Başında al olan 5 harfli 39 kelime var. Al ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde al olan kelimeler listesine ya da sonu al ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında al bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AL, LA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ALEVİ
...
ALACA

  1. [isim] Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala
  2. [sıfat] İki veya daha çok renkli
  3. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma
    • "İki top alaca..." (Nabizade Nazım)
  4. Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez
  5. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve
    • "Bu incirin alacasını ben yedim."
  6. Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben

ALAZA

  1. [isim] Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb

ALAKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İlgi
    • "Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Fabrikayla alakamı kestim."
  2. Gönül bağı

ALİZE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tropikal bölgelerdeki denizlerde bütün yıl süresince düzenli esen rüzgâr
    • "Alizeler, Ekvator'un kuzeyinde kuzeydoğudan, Ekvator'un güneyinde ise güneydoğudan eserler."

ALENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan
    • "Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ALLEM

  1. [isim] "Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurmak" anlamıyla allem etmek kallem etmek deyiminde geçen bir söz
    • "İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar." (Haldun Taner)

ALBÜM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir tür defter
  2. Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap
    • "Kelebek albümü. Bitki albümü. Ankara albümü."
  3. Uzunçalar
    • "Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu." (Murathan Mungan)

ALBAY

  1. [isim] Rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan ve asıl görevi alay komutanlığı olan üstsubay, miralay

ALAİM
...
ALEYH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin veya bir kimsenin karşısında olma, leh karşıtı
    • "Aleyhinde bir tertip kuranların gadrine uğradım." (Refik Halit Karay)
    • "Avrupalılar ordumuz aleyhine ne akıllarına gelirse söylerler." (Haldun Taner)
    • "Şimdi iş tamamıyla aleyhimize döndü." (Ahmet Rasim)

ALLAH

  1. [isim] Herhangi bir işte başarılı olmuş, en üst dereceye ulaşmış kimse
    • "Amerika'da kaçakçılığın allahları vardır." (Tarık Buğra)

ALTIZ

  1. [sıfat] Altısı bir arada doğan (çocuk)

ALSAT
...
ALKİL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Alkol kökü

ALKIM

  1. [isim] Gökkuşağı

ALTAY
...
ALKOL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol
  2. Her türlü alkollü içki
    • "Nefesleri alkol kokan bu kimseler pis paçavralar giyinmişlerdi." (Peyami Safa)

ALMAK

  1. [-i] Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
    • "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." (Necati Cumalı)
    • "Uykuysa, uyumak bir marifetse al uykuyu diyerek akşama kadar uyudum." (Tarık Buğra)
    • "Al sana bir bela daha!"
    • "Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." (Atilla İlhan)
  2. [-i] Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
    • "Çocuğu okuldan aldı."
    • "Yooo, dedi, al gülüm ver gülüm. On para için ben senin canını alırım, on para için sen benim canımı al." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Birlikte götürmek
    • "Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz." (Tomris Uyar)
  4. [nsz] Satın almak
    • "Biz bir ya da iki parti alır, çekiliriz piyasadan." (Necati Cumalı)
  5. [nsz] Ele geçirmek, fethetmek
    • "Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş." (Ömer Seyfettin)
  6. [nsz] İçine sığmak
    • "Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır."
  7. [-e] Kabul etmek
    • "Evine kiracı almak."
  8. [nsz] Kendine ulaştırılmak, iletilmek
    • "Mektup almak. Haber almak."
  9. [nsz] İçeri sızmak, içine çekmek
    • "Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış."
  10. [nsz] Erkek, kadınla evlenmek
    • "O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü." (Memduh Şevket Esendal)
  11. [-i] Sürükleyip götürmek
    • "Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı."
  12. [nsz] Kazanmak, elde etmek
  13. [nsz] Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
    • "Soğuk almak. Ceza almak."
  14. [-i] Bürümek, sarmak, kaplamak
  15. [-den] Kısaltmak, eksiltmek
    • "Ceketin boyundan almak."
  16. [nsz] Yolmak, koparmak
    • "Kaş almak."
  17. Yerini değiştirmek, çekmek
  18. Temizlemek
    • "Karyolanın altını süpürge ile al. Örümcekleri al."
  19. [-i] İçeri girmesini sağlamak
    • "Sevdiği delikanlıyı gece evine almış." (Necati Cumalı)
  20. [nsz] Tat veya koku duymak
    • "Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır."
  21. [-i] Örtmek, koymak
    • "Paltosunu sırtına aldı."
  22. [-i] ... gibi anlamak
    • "Bir sözü şakaya almak."
  23. [-i] Yol gitmek, mesafe katetmek
    • "O yolu bir saatte alırsınız."
  24. [-i] Çalmak
    • "Cebimden saatimi almışlar."
  25. Soldurmak
    • "Güneş perdelerin rengini aldı."
  26. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
    • "Dalağını aldılar."
  27. [nsz] Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
    • "Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı." (Haldun Taner)
  28. [nsz] Göreve, işe başlatmak
    • "Yeni bir kapıcı aldı."
  29. [nsz] Başlamak
    • "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur." (Halk türküsü)
  30. [-den] Davranış veya makam değiştirmek
    • "Aşağıdan almak. Tizden almak."
  31. [nsz] İçecek veya sigara içmek
    • "Tadına bakmak için bir yudum aldım."
  32. [nsz] Yutmak, kullanmak
    • "İlaç almak."
  33. [-den] Görevden, işten çekmek
  34. [-den] Kazanç sağlamak
    • "Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar."
  35. Gidermek, yok etmek
    • "İçine biraz su koy, tuzunu alır."

ALICI

  1. [isim] Satın almak isteyen kimse, müşteri
    • "Şimdiye kadar pek alıcı gözüyle bakmamıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kendisine bir şey gönderilen kimse
    • "İzmir'den gelmiş birtakım hanımlar onu kız sanıp alıcı çıktılar." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren aygıt
    • "Radyo alıcısı."
  4. Almaç
  5. Kamera
  6. Azrail

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü