Sonunda ağır olan 4 kelime var. AĞIR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ağır olan kelimeler listesine ya da başında ağır olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BAĞIR, SAĞIR, YAĞIR
AĞIR
A I R Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AĞIR, AĞRI
3 Harfli Kelimeler
AĞI, ARI, IRA
2 Harfli Kelimeler
AĞ, AR, IR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAĞIR
-
-
[isim]
Göğüs
- "Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor." (Tarık Buğra)
- "En büyüğünü kaybeden halk sanatkârının birkaç mısrası ile türkü bize bağrı yanan Anadolu'nun feryadını getirecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "İzmir'den kalkıp Mısır'a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Oğlum böyle bir şey yaparsa onu ölmüş farz ederim. Bir evladım vardı: Allah elimden aldı derim, bağrıma taş basarım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ok yayı ve dağda orta bölüm
- "Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin." (Erhan Bener)
-
Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa
-
[isim]
Göğüs
- SAĞIR
-
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- "Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki..." (Yahya Kemal)
-
Ses geçirmeyen
-
Isıyı az veren, geç ısınan
- "Sağır soba."
-
Vurulduğu zaman ses vermeyen
- "Sağır davul."
-
İçi görülmeyen, donuk (cam)
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- YAĞIR
-
-
[isim]
Sırt, arka, iki kürek arası
-
Atın omuzları arasındaki yer
-
Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara
-
Kel
-
[isim]
Sırt, arka, iki kürek arası
- AĞIR
-
-
[sıfat]
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
- "Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- "Yerli halıları gördüm; koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Devlet adamlarının ileri gelenleri böyle sözlere karışmaz, ağır dururlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "... bir odacının ağzından bu cevabı almak insana öyle ağır geliyor ki." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çapı, boyutları büyük
- "Ağır top. Ağır tank."
- "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
- "Hakem tarafından verilen kırmızı kart ağır kaçtı."
-
Değeri çok olan, gösterişli
- "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." (Mithat Cemal Kuntay)
-
Çetin, güç
- "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Tehlikeli, korkulu, vahim
-
Sıkıntı veren, bunaltıcı
-
Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
- "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." (Nurullah ataç)
-
Ağırbaşlı, ciddi
- "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Keskin, boğucu (koku)
- "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Sindirimi güç (yiyecek)
- "Ağır bir yemek."
-
Yoğun
- "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." (Abbas Sayar )
-
Uyanılması güç, derin (uyku)
-
Kısık, alçak
- "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Güç işiten, sağır
-
[zarf]
Yavaş
- "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." (Etem İzzet Benice)
-
[isim]
Ağır sıklet
- "Yıllarca ağırda güreşti."
-
Davranışları yavaş olan
- "Ağır adam."
-
[sıfat]
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı