Başında bu olan 5 harfli 41 kelime var. Bu ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bu olan kelimeler listesine ya da sonu bu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında bu bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BUDUN
-
-
[isim]
Kavim
-
Ulus, millet
-
[isim]
Kavim
- BUTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazı aletleri çalıştırmaya yarayan düğme
- "Gözlerimle aradım, zil butonuna benzer bir şey de göremedim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bazı aletleri çalıştırmaya yarayan düğme
- BURMA
-
-
[isim]
Burmak işi
-
Sarığıburma tatlısının kısa söylenişi
-
Burularak yapılmış bilezik
-
[sıfat]
Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış
- "Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim." (Halide Edip Adıvar)
-
Hadım etme, iğdiş etme
-
Musluk
-
Eğrilmek için bükülmüş yün
-
Yaşken burularak kurutulan ot
-
Kuru incir
-
[isim]
Burmak işi
- BURUK
-
-
[sıfat]
Burulmuş olan
-
Tadı kekre olan (meyve)
- "Vişne şerbetinin bu buruk tadı gerçek midir?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Uygun olmayan şartlar sonucu dönerek büyüyen ağacın kerestesi
-
Alınarak küskünlük gösteren, gücenmiş (kimse)
- "Rahmi'ye karşı o da ötekiler gibi buruktu." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Burulmuş olan
- BUTLU
-
-
[sıfat]
Budu olan
-
[sıfat]
Budu olan
- BUHAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Isı etkisiyle sıvıların ve bazı katıların dönüştükleri gaz durumu
- "Bu bombardımanda ne yeni silahların çelik sesini işittik ne de buharı andıran dumanla karışık şimşeği gözlerimizi kamaştırdı." (Refik Halit Karay)
- "Sanki buhar olup göğe çekilmişlerdi." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Isı etkisiyle sıvıların ve bazı katıların dönüştükleri gaz durumu
- BUZLU
-
-
[sıfat]
Buz tutmuş, buz bağlamış olan
- "Buzlu dere."
-
Buz içinde tutularak, içine buz katılarak soğutulmuş
- "Serin bir yerde oturuyor, buzlu şurubunu, buzlu içkisini içiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Buğulanmış gibi olan, saydam olmayan
- "Kalem odasından buzlu bir camekânla ayrılmış..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Buz tutmuş, buz bağlamış olan
- BUKLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- BUYMA
-
-
[isim]
Buymak işi
-
[isim]
Buymak işi
- BUYOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle hastalık anında kullanılan sıcak su torbası
-
[isim]
Genellikle hastalık anında kullanılan sıcak su torbası
- BURCU
-
-
[isim]
Güzel koku, ıtır
-
[isim]
Güzel koku, ıtır
- BUŞON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şişeyi kapatmaya yarayan tapa
-
[isim]
Şişeyi kapatmaya yarayan tapa
- BUGÜN
-
-
[isim]
İçinde bulunduğumuz gün
- "Bugünün işini yarına bırakma."
- "Bugünden yarına yiyecek ekmeği olmayanlar için para ve mal her şeyden üstündür." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İçinde bulunduğumuz çağ, zaman
- "Bugünün çoluğu çocuğu hep sakallı." (Haldun Taner)
-
[zarf]
İçinde bulunduğumuz günde
- "Bugün hava güzel."
-
[isim]
İçinde bulunduğumuz gün
- BULGU
-
-
[isim]
Var olduğu hâlde bilinmeyeni bulup ortaya çıkarma işi ve bu işin sonunda elde edilen şey
-
Araştırma verilerinin çözümlenmesinden çıkarılan bilimsel sonuç, netice
- "Banka bu gibi bulguları işletmek için para veren bir kurumdur."
-
Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun, hastalığın belirlenmesine yarayan olgu veya olay, belirgi, araz, semptom
-
[isim]
Var olduğu hâlde bilinmeyeni bulup ortaya çıkarma işi ve bu işin sonunda elde edilen şey
- BUĞUR
-
-
[isim]
Buğra
-
[isim]
Buğra
- BUÇUK
-
-
[sıfat]
... ve yarım
- "Üç buçuk senedir ben bu sallantıya şahit oldum." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
... ve yarım
- BUKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çiçek demeti
-
[isim]
Çiçek demeti
- BUDAK
-
-
[isim]
Ağacın dal olacak sürgünü
-
Dalın gövde içindeki başlangıç yeri olan ve tahtalarda görülen yuvarlak koyuca renkte sert bölüm
-
[isim]
Ağacın dal olacak sürgünü
- BUCAK
-
-
[isim]
Kenar, köşe, yer
- "Bunlardan sonra köşede, bucakta, kendi âleminde yaşayan Türkler vardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İlçelerin, bir müdürle yönetilen bölümlerinden her biri, nahiye
-
[isim]
Kenar, köşe, yer
- BULAŞ
- ...