Sonunda at olan 5 harfli 99 kelime var. AT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde at olan kelimeler listesine ya da başında at olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AT, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MONAT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Eski Yunan felsefesinde bölünmez birlik
  2. Leibniz'in felsefesinde artık bölünemez bir birlik olan sonsuz sayıdaki cevherlerin her biri

REKAT
...
SIRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sırat köprüsü
  2. Yol

BERAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent
  2. Osmanlı İmparatorluğu'nda bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu

İMDAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tehlikede olana yapılan yardım
    • "İşaret görmediğim zaman vaziyetinizin imdada muhtaç olduğu anlaşılır." (Aka Gündüz)
    • "Kıyafet züğürdü çıkmış kaymakamlar bile ikinci plana geçerler ve benden imdat umarlar." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Aşağı kattan gürültüyü işiterek imdadıma koşan annem evvela neye uğradığını bilememişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Neyse bu işte de otelci imdadımıza yetişti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [ünlem] "Yetişin, kurtarın" anlamlarında bir seslenme sözü
    • "Ağlıyorsun, imdat, imdat! diyorsun." (Aka Gündüz)

BADAT

  1. [isim] Birleşikgillerden, şekeri çok, bir tür yer elması

İTAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma
    • "Küçük kız itaat etmezse dayak yiyeceğini anladı." (Reşat Nuri Güntekin)

CİHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Din uğruna yapılan savaş

TİRAT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça
  2. Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi
    • "Nina romantik bir tiradı andıran anlatışı kesti." (Refik Halit Karay)
  3. Uzun ve tumturaklı konuşma
    • "Hayatın insafsızlığı ile başlayan bir yakınma tiradı, sizin beceriksizliğinize dayanır." (Haldun Taner)

RAHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
    • "Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Beni son nefesimde rahat bırakmayan herif, bana o vakitler akla gelmez cefalar çektirmişti." (Ömer Seyfettin)
    • "Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Derler ki bugünden itibaren Zeliha'nın kalbi rahat yüzü görmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [sıfat] Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
    • "Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki..." (Refik Halit Karay)
  3. [sıfat] Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
    • "Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım." (Peyami Safa)
  4. [sıfat] Aldırmaz, gamsız
    • "Rahat adam."
  5. [zarf] Kolay bir biçimde, kolaylıkla
    • "İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız." (Memduh Şevket Esendal)
  6. [ünlem] "Hazır ol" durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut

TEZAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Karşıtlık, karşıt olma, zıtlık, çelişki, kontrast, antagonizma
    • "Sanatçı çok garip ve tezatlarla dolu bir yaratıktır." (Halide Edip Adıvar)
  2. Anlatımda birbirine karşıt iki sözü yan yana kullanma

ISKAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşürme, aşağı atma
  2. Düşürülme
  3. Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka

BALAT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Orta Çağda, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü
  2. Batı'da, belirli danslara eşlik eden bir tür şarkı
  3. Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan veya şarkı olarak okunan eser
    • "Schubert'in balatları."

ÇAMAT

  1. [isim] Avlanılmış balıkları elde taşımaya yarar çengel askı

HOZAT
...
ÜÇKAT
...
ALSAT
...
SURAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yüz (II)
    • "Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu." (Atilla İlhan)
    • "Babam biraz surat astı ama anam katıldı gülmekten." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Şimdi ters yüzü eve dönsek çocuklar ağlar, bayan surat eder." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "İkimizde de birbirimize bakacak surat kalmamıştı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Somurtkanlık, asık yüzlülük
    • "Onda surat mahkeme duvarı, tükürsem yağmur yağıyor sanacak." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Soğuk davranma
    • "Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

NEBAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bitki
    • "Hepsi kır nebatları gibi gelişigüzel, bu mevsim burada, öbür mevsim orada doğup yaşıyorlar." (Aka Gündüz)

HİLAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kaftan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü