Başında dol olan 8 harfli 15 kelime var. Dol ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde dol olan kelimeler listesine ya da sonu dol ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında dol bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

D L O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

DO, OD, OL

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DOLMUŞÇU

  1. [isim] Dolmuş işleten kimse
    • "Dolmuşçuların çoğu da babasının, anasının evini satarak bir araba edinmiştir." (Falih Rıfkı Atay)

DOLAPSIZ
...
DOLUNMAK
...
DOLAMBAÇ

  1. [isim] Dolanarak giden, dönerek uzanan yolun kıvrıntısı
    • "Bu yolun dolambaçları çoktur."
  2. İç kulak
  3. Başlık
    • "Atımı bağladım darağacına / Perçemim dolaştı dolambacıma." (Halk türküsü)

DOLAŞMAK

  1. [nsz] Gezmek, gezinmek
    • "Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Doğru gitmeyip yolu uzatmak
    • "Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız."
  3. Dönüp başka bir yönden gelmek
    • "Dolaş da arka kapıdan gel."
  4. Kan, damarlarda yer değiştirmek
    • "Damarlarında aynı kan dolaşıyor."
  5. Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek
    • "Saçları taranmamaktan dolaşmış."
  6. [-i] Bir yeri belli bir amaçla gezmek
    • "Müzeleri dolaşmak."
  7. Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek
  8. Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek
  9. Gezinmek
  10. Çok kimse tarafından söylenmek
  11. Belirmek
    • "Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

DOLGANCA
...
DOLANMAK

  1. [-e] Bir şeyin çevresine sarılmak
    • "Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz." (Ahmet Ümit)
  2. [nsz] Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak
    • "Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi." (Çetin Altan)
  3. [nsz] Karışmak, dolaşmak
  4. [-de] Gelişigüzel gezmek
    • "Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu." (Necati Cumalı)

DOLDURUŞ

  1. [isim] Doldurma işi veya biçimi
    • "Kimler dolduruşa getirdi sizleri, kimlere kandınız?" (Ayşe Kulin)

DOLGUNCA

  1. [sıfat] Biraz şişman
  2. Fazlaca, çokça, bol
    • "Sonra daha dolgunca bir maaşla bir tütün şirketine kasadar oldu." (Reşat Nuri Güntekin)

DOLAYSIZ

  1. [sıfat] Doğrudan doğruya olan, vasıtasız, bilavasıta
    • "Yazarın bize dolaysız biçimde betimlediği başkişi nasıl bir erkek?" (Selim İleri)
  2. [zarf] Araya herhangi bir araç girmeden
    • "Kadının üretime dolaysız katılması, ona ekonomik özgürlüğünü sağlamaktır." (Atilla İlhan)

DOLUŞMAK

  1. [nsz] Bir yerde toplanmak, bir araya gelmek

DOLMALIK

  1. [sıfat] Dolma yapmaya yarar
    • "Dolmalık fıstık."

DOLDURMA

  1. [isim] Doldurmak işi
    • "İstasyon çeşmesinden sularını doldurmaya giden babalar, kardeşler..." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Gereksiz söz ve benzetmelerle dolu anlatım
  3. Yükleme

DOLAKSIZ

  1. [sıfat] Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan
    • "Adamın sırtında yakasız bir mintanı, bacaklarında da dolaksız bir külot vardı." (Haldun Taner)

DOLUKMAK

  1. [nsz] Göz yaşarmak, ağlayacak duruma gelmek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü