Sonunda at olan 5 harfli 99 kelime var. AT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde at olan kelimeler listesine ya da başında at olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AT, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BAYAT

  1. [sıfat] Taze olmayan
    • "Dükkânlar karmakarışık, mallar bayat, kibar müşteriler birer birer çekiliyor, ayak takımı her gün artıyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmiş, çok söylenmiş
    • "Bayat haber. Bayat espri."

TİRAT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça
  2. Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi
    • "Nina romantik bir tiradı andıran anlatışı kesti." (Refik Halit Karay)
  3. Uzun ve tumturaklı konuşma
    • "Hayatın insafsızlığı ile başlayan bir yakınma tiradı, sizin beceriksizliğinize dayanır." (Haldun Taner)

KAVAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Pezevenk

EVLAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk
    • "Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor?" (Refik Halit Karay)
    • "Çiçekleri suluyor, evlat gibi büyütüyordu." (Peyami Safa)
    • "Daha yüzünü görmeden o da seni kendine evlat edindi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Soy, döl
    • "Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım." (Peyami Safa)
  3. [ünlem] Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme sözü
    • "Evladım, sakın kimseciklere borç etme!" (Yusuf Ziya Ortaç)

SURAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yüz (II)
    • "Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu." (Atilla İlhan)
    • "Babam biraz surat astı ama anam katıldı gülmekten." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Şimdi ters yüzü eve dönsek çocuklar ağlar, bayan surat eder." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "İkimizde de birbirimize bakacak surat kalmamıştı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Somurtkanlık, asık yüzlülük
    • "Onda surat mahkeme duvarı, tükürsem yağmur yağıyor sanacak." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Soğuk davranma
    • "Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

MİRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ayna

AHFAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Erkek torunlar

İFRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı
    • "İfratlar bırakılırsa bürokrasiye karşı her türlü şiddet benim hoşuma gider." (Falih Rıfkı Atay)

ZEKAT
...
VEFAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ölüm
    • "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi." (Refik Halit Karay)

VASAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Orta
  2. [isim] Ortam

MEZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Açık artırma ile satış
    • "Nesi var nesi yoksa toplar, buraya getirir, mezada koyardı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Açık artırma ile satış yapılan yer
    • "Bu masayı mezattan aldım."

İMDAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tehlikede olana yapılan yardım
    • "İşaret görmediğim zaman vaziyetinizin imdada muhtaç olduğu anlaşılır." (Aka Gündüz)
    • "Kıyafet züğürdü çıkmış kaymakamlar bile ikinci plana geçerler ve benden imdat umarlar." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Aşağı kattan gürültüyü işiterek imdadıma koşan annem evvela neye uğradığını bilememişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Neyse bu işte de otelci imdadımıza yetişti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [ünlem] "Yetişin, kurtarın" anlamlarında bir seslenme sözü
    • "Ağlıyorsun, imdat, imdat! diyorsun." (Aka Gündüz)

KANAT

  1. [isim] Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ
    • "Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bazı işsiz güçsüz takımı, beş para etmez yapılara kanat gererek kendilerini tatmin etme girişimindeler." (Aydın Boysan)
    • "Yazarları, ressamları, müzikçileri kanatlarının altına alan krallar, padişahlar elbette hesaba sığmaz." (Salâh Birsel)
  2. Balıklarda yüzgeç
  3. Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey
  4. Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı
    • "Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. Yan, taraf
    • "Perde kanadı."
  6. Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri
    • "Partinin sol kanadı."
  7. Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol
    • "Yel değirmeni kanadı."
    • "Pervane kanadı."
  8. Angıç
  9. Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah
    • "Ordunun sağ kanadı."
  10. Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol uçlarında yer alan oyuncular

HOZAT
...
ŞUBAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yirmi sekiz, artık yıllarda yirmi dokuz gün süren, yılın ikinci ayı, gücük ay

AVRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadın
    • "Avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var buğday unundan keş yapar."
  2. Karı, eş

SAVAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış

RASAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gözlem
    • "Türkler Belgrat'a yaklaştıkları zaman evvelki keşif ve rasat merkezi olmak üzere Havale kalesini inşa etmişlerdi." (Falih Rıfkı Atay)

BİDAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İslam dininde Hz. Muhammed zamanından sonra ortaya çıkan değişik yargılar ve ilkeler
  2. Sonradan türeyen şey

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü