Sonunda alt olan 10 kelime var. ALT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde alt olan kelimeler listesine ya da başında alt olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
DOLDURBOŞALT
GESTALT
ASFALT, BAZALT, KOBALT
HALT, MALT, SALT, ŞALT
ALT
A L T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ALT, TAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AT, LA, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOLDURBOŞALT
- ...
- GESTALT
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş
-
Biçim, boy, durum, yapı
-
[isim]
Psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş
- BAZALT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Koyu renkli, sert bir çeşit yanardağ kültesi
-
[isim]
Koyu renkli, sert bir çeşit yanardağ kültesi
- ASFALT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm
-
Ana maddesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım
- "Yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmeyen yollar asfalt oluverdi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bu karışımla kaplanmış
- "Otomobile bindik ve uzun bir asfalt yol üzerinde koşmaya koyulduk." (Ahmet Haşim)
-
[isim]
Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm
- KOBALT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 27, atom ağırlığı 59 olan, boyacılıkta kullanılan, nikel ve demire benzeyen, gümüş renginde bir element (simgesi Co)
-
[isim]
Atom numarası 27, atom ağırlığı 59 olan, boyacılıkta kullanılan, nikel ve demire benzeyen, gümüş renginde bir element (simgesi Co)
- MALT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa
-
[isim]
Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa
- ŞALT
- ...
- SALT
-
-
[sıfat]
İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak
- "Salt sevinç."
-
İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı
-
[zarf]
Yalnızca
- "Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak
- HALT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- "Biz erkekler de öyle haltlar ederiz ki kadınlar ne yapsalar haklıdırlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "On beş yaşında bu haltları yerse yirmi yaşına geldiği zaman ne yapacak?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma
-
Uygun olmayan, beğenilmeyen şey
- "Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- ALT
-
-
[isim]
Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı
- "Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor." (Zeki Ömer Defne)
- "İlgili sözleşmelerin altına imzamızı koyarken bu imzaya sadık kalma konusunda ne ölçüde niyetliydik?" (Ahmet Cemal)
- "Bir şey değil, karşıdan bir otomobil filan gelir de altında kalırım diye korktum." (Burhan Felek)
- "Kısa kesmekten yanaydı ama paraları uzatsa altından bir çapanoğlu çıkar mıydı?" (Orhan Kemal)
-
Bir nesnenin tabanı
- "Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Altından kalkamayacağı suçlamalar ileri sürdüler."
-
Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü
- "Altına sandalye çekmek."
-
Bir şeyin yere yakın bölümü
-
Yanan ocağın alevi
- "Fokurdamaya başlayan çaydanlığın altını kapadı." (Haldun Taner)
-
Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
-
Sınıflamalarda ikinci derecede olan
- "Alt sınıf. Alt cins. Alt takım."
-
[sıfat]
Birkaç şeyden aşağıda olan
- "Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı