Başında b olan 5 harfli 391 kelime var. B harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde b harfi olan kelimeler listesine ya da sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında b bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAKIŞ
-
-
[isim]
Bakma işi veya biçimi
- "Bakışları adamakıllı öfkeli olurdu." (Salâh Birsel)
- "İki yanından bağrışanlara anlamadığı bir dilden konuşuyorlarmış gibi birer bakış attı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bakma işi veya biçimi
- BOYCA
-
-
[zarf]
Boy bakımından
- "Güçlü kuvvetli kız, boyca ondan en az iki karış yüksek." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Boy bakımından
- BAĞAN
-
-
[isim]
Vakti gelmeden ölü doğan yavru, düşük
-
Ölü doğan kuzunun derisi
-
[isim]
Vakti gelmeden ölü doğan yavru, düşük
- BÖBÜR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Memelilerden, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, yırtıcı hayvan (Hyrax syriensis)
-
Böbürlenme, kibir
- "Evet ağzı ile değilse de sakalı ile böyle der, kendine için için böyle bir üstünlük böbürü yaratırdı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Memelilerden, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, yırtıcı hayvan (Hyrax syriensis)
- BAROK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
M.S. 1600-1750 yılları arasındaki klasik sanatı izleyen resim ve mimarlık üslubu
- "Barok üslubu dağınık, yüklü, şişkin biçimlerin aşırı ölçüde yığılmasıyla kendini gösterir."
-
Batı edebiyatlarında dengeden çok harekete, düşünceden çok duyuma, biçimlerin serbestçe yaratılmasından duyulan coşkuya önem veren, abartmalı, etkileyici, çelişkiden çekinmeyen edebiyat akımı
-
[isim]
M.S. 1600-1750 yılları arasındaki klasik sanatı izleyen resim ve mimarlık üslubu
- BEŞİK
-
-
[isim]
Bebekleri yatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmış sallanır bir çeşit küçük karyola
- "Ayaklarının ucuna basarak beşiğin yanına geldi." (Halide Edip Adıvar)
-
Ambalajlanacak malın biçimine uygun olarak alta konulan parça veya parçaların tümü
-
Bir şeyin doğup geliştiği yer
- "Sırbistan'ın beşiği ve kaynağı burasıdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yüzüstü yatışta, geriye bükülü ayak bileklerini ellerle kavrayarak karın üzerinde baş ve ayak yönünde sallanma
-
[isim]
Bebekleri yatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmış sallanır bir çeşit küçük karyola
- BOBİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Makara
-
Fotoğraf filmi rulosu
- "Ama bobin bittiği için kamera kendisini bile görüntüleyememiştir." (Salâh Birsel)
-
Tampon silindiri veya mihver boru etrafına sarılmış kâğıt veya kartonun sürekli uzunluğu
-
İçinden elektrik akımı geçebilen yalıtılmış tel ile bu telin sarılı bulunduğu silindirden oluşan aygıt
-
[isim]
Makara
- BOYLU
-
-
[sıfat]
Boyu olan
- "Hatırlayabildiğim kadar annem orta boylu idi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Boyu benzerlerinden uzun olan
- "Sahneye birbirinden enli ve boylu dört taze birbiri ardınca girdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Boyu olan
- BÜTEY
- ...
- BORAK
-
-
[sıfat]
Bor (I)
-
[sıfat]
Bor (I)
- BARBA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İhtiyar Rum meyhanecisi
- "Barba, şuradan bize yarım okka rakı doldur." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
İhtiyar Rum meyhanecisi
- BAZEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ara sıra
- "Bazen bu yeknesak hayat beni çok sıkıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Ara sıra
- BÖLÜK
-
-
[isim]
Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım
- "Bir kandil günü öteki bölükteki büyük hanımın elini öpmeye gitmiştim." (Burhan Felek)
-
Saç örgüsü
-
Hizip
-
Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik
- "Şehre giren kuvvetlerimiz iki süvari bölüğünden ibaretmiş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
On kuralına göre yazılan bir tam sayının, sağdan sola doğru üçer üçer ayrılan basamaklarından her bir üçlü takımı
- "Birler bölüğü, binler bölüğü, milyonlar bölüğü."
-
[isim]
Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım
- BÜĞET
-
-
[isim]
Gölet
-
[isim]
Gölet
- BARDO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aygır ile dişi eşek çiftleşmesinden üretilen hayvan
-
[isim]
Aygır ile dişi eşek çiftleşmesinden üretilen hayvan
- BEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
- "Kendince uğur denediği bazı beyitleri okudu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ev
-
[isim]
Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
- BİRUN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Osmanlı sarayında Harem dairesinin ve Enderun'un dışında kalan bölüm
-
[isim]
Osmanlı sarayında Harem dairesinin ve Enderun'un dışında kalan bölüm
- BUKLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- BİTEY
-
-
[isim]
Bitki örtüsü
-
[isim]
Bitki örtüsü
- BOHÇA
-
-
[isim]
İçine çamaşır, elbise vb. koyup sarılan dört köşe kumaş
- "Hemen hemen her giyim eşyası bohçada ve sandıkta saklanırdı." (Refik Halit Karay)
- "Günün birinde bohçasını koltuğuna alıp kıyı mahallelerden birinde oturan ablası Fitnat Hanım'ın evine gitti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ufak ve seçme tütün dengi
-
[isim]
İçine çamaşır, elbise vb. koyup sarılan dört köşe kumaş