Başında b olan 5 harfli 391 kelime var. B harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde b harfi olan kelimeler listesine ya da sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında b bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BEYAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ak, kara, siyah karşıtı
    • "Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Müdür, arkasına beyaz bir gömlek giymiş, ellerini de göbeğinin üstünden kavuşturmuş." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Beyaz ırktan olan kimse
    • "Agni'nin iki kızı var, biri beyaz, biri siyah." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Baskıda normal karalıkta görünen harf çeşidi

BİÇKİ

  1. [isim] Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme işi

BEŞLİ

  1. [sıfat] Beş parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden beş tane bulunan
  2. [isim] İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde beş işareti bulunan kâğıt veya pul
  3. [isim] Divan edebiyatında beş dizeli bölümlerden oluşmuş manzume, muhammes
  4. [isim] Halk edebiyatında üçlemeli bir bende, konu ile ilgili aynı ölçüde bir çift dizenin bağlanmasıyla oluşan manzume
  5. [isim] Beş ses veya beş müzik aracı için yazılan müzik eseri, kentet
  6. [isim] Beş müzisyenin çaldığı caz orkestrası

BİBER

  1. [isim] Patlıcangillerden, yurdumuzda çok yetişen ve çeşitli türleri bulunan bir bitki (Capsicum annuum)
    • "Türk biberi, Hint biberi, Macar biberi."
  2. Bu bitkinin tazeyken sebze olarak yenilen ürünü
  3. Bu bitkinin kurutulup baharat olarak yararlanılan ürünü

BEZCİ

  1. [isim] Bez yapan veya alıp satan kimse

BASİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı
    • "Derin hislerden uzak, basit zevklere düşkün, bütün manasıyla alafranga bir adamdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Kolay
    • "En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi." (Haldun Taner)
  3. Süssüz, gösterişsiz
    • "Üstünde basit ve kapalı bir çarşaf vardı." (Aka Gündüz)
  4. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz
    • "Bu, fikirsiz, basit ve masum bir çocuk hafifliği değildi." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan
    • "Bu basit takılmalar, her seferinde onları güldürdü." (Necati Cumalı)

BEYİN

  1. [isim] Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
    • "Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor." (Orhan Kemal)
    • "Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı." (Haldun Taner)
    • "Beyni sulanan bu ayyaş, iğrenç mahluku onlara anlatmakta ne fayda olabilirdi." (Mahmut Yesari)
    • "Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü." (Erhan Bener)
  2. Muhakeme, usa vurma
  3. Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse
  4. Akıl, anlayış
  5. Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse
    • "Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden biridir." (Haldun Taner)

BİNLİ
...
BİTEY

  1. [isim] Bitki örtüsü

BASTI

  1. [isim] Kıyma ile pişirilmiş sebze
    • "Kabak bastısı. Patlıcan bastısı."

BUNLU

  1. [sıfat] Sıkıntılı

BATIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Doğru ve haklı olmayan
  2. Çürük, temelsiz
  3. Geçersiz
    • "Bütün kıymet hükümlerinin batıl ve bütün ölçülerin bozuk olduğunu ispat yolunda birbiriyle müsabaka eden muharrir ve mütefekkirlerin adedi, o devirde, sayılmayacak kadar çoktu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Asılsız

BEKAS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çulluk

BİNER

  1. [sıfat] Bin sayısının üleştirme biçimi, her birine bin, her defasında bini bir arada olan

BİLGİ

  1. [isim] İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
    • "Bildiği ahbaplardan Sami Bey hakkında bilgi edinme ve tanışma yolu bulmak." (Refik Halit Karay)
    • "Sormuş, soruşturmuş, ailesi ve çevresine ilişkin bir sürü bilgi toplamıştı." (Atilla İlhan)
  2. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf
    • "Babası, önce ona, Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti." (Halide Edip Adıvar)
  3. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf
  4. Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler
  5. Bilim
    • "Doğa bilgisi."
  6. Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam

BİLME

  1. [isim] Bilmek işi
  2. Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma
  3. Bilgi edinmenin gaye ve sonucu

BOYOZ

  1. [isim] Kuş yuvası biçimi verilmiş milföy hamurunun içine kıyma, patates, peynir vb. malzemeler konulduktan sonra üzerine pudra şekeri veya tahin dökülerek hazırlanan bir çeşit börek

BALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bale yapan erkek sanatçı

BAKAÇ

  1. [isim] Dürbün
  2. Vizör

BORAK

  1. [sıfat] Bor (I)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü