Başında bul olan 7 harfli 19 kelime var. Bul ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bul olan kelimeler listesine ya da sonu bul ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bul bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
B L U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BUL
2 Harfli Kelimeler
BU
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BULAŞMA
-
-
[isim]
Bulaşmak işi
-
[isim]
Bulaşmak işi
- BULUNTU
-
-
[isim]
Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya
-
Sokakta bulunup alınan çocuk
-
Herhangi bir yerde bulunup gerçekten veya hükmen sahibi bulunmayan mal
-
[isim]
Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya
- BULUTSU
-
-
[isim]
Uzayda gaz ve toz bulutu, nebülöz
-
[isim]
Uzayda gaz ve toz bulutu, nebülöz
- BULUNMA
-
-
[isim]
Bulunmak işi
-
[isim]
Bulunmak işi
- BULAŞLI
- ...
- BULANIK
-
-
[sıfat]
Bulanmış olan, duru olmayan
- "Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bulutlu, kapalı (hava)
-
Açık seçik görünmeyen, net olmayan
- "Bulanık görüntü."
-
Donuk, anlamsız, fersiz (bakış)
- "Dimdik oturuyor, bulanık ve ıslak gözlerle ona bakıyordu." (Peyami Safa)
-
Niteliği tam anlaşılmayan
- "İzmir-Bursa yolculuğundan dönüşümde ben böyle bulanık bir politika havası içinde bulmuştum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Bulanmış olan, duru olmayan
- BULUNAK
-
-
[isim]
Adres
-
[isim]
Adres
- BULANMA
-
-
[isim]
Bulanmak işi
-
[isim]
Bulanmak işi
- BULATMA
-
-
[isim]
Bulatmak işi
-
[isim]
Bulatmak işi
- BULAMAÇ
-
-
[isim]
Sulu, cıvık hamur
-
Bu koyulukta yapılan çeşitli hamur yemekleri
- "Tatlı bulamaç."
-
[sıfat]
Karışık, oradan buradan toplanmış
- "Az çok bulamaç olan romantizm şiirinin daha imbikten geçmiş taraflarına geldim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Sulu, cıvık hamur
- BULAMAK
-
-
[-i]
Bir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak
- "Balığı una bulamak."
-
Kirletmek
- "Çocuk üstünü başını çamura bulamış."
-
[-i]
Bir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak
- BULUŞMA
-
-
[isim]
Buluşmak işi
- "Bu yeniden buluşma ikisi için de biraz acıklı oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Buluşmak işi
- BULANIŞ
-
-
[isim]
Bulanma işi veya biçimi
-
[isim]
Bulanma işi veya biçimi
- BULAŞIK
-
-
[isim]
Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
- "Tava indirilir, tepsilere dökülür, tepsiler güneşe konur, yıkanacak bulaşıklar kuyu başına götürülür." (Memduh Şevket Esendal)
-
İz, etki, kalıntı
- "Daha balayının bulaşığı geçmedi." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Kirli
- "Bulaşık kap."
-
[sıfat]
Düzensiz, karışık
- "Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Yapışkan, sulu
- "Bulaşık adam."
-
[isim]
Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
- BULGARİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Dört telli bağlama
-
[isim]
Dört telli bağlama
- BULMACA
-
-
[isim]
Çeşitli biçimlerde düzenlenen ve düşündürerek, aratarak buldurmayı amaç edinen oyun
- "Ulus gazetesinde Fikret Adil çapraz sözcük bulmacaları düzenliyor." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Çeşitli biçimlerde düzenlenen ve düşündürerek, aratarak buldurmayı amaç edinen oyun
- BULANTI
-
-
[isim]
Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum
- "Midesindeki bulantı geçmiş, kulakları artık uğuldamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?" (Aka Gündüz)
-
[isim]
Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum
- BULUNUŞ
-
-
[isim]
Bulunma işi veya biçimi
-
[isim]
Bulunma işi veya biçimi
- BULUTLU
-
-
[sıfat]
Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış
-
Karışık, net olmayan (bellek)
-
Üzerinde bulut varmış gibi bulanık görünen
-
[sıfat]
Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış