Başında be olan 5 harfli 70 kelime var. Be ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde be olan kelimeler listesine ya da sonu be ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında be bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BEMOL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir sesin yarım ton kalınlaştırılacağını gösteren nota işareti
  2. Böylece kalınlaştırılmış ses
    • "Si bemol."

BELKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Olabilir ki, muhtemel olarak
    • "Belki de bu durumun kusuru bizde." (Burhan Felek)
  2. [bağlaç] Olsa olsa, ya ... ya ..., ihtimal
    • "Belki bir sabah vakti, belki bir gece yarısı / Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz." (Zeki Ömer Defne)

BEYAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ak, kara, siyah karşıtı
    • "Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Müdür, arkasına beyaz bir gömlek giymiş, ellerini de göbeğinin üstünden kavuşturmuş." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Beyaz ırktan olan kimse
    • "Agni'nin iki kızı var, biri beyaz, biri siyah." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Baskıda normal karalıkta görünen harf çeşidi

BEGÜM

  1. [isim] Hint prenseslerine verilen unvan

BELİK

  1. [isim] Saç örgüsü

BESİN

  1. [isim] Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda
  2. Yaşamak, varlığını sürdürmek için gerekli şey

BETİK

  1. [isim] Yazılı olan şey, kitap, mektup, tezkere, pusula
    • "Kanılarımız, rengimiz, görüşümüz betikte belirecek." (Haldun Taner)

BEZİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İki, üç veya dört kişi arasında 96 kâğıtla oynanan bir çeşit iskambil kâğıdı oyunu
    • "Beybabanın bezik oynayışı da pek alengirlidir." (Salâh Birsel)

BELCE

  1. [isim] İki kaş arası

BENDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kul, köle
    • "Aynı zamanda, bu has ve vefakâr bendesine mim koymuştu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Lütuf buyurup vapura kadar geldiğinizden dolayı bendenizi minnettar ettiniz, efendim." (Refik Halit Karay)
    • "Bendeniz cennet kuşu Tahir."

BEŞLİ

  1. [sıfat] Beş parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden beş tane bulunan
  2. [isim] İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde beş işareti bulunan kâğıt veya pul
  3. [isim] Divan edebiyatında beş dizeli bölümlerden oluşmuş manzume, muhammes
  4. [isim] Halk edebiyatında üçlemeli bir bende, konu ile ilgili aynı ölçüde bir çift dizenin bağlanmasıyla oluşan manzume
  5. [isim] Beş ses veya beş müzik aracı için yazılan müzik eseri, kentet
  6. [isim] Beş müzisyenin çaldığı caz orkestrası

BEŞİZ

  1. [sıfat] Beşi bir arada doğan (çocuk)

BEKAS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çulluk

BEZME

  1. [isim] Bezmek işi

BENCE

  1. [zarf] Bana göre, benim düşüncemce
    • "Bence büyük bir hizmet görmüş oldu." (Burhan Felek)

BECİT
...
BEDEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Değer, fiyat, kıymet
  2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık
    • "Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var." (Aka Gündüz)
  3. Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse
  4. [sıfat] Eşit, denk
    • "Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki bütün bir hayata bedeldir." (Refik Halit Karay)
  5. Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para
    • "Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  6. Uşak, hizmetçi, çoban

BEYAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söyleme, bildirme
    • "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı

BESTE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü
    • "Belki hâlâ o besteler çalınır / Gemiler geçmeyen bir ummanda." (Yahya Kemal Beyatlı)

BEKÇİ

  1. [isim] Bir şeyi veya bir yeri bekleyip korumakla görevli kimse
    • "Karşı odaya bekçi oldun dedi, ilk aylığımı verdiler." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Yıkılan o saltanatlar üzerinde bir kandil gibi artık sonsuzluğa dek bekçi kalacaktı." (Ruşen Eşref Ünaydın)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü