- ŞİŞİRMEK
-
-
[-i]
Şişkin bir duruma getirmek
- "Nefesinin olanca gücü ve hızıyla şişirdiği tulumu dudaklarına yanaştırdı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Abartmak
-
Bir sözü veya yazıyı gereksiz yere uzatmak
-
[nsz]
Baştan savma iş görmek
- "Şimdi çabuk tarafından bir senaryo şişirmeli." (Atilla İlhan)
-
[-i]
Şişkin bir duruma getirmek
- AHDETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-e]
Bir şeyi yapmak için kendi kendine söz vermek
- "Tek erkek sevmeye ve bu erkeği kendime âşık etmeye ahdetmiştim." (Refik Halit Karay)
-
Yemin etmek
- "Bu ailenin işini mukaddes bir vazife gibi yapmaya içimden ahdettim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-e]
Bir şeyi yapmak için kendi kendine söz vermek
- BELİRMEK
-
-
[nsz]
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
- "Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor." (Refik Halit Karay)
-
Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek
- "Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu." (Orhan Hançerlioğlu)
-
İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
- "O kibar cemiyete nasıl bir elbise ile gireceğini düşündü, manzara gözünün önünde belirdi." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
- BÜZÜLMEK
-
-
[nsz]
Büzme işi yapılmak
- "Sağ gözünün kuyruğu çiçek bozuğundan hafifçe büzülmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ankara'ya kadar bir köşeye büzülüp kaldım." (Aka Gündüz)
-
[-e]
Korku, şaşkınlık, soğuk vb. etkenlerle bir kenara sinmek, bir kenara çekilmek
- "Geniş hasırlı sofanın bir kenarına da biz büzülmüştük." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Büzme işi yapılmak
- DİRETMEK
-
-
[nsz]
Direnmek, ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek
- "Annesi ile ablası adamın kaçırılacak bir kısmet olmadığını öne sürerek evlenmesi için diretiyorlardı." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Direnmek, ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek
- EĞİRTMEK
-
-
[-i]
Eğirme işi yaptırmak
-
[-i]
Eğirme işi yaptırmak
- GİRİŞMEK
-
-
[-e]
Bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak, teşebbüs etmek
- "Erkek arkadaşları ile sosyal nizam üzerinde sonu gelmeyen tartışmalara girişirdi." (Haldun Taner)
-
Kalkışmak
-
Birbirina karışmak
-
Dövmeye başlamak
-
Kavgaya tutuşmak
-
[-e]
Bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak, teşebbüs etmek
- GÜVENMEK
-
-
[-e]
Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek
- "Bu işte size güveniyorum. Kendimi kuvvetli görmek biraz fazla kendime güvenmek olur." (Halide Edip Adıvar)
-
[-e]
Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek
- SEĞRİMEK
-
-
[nsz]
Seğirmek
-
[nsz]
Seğirmek
- BEZENMEK
-
-
[nsz]
Bezeme işine konu olmak, süslenmek
- "Yüzlerce sene vakıflarla bezenecek olan İstanbul'da fetihten sonra, millî mimar, yeni bir merhaleye girmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Bezeme işine konu olmak, süslenmek
- TÜPLEMEK
-
-
[-i]
Tüpe yerleştirmek, doldurmak
-
[-i]
Tüpe yerleştirmek, doldurmak
- ÜÇLEŞMEK
-
-
[nsz]
Üçe çıkmak, bir veya ikiyken üç olmak
-
[nsz]
Üçe çıkmak, bir veya ikiyken üç olmak
- VAZETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Koymak
- "Dünyaya ilk defa olmak üzere monogaminin temel taşını vazettiler." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Koymak
- DÜZELMEK
-
-
[nsz]
Düz duruma gelmek, düzleşmek
- "Burada toprak basıla basıla düzelmiş."
-
Kötü, bozulmuş bir durumdayken düzenli duruma gelmek
- "İşler düzeldi. Vapur seferleri düzeldi."
-
Soğuk ve yağış azalmak
-
Hasta iyileşmek
- "Sen merak etme, yavrucak yakında düzelir." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[nsz]
Düz duruma gelmek, düzleşmek
- KÖRELMEK
-
-
[nsz]
Keskinliğini yitirmek
- "Bıçak köreldi."
-
Suyu çekilmek
- "Kuyu köreldi."
-
Ateş veya ışık sönecek duruma gelmek
-
Değer, önem veya yeteneğini yitirmek
-
Soyu tükenmek
- "Bu aile köreldi."
-
Bir organ beslenemeyerek küçülmek, dumura uğramak
-
[nsz]
Keskinliğini yitirmek
- YEŞERMEK
-
-
[nsz]
Bitki yaprak vermek, yapraklanmak
-
Yeşil renk almak, yeşillenmek
- "Okulun arkasındaki tepeler, yağan yağmurlardan sonra yeşermişti." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Bitki yaprak vermek, yapraklanmak