Başında al olan 5 harfli 39 kelime var. Al ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde al olan kelimeler listesine ya da sonu al ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında al bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AL, LA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ALMUS
...
ALMAÇ

  1. [isim] Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz, alıcı, reseptör

ALTAR
...
ALBÜM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir tür defter
  2. Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap
    • "Kelebek albümü. Bitki albümü. Ankara albümü."
  3. Uzunçalar
    • "Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu." (Murathan Mungan)

ALAZA

  1. [isim] Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb

ALMAK

  1. [-i] Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
    • "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." (Necati Cumalı)
    • "Uykuysa, uyumak bir marifetse al uykuyu diyerek akşama kadar uyudum." (Tarık Buğra)
    • "Al sana bir bela daha!"
    • "Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." (Atilla İlhan)
  2. [-i] Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
    • "Çocuğu okuldan aldı."
    • "Yooo, dedi, al gülüm ver gülüm. On para için ben senin canını alırım, on para için sen benim canımı al." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Birlikte götürmek
    • "Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz." (Tomris Uyar)
  4. [nsz] Satın almak
    • "Biz bir ya da iki parti alır, çekiliriz piyasadan." (Necati Cumalı)
  5. [nsz] Ele geçirmek, fethetmek
    • "Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş." (Ömer Seyfettin)
  6. [nsz] İçine sığmak
    • "Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır."
  7. [-e] Kabul etmek
    • "Evine kiracı almak."
  8. [nsz] Kendine ulaştırılmak, iletilmek
    • "Mektup almak. Haber almak."
  9. [nsz] İçeri sızmak, içine çekmek
    • "Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış."
  10. [nsz] Erkek, kadınla evlenmek
    • "O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü." (Memduh Şevket Esendal)
  11. [-i] Sürükleyip götürmek
    • "Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı."
  12. [nsz] Kazanmak, elde etmek
  13. [nsz] Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
    • "Soğuk almak. Ceza almak."
  14. [-i] Bürümek, sarmak, kaplamak
  15. [-den] Kısaltmak, eksiltmek
    • "Ceketin boyundan almak."
  16. [nsz] Yolmak, koparmak
    • "Kaş almak."
  17. Yerini değiştirmek, çekmek
  18. Temizlemek
    • "Karyolanın altını süpürge ile al. Örümcekleri al."
  19. [-i] İçeri girmesini sağlamak
    • "Sevdiği delikanlıyı gece evine almış." (Necati Cumalı)
  20. [nsz] Tat veya koku duymak
    • "Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır."
  21. [-i] Örtmek, koymak
    • "Paltosunu sırtına aldı."
  22. [-i] ... gibi anlamak
    • "Bir sözü şakaya almak."
  23. [-i] Yol gitmek, mesafe katetmek
    • "O yolu bir saatte alırsınız."
  24. [-i] Çalmak
    • "Cebimden saatimi almışlar."
  25. Soldurmak
    • "Güneş perdelerin rengini aldı."
  26. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
    • "Dalağını aldılar."
  27. [nsz] Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
    • "Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı." (Haldun Taner)
  28. [nsz] Göreve, işe başlatmak
    • "Yeni bir kapıcı aldı."
  29. [nsz] Başlamak
    • "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur." (Halk türküsü)
  30. [-den] Davranış veya makam değiştirmek
    • "Aşağıdan almak. Tizden almak."
  31. [nsz] İçecek veya sigara içmek
    • "Tadına bakmak için bir yudum aldım."
  32. [nsz] Yutmak, kullanmak
    • "İlaç almak."
  33. [-den] Görevden, işten çekmek
  34. [-den] Kazanç sağlamak
    • "Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar."
  35. Gidermek, yok etmek
    • "İçine biraz su koy, tuzunu alır."

ALGIN

  1. [sıfat] Cılız, zayıf, hastalıklı
  2. Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun

ALMAŞ

  1. [isim] İki veya daha çok şeyin sıra ile değiştirilerek kullanılması veya kendiliğinden değişerek çalışması, keşikleme, münavebe
  2. Birinin doğru olması ötekinin yanlışlığını gerektiren iki önermenin oluşturduğu sistem

ALTIK

  1. [isim] Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: "Kimi insanlar fânidir" önermesi "Bütün insanlar fânidir" önermesinin altığı olur

ALTAY
...
ALİZE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tropikal bölgelerdeki denizlerde bütün yıl süresince düzenli esen rüzgâr
    • "Alizeler, Ekvator'un kuzeyinde kuzeydoğudan, Ekvator'un güneyinde ise güneydoğudan eserler."

ALKAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin

ALKİL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Alkol kökü

ALÇAK

  1. [sıfat] Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı
    • "Alçak tavanlı bir oda."
  2. Aşağı olan, yüksek olmayan (yer)
  3. Kısa (boy)
    • "Alçak boylu bir adam."
  4. Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain
    • "Vatan hizmetinden kaçanlar alçaktır."

ALARM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret
  2. Bu işareti veren düzenek

ALENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan
    • "Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ALKIŞ

  1. [isim] Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
    • "Daha ilk nağmelerde meyhaneyi sarsan bir alkış tufanı koptu." (Sait Faik Abasıyanık)

ALYON

  1. [sıfat] Çok zengin (kimse)
    • "İki Dulun Kocası adlı bir taklitli güldürü oynanmış ve Nerval'in gözünde büyümüş büyümüş, alyon kesilmiştir." (Salâh Birsel)

ALEVİ
...
ALTES

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Prens ve prenseslere verilen şeref unvanı
  2. Bu unvanı taşıyan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü