Sonunda at olan 5 harfli 99 kelime var. AT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde at olan kelimeler listesine ya da başında at olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AT, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ASKAT

  1. [isim] Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri
    • "Metrenin askatları desimetre, santimetre ve milimetredir."

KANAT

  1. [isim] Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ
    • "Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bazı işsiz güçsüz takımı, beş para etmez yapılara kanat gererek kendilerini tatmin etme girişimindeler." (Aydın Boysan)
    • "Yazarları, ressamları, müzikçileri kanatlarının altına alan krallar, padişahlar elbette hesaba sığmaz." (Salâh Birsel)
  2. Balıklarda yüzgeç
  3. Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey
  4. Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı
    • "Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. Yan, taraf
    • "Perde kanadı."
  6. Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri
    • "Partinin sol kanadı."
  7. Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol
    • "Yel değirmeni kanadı."
    • "Pervane kanadı."
  8. Angıç
  9. Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah
    • "Ordunun sağ kanadı."
  10. Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol uçlarında yer alan oyuncular

KÜŞAT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Açma, açılış
  2. Tavlada bir çeşit oyun
  3. Güzellik, hoşluk

POMAT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yağlı ve kokulu merhem

AVRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadın
    • "Avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var buğday unundan keş yapar."
  2. Karı, eş

HASAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ürün kaldırma, ekin biçme işi
  2. Bu yolla elde edilen ürün

SAVAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış

SARAT

  1. [isim] Büyük delikli kalbur

EVLAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk
    • "Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor?" (Refik Halit Karay)
    • "Çiçekleri suluyor, evlat gibi büyütüyordu." (Peyami Safa)
    • "Daha yüzünü görmeden o da seni kendine evlat edindi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Soy, döl
    • "Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım." (Peyami Safa)
  3. [ünlem] Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme sözü
    • "Evladım, sakın kimseciklere borç etme!" (Yusuf Ziya Ortaç)

İSPAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt
    • "Benimkinin amcama ait olduğunu ispat için şahitlerim ve vesikalarım vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yeni doğan güneş, sinirlerimi yatıştırmış, korkularımın boş olduğunu bana ispat etmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)

POLAT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Çelik (I)
    • "Atletinin örtmediği pazıları polat gibi." (Refik Halit Karay)

SIRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sırat köprüsü
  2. Yol

FESAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bozukluk
    • "Mide fesadı. Ahlak fesadı."
    • "... resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma ... suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar." (Anayasa)
  2. Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk
    • "Birçokları kahveleri fesat yatağı saymayı sürdürürler." (Salâh Birsel)
  3. Hile
  4. [sıfat] Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan (kimse)
    • "Sen de ne fesat adamsın!"
  5. [sıfat] Karıştırıcı, ara bozucu (kimse)

RAHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
    • "Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Beni son nefesimde rahat bırakmayan herif, bana o vakitler akla gelmez cefalar çektirmişti." (Ömer Seyfettin)
    • "Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Derler ki bugünden itibaren Zeliha'nın kalbi rahat yüzü görmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [sıfat] Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
    • "Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki..." (Refik Halit Karay)
  3. [sıfat] Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
    • "Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım." (Peyami Safa)
  4. [sıfat] Aldırmaz, gamsız
    • "Rahat adam."
  5. [zarf] Kolay bir biçimde, kolaylıkla
    • "İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız." (Memduh Şevket Esendal)
  6. [ünlem] "Hazır ol" durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut

BALAT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Orta Çağda, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü
  2. Batı'da, belirli danslara eşlik eden bir tür şarkı
  3. Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan veya şarkı olarak okunan eser
    • "Schubert'in balatları."

EFRAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bireyler, fertler
  2. Erler, erat

ISKAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşürme, aşağı atma
  2. Düşürülme
  3. Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka

MUTAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Alışılmış, alışılan
    • "Kendilerine güçlükle yol açan mutat zevat da onun peşi sıra otomobilleriyle uzaklaştılar." (Haldun Taner)

HALAT

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Kenevirden yapılmış çok kalın ip

SANAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık
    • "Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi." (Tarık Buğra)
  2. Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım
    • "Caz ve caz havaları ne yazık ki bizim çok verimli o millî halk sanatımızı da baltaladı." (Refik Halit Karay)
  3. Bir şey yapmada gösterilen ustalık
    • "Konuşma sanatı."
  4. Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü
    • "Askerlik sanatı."
  5. Zanaat

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü