Başında d olan 4 harfli 88 kelime var. D harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde d harfi olan kelimeler listesine ya da sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında d bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DAYI

  1. [isim] Annenin erkek kardeşi
  2. Cesur, yiğit
  3. [ünlem] Yaşlı erkeklere söylenen bir seslenme sözü
    • "O kadarcık okumaktan kanun anlaşılsa avukata ekmek mi kalırdı, dayı!" (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Kayırıcı
    • "Bunların çok bariz olan bir tarafı da siyasi dayıları sık sık değiştirmeleridir." (Peyami Safa)
  5. Kabadayı
  6. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Tunus, Cezayir ve Trablusgarp'ta seçimle başa getirilen yönetici

DARP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vurma, dövme
  2. Çarpma
  3. Vuruş

DİBA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş

DAİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sürekli, sonsuz
  2. [zarf] Daima

DİYE

  1. [zarf] Herhangi bir yargıya vararak
  2. Niteleyerek
  3. Sanarak, diyerek

DANS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks
    • "Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur." (Peyami Safa)
    • "Demin tek başına dans ederek yaptığım soytarılıklardan utanıyorum." (Refik Halit Karay)

DATA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Veri
  2. Aslında kendileri ekonomik olmayan ancak ekonomi dünyasını dışarıdan kuşatan veya çerçeveleyen, nüfus, teknik bilgi, hukuk düzeni ve yönetim biçimi ögelerinden her biri

DÜSE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de üç benekli olan yanlarının üste gelmesi

DÖRT

  1. [isim] Dört sayısının adı
    • "Ülkemizde, elbette yüz binlerce mutlu, sıhhatli, şen, dört başı mamur çocuk var." (Talât Halman)
    • "Oğulları babasını iyileştirmek için dört bir yana koşuşurdu." (Atilla İlhan)
    • "Cemil, Cemil! diye haykırarak yağmurun altında dört dönüyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ömrünü dört duvar arasında geçirmiş, çocuklarından başka insan yüzü görmemiş temiz bir ev kadını birdenbire değişemezdi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bu sayıyı gösteren 4, IV rakamlarının adı
    • "Bizi memnun etmek için etrafımızda dört dönüyordu." (Çetin Altan)
  3. [sıfat] Üçten bir artık

DELK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ovma, ovuşturma
  2. Sürtünme

DİNÇ

  1. [sıfat] Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana
    • "Kısa kesilmiş çember sakallı, iri ağızlı, yetmişlik, dinç bir ihtiyar." (Memduh Şevket Esendal)

DENK

  1. [sıfat] Ağırlık bakımından eşit olan
    • "Neleri, nasıl yazacağımıza gelince, yaşadığım günden başlayıp, denk geldikçe geriye dönüşlerle." (Nezihe Meriç)
    • "Bizimkinin evde olmadığı bir zamana denk getirirsem çağıracağım, bakalım gelecek mi?" (Çetin Altan)
    • "Şehrin ortasında bir kurulu düzen var ki dengi dengine işleyip duruyor." (Nezihe Meriç)
  2. 0,80175 g olan ağırlık ölçü birimi
    • "Dolunun her biri, denk gelse bir kafa yarardı." (Tarık Buğra)
  3. Uygun, nitelik yönünden eşit

DİSK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Disk atmada kullanılan, erkekler için 2, kadınlar için 1 kg ağırlığında, genellikle metal bir çember ile çevrelenmiş tahta ağırşak
  2. Gramofon plağı
  3. Omurları birbirine birleştiren ana madde
  4. İnce ve çapı oldukça büyük teker şeklinde parça
    • "Eksantpil diski."

DERÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alma, toplama
  2. Kaydetme

DELİ

  1. [sıfat] Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun
    • "İki genç, deli gibi birbirlerini seviyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Deli oluyordu çocuklara, onlarsız edemiyordu."
    • "Teğmenin, teyzem dediği, altmışlık, altmış beşlik, suratı hâlâ düzgünlü, kirpikleri hâlâ sürmeli, deli saraylı gibi bir kadıncağızmış." (Haldun Taner)
    • "Kitap delisi. Oyun delisi. Sinema delisi."
  2. Coşkun, azgın (hayvan, duygu vb.)
    • "Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi çevireceğini bilemiyordu." (Tarık Buğra)
    • "En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner." (Haldun Taner)
  3. Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın
    • "Ben delinin biriyim, ateşe girerim." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye yapıştı." (Rıfat Ilgaz)

DEME

  1. [isim] Demek işi
    • "Tencere dibin kara hikâyesi, kimin kime ne demeye hakkı var?" (Haldun Taner)
    • "Çağımızı kötülemek, bugün gerçek şair, eskisinden azdır demeye getirmek için mi söylüyorum bunları..." (Nurullah ataç)
    • "İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı."
    • "Ne demek! "Dörde kadar evlenir erkek" demeye kalmadan başladı şirretliğe." (Mehmet Akif Ersoy)
  2. Anlam
    • "Bu söz ne demeye gelir?"
  3. Halk edebiyatında şiir
  4. Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad
  5. Ağıt
  6. Atasözü

DART

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bakınız oklama (2)

DOST

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı
    • "Dostlar beni hatırlasın." (Âşık Veysel)
    • "Yolda iki dost edinip on gün birisinin, on gün ötekinin erzak torbasından karnını doyurdu." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Otelde tanıdıkları içinde en çok sevdiği Edibe Hanım, kendi kendine bulup dost olduğu bir genç hanım." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Doğrusu böyle bir düğün dostlar başınaydı. Arkadaşları arasında, günlerden beri hep bunun lafı ediliyordu." (R. Çalapala)
  2. Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo
    • "Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Sahibine sevgi gösteren hayvan
    • "Köpek insan dostudur."
  4. Bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse
    • "Kitap dostu."
  5. [sıfat] İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan
    • "Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar." (Tarık Buğra)

DONE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Veri

DEDE

  1. [isim] Torunu olan erkek, büyük baba, büyük peder
    • "Dedenin kabri yanında bir çukur kazılmış." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Büyük babadan başlayarak geriye doğru atalardan her biri
  3. Mevlevi tarikatında çile doldurmuş olan dervişlere verilen unvan
  4. [ünlem] Yaşlı erkeklere söylenen bir seslenme sözü

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü