Sonunda at olan 7 harfli 132 kelime var. AT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde at olan kelimeler listesine ya da başında at olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- IRKİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Etnoloji
-
[isim]
Etnoloji
- HAYALAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayaller
- "Boş laflarınla şairane hayalatımı dağıtıyorsun." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Hayaller
- SEMAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cömertlik
-
[isim]
Cömertlik
- KALAFAT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi
- "Kalafatın tokmak gürültüsü ve denize uzayan zift kokusu arasından yol aldım ve tenha yollara saptım." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Aşağısı dar, yukarısı geniş bir çeşit yeniçeri başlığı
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda vezir veya yüksek mevkide devlet adamlarının giydikleri bir başlık
-
Onarma, tamir etme
-
[isim]
Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi
- MEŞİHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şeyhlik
-
Şeyhülislamın makamı, şeyhülislamlık
-
[isim]
Şeyhlik
- HABİTAT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Yerleşme, oturma
-
Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, yurt
-
[isim]
Yerleşme, oturma
- MÜCAZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme
- "Her şeyde mükâfatla mücazatı, tatlıyla acıyı muvazene ederdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme
- RÜSUMAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı mallardan devletçe alınan vergiler
- "Size ya rüsumat müdürlüğünde yahut da şehir eminliğinde gözü olduğunu söyler." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bazı mallardan devletçe alınan vergiler
- TALİMAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yönerge
- "Demir Bey'den beklenilen talimat gelmişti." (Refik Halit Karay)
-
Görevin gerektirdiği türlü hizmetlerin başarıyla yürütülmesi için kumandanlık, başkanlık veya daire başkanları tarafından verilen, o hizmetle ilgili sorumluluk, düzen ve ilkeleri içine alan buyruklar
-
[isim]
Yönerge
- ECEABAT
- ...
- TEVZİAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dağıtmalar, üleştirmeler
-
[isim]
Dağıtmalar, üleştirmeler
- SADAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk
- "Vazifemi sadakatle yaptığımdan dolayı memnun olduklarını sanıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İçten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk
- MEGAVAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir milyon vat değerinde elektrik güç birimi
-
[isim]
Bir milyon vat değerinde elektrik güç birimi
- SÜNUHAT
- ...
- HADİSAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Olaylar, hadiseler
-
[isim]
Olaylar, hadiseler
- BARİKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel
- "Kürsünün etrafında bir barikat kurmak suretiyle bu hücumların önüne geçmişler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Masaları, sıraları üst üste yığıp barikat yapmışlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel
- KABAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet
- "Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür." (Peyami Safa)
- "O, atı kızdırıyor, çileden çıkarıyor diye, bütün kabahati seyisinde buluyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Bu kabahati işlemiş, bu akşam tütsüyü, şerbeti unutmuştum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bu işte kabahati sobaya yüklemek lazım geliyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hafif hapis, para cezası veya meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç
-
[isim]
Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet
- FERAGAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hakkından kendi isteğiyle vazgeçme
- "Beni çıkardığı tahtımdan arzumla feragat edeceğim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Hakkından kendi isteğiyle vazgeçme
- TAMİRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Onarım
- "Masanın ötesini berisini karıştırıyor, tamirat yapıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Onarım
- OKSALAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Billurları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi
-
[isim]
Billurları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi